Küreselleşmenin sembollerinden olan Twitter dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerden gelen baskılar üzerine yerel yasalarla uyumlu bir politika izlemeye ve gerektiğinde içerik silmeye başladı.
Fransa, sosyal medyanın vazgeçilmezi haline gelen ABD merkezli Twitter’a en fazla “sansür” uygulanmasını isteyen ülke. En azından Twitter istatistikleri öyle diyor.
Twitter tarafından yayımlanan verilere göre, dünya genelinde en fazla içerik silinmesi başvurusunda bulunan ülke Fransa. Fransız resmi makamları Temmuz-Aralık 2013 döneminde 146 değişik hesaptan içerik silinmesi talebiyle Twitter’a tam 309 başvuruda bulundu. Bunların 306’sını Fransız hükümeti veya polisinden gelen başvurular oluşturuyor. Diğer 3’ünü ise Fransız mahkemelerinin kararları temelinde yapılan başvurular.
Twitter bu başvuruların yüzde 35’ine olumlu yanıt vererek 133 mesajı sildi. Aynı dönemde Fransa’yı sırasıyla Rusya (14), Brezilya (12), İngiltere (9), ABD (8), Hindistan (8) izledi.
Fransa’dan bu kadar fazla başvuru gelmesi, büyük ölçüde ülkedeki ırkçılık ve antisemitizmle mücadele kuruluşlarının başlattıkları girişimlerden kaynaklanıyor. Fransa Yahudi Öğrenciler Birliği (UEJF) sosyal medya üzerinde “Yahudi karşıtı” olarak gördüğü mesajlara karşı kampanya yürütüyor. UEJF, Fransız yasalarına göre haklı ve öyle hareket ediyor. Ancak Twitter ABD merkezli bir şirket olduğundan ABD yasalarına göre davranıyor. Fransa'da suç sayılan bazı ifade biçimleri ABD’de suç sayılmadığından, bu ifadelerin Twitter üzerinde kullanılması da sorun yaratıyor. En azından şimdiye kadar yaratıyordu.
ABD yasaları ile birçok ülkenin yasaları arasındaki farklar yavaş yavaş Twitter’ı da yerel yasalara ayak uydurmaya mecbur kılmaya başladı. Twitter’ın tavır değiştirmesinin perde arkasında birçok ülkeden gelen uyarıların önemli rol oynadığı şüphesiz. Fransa Başbakanı Manuel Valls, bu yıl Ocak ayında Lille kentinde düzenlenen Uluslararası Siber Güvenlik Forumu’nda yaptığı konuşmada, “yasak içeriklerin sosyal medya üzerinde gösteriminin kısıtlanmasını sağlayan tekniklerden” söz etmiş, Fransız polisi ile Twitter arasında bu amaçla işbirliği yapılacağını duyurmuştu.
Twitter'dan 'işbirliği'
Twitter’ın konuyu sorgulamasına Ağustos 2011’de İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşanan ve beş gün süren ayaklanmalar neden olmuştu. Yağma olaylarına sahne olan ayaklanmalar sırasında İngiliz resmi makamları “isyancılar tarafından örgütlenmede kullanılıyor” gerekçesiyle Twitter ve Facebook’u sert dille eleştirmiş, Başbakan David Cameron sosyal medyayı “bloke edebilecekleri” mesajı vermişti. Twitter ilk etapta karşı çıksa da aynı günlerde İngiliz makamlarına “işbirliği” sözü vermişti.
Fransa'da da Ekim 2012'de benzer bir vaka yaşanmış, bazı Twitter kullanıcılarının Yahudilere hakaret eden bir “hashtag” kullanmaları üzerine ırkçılık ve Yahudi düşmanlığıyla mücadele eden beş sivil toplum kuruluşu Fransız mahkemeleri önünde Twitter’dan davacı olarak, söz konusu kullanıcıların kimliklerinin deşifre edilmesi talebinde bulunmuştu. Twitter’ın bu talebe olumsuz yanıt vermesi üzerine Paris İstinaf Mahkemesi Haziran 2013’te açıkladığı bir kararla Twitter’ın Fransız yasalarına uymakla yükümlü olduğuna hükmetmişti. Twitter da Fransız resmi makamlarıyla arayı bozmamak için Temmuz 2013’ten itibaren kararı yerine getirmek zorunda kalmıştı.
Geçen yıl da İngiliz feminist Caroline Criado-Perez’in defalarca tecavüz tehdidi içeren “tweet” alması üzerine Twitter özür dilemek zorunda kalmış, hakaret ve tehdit içerikli mesajların bildirilmesi için yeni bir buton uygulaması başlatmıştı.
©DW