"Tunalı Hilmi Bey bir İttihad Terakkici, Jön Türk hareketinin önde gelen isimlerinden. Yıllarca Abdülhamit istibdadına karşı yayınlar yapıp, örgütlenme peşinden koşmuş. Ailesi büyük baskılar altında kalmış, kimi yaşamını kaybetmiş. Kardeşi Fehmi de benzer biçimde. (Fehmi Bey ismine döneceğiz yeniden)
Tunalı Hilmi Bey, Abdülhamit tahttan ayrıldıktan sonra birçok ilçede kaymakamlık yapmış, sonra 1. Meclis’te milletvekili olmuş.
Tunalı Hilmi’nin henüz ortada bir gelişme yokken Meclis’te kadın haklarının ilk savunucularından biri olduğu kayıtlara girmiş.
Tunalı Hilmi Bey’in kızı Sevda’nın evlendiği Cenap And İş Bankası’nda çalışıyordur; “yüksek öğrenimi için Avusturya’da kaldığı dönemde, şarap kültürüyle iç içe yaşadığı için, şarapçılıktan iyi anlar. Hayalleri Ankara’ya yerleşip, üzüm bağları yetiştirmek ve şarapçılığa başlamaktır.”
İşte burada yeni bir hikâyenin ortasına düşüyoruz.
Şarapçılık yapmak için gereken bağ ise Tunalı Hilmi Bey’in önceden satın aldığı yerdir.
Bağ, Tunalı Hilmi Bey’in Ankara’da bulunduğu yıllarda şehrin kuzey kısımlarının (Kavaklıdere) şenlendirilmesini isteyen Atatürk’ün önerisiyle aldığı, bugünkü Karum Çarşısı ile Sheraton Oteli’nin bulunduğu arazidir. Şarap fabrikası da bu araziye kurulur. Önünden geçen caddeye de Tunalı Hilmi denilmesinin nedeni budur."!
O arada, İnsan Tunalı da Dışişleri’nde göreve başlıyor. Merkezde ve yurtdışında görevlerde bulunuyor.
Şarapçılığa girişmelerine ,1929 yılında tesadüfen karşılaştıkları, Ziraat Bankası inşaatında kalfa olarak çalışan, inşa halindeki bankanın bodrumunda, kendi gereksinimini gidermek üzere, çarşıdan satın aldığı bölge üzümlerinden, Macaristan’daki köyünde gördüğü yöntemlerle şarap üreten Balaj usta çok yardımcı oluyor. Bu beklenmedik karşılaşma ile ilk Kavaklıdere şarapları üretimi başlamış oldu.
Çünkü o sıralar, Cumhuriyetin ilk yılları; Ankara’da yeni kamu binalarının inşaatı vardır. Bu inşaatlarda da Macar ve Alman işçiler çalıştırılmaktadır.
İşte bugünün Kavaklıdere Şarapları’nın kuruluşu böyle başlar."