Politika

'Türkiye'de şeriat partisi kurulabilir mi?'

Yeni Akit yazarı Faruk Köse, Türkiye'de 94 siyasi parti olduğunu belirterek, bunların tek bir parti olduğunu yazdı

16 Kasım 2014 17:08

Yeni Akit gazetesi yazarı Faruk Köse, Türkiye’de bir “şeriat partisi”nin kurulamayacağını belirterek, “Yani siyasal yelpaze en son kurulan partiyle birlikte 94 parti rakamına ulaşsa da, aslında hepsi tek bir partidir; çünkü tümü tek bir siyasi-ideolojik çerçeveye mahkûmdur” dedi.

Faruk Köse’nin Yeni Akit’te “Şeriat Partisi kurulabilir mi?” başlığıyla yayımlanan (16 Kasım 2014) yazısı şöyle:

 

Şeriat Partisi kurulabilir mi?

 

Siyasi parti yönünden zengin sayılan Türkiye’de an itibariyle faal olan kaç tane siyasi parti var biliyor musunuz? En son CHP’den kopan Emine Ülker Tarhan’ın kurduğu partiyle birlikte, bugün itibariyle faal olan tam 94 adet siyasi parti var! Yani hepsinin ismini buraya yazmaya kalkışsam başka bir şey yazmaya yerim kalmaz.

Bunca partinin ne iş yaptığını merak ediyorsanız, ben de bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa o da şu: Bu 94 adet siyasi parti, 94 adet “siyasi görüş” olduğunu göstermiyor.Çünkü tüm siyasi partiler, aslında tek bir “siyasi-ideolojik görüş”e uymak ve ona göre faaliyette bulunmak zorundalar.Farklılık, işte o “tekil siyasi-ideolojik görüş”e ne kadar sıkı bağlılık gösterdiklerinde yatıyor, hepsi bu kadar. Yoksa, hiçbir siyasal partinin, işte o tekil siyasi-ideolojik görüşün hilafına siyaset yapması da, o tekil siyasi-ideolojik görüşü değiştirmesi de mümkün değil.

Anayasa’nın 68. maddesinde, “Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır” denir. Ancak devamında, siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemlerinin, “Lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı” şartı koşulur. Yani tüm siyasal partiler, evvela “Laiklik” ilkesine uymak zorunda.

Siyasal Partiler Kanunu da bu hususta gayet açık hükümler ihtiva ediyor. Nitekim “siyasi partilerin vazgeçilmezliği ve niteliği”ni tanımlayan ve Anayasada olduğu gibi “Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır” hükmünü içeren 4. Maddeye göre siyasi partiler, “Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışırlar.” İşte bu, tüm siyasi partileri biçimlendirip tek bir kalıba sokan ikinci unsur.

Demek ki adı ne olursa olsun, sağın en ucundan solun en ucuna kadar bütün siyasi partilerin esas nitelikleri ve ana siyasi perspektifi, mutlaka, öncelikle “Laik ilkeler” ve “Atatürk ilke ve inkılapları” olmak zorunda. Bu iki unsura aykırı bir siyasi partinin faaliyette bulunması da, varlığını sürdürmesi de mümkün değil.

Bunun dışında ne varsa, hepsi teferruat kabilinden. Tek bir siyasi-ideolojik perspektife sahip olduktan sonra, “94 adet siyasi partinin ne kadar lüzumsuz olduğu”nun anlaşılması zor olmasa gerek. Madem tümü “tek bir siyasal nitelik” taşıyacak, o halde farklı siyasi partilerin olmasının ne anlamı var?

Ülkemizdeki siyasal rejimin ancak “bir tek bütün” veya “tek tip” ya da “yekvücut” nitelemeleriyle ifade edilebileceğini sanırım anladık. Toplumun, “belirlenmiş, tayin edilmiş ve asla değiştirilemez kılınmış siyasal kulvar” içinde, “uygun görülmüş partiler”le yola devam etmekten başka bir seçeneği yok.Siyasi partilerin, “tayin edilmiş siyasal kulvar”ın dışına çıkmaları veya “başka bir siyasi kulvar tercih ve tesis etme”leri de mümkün değil. “Laiklik” ve Kemalizm” tornasında yontulup, verilen biçime göre rol icra etmekten öteye bir işlevleri de yok.

Oysa bir toplumun belirli bir siyasi-ideolojik kalıba hapsedilmesi, o topluma yapılan en büyük zulüm ve ihanettir. Toplum, “tayin edilmiş siyasal rejim”e göre uygun görülmüş bir partiyi tercih etmektense, “siyasal rejimi değiştirecek bir siyasi hareket”i takip edebilecekse, “siyasal tercih hakkı” da, “siyasal partiler” de ancak o zaman anlamlı olur.

Bu çerçevede, şimdi biraz daha müşahhas bir örnek vereyim.

Bu toplum, kendisini “İslam” ile tanımlıyor; “müslüman” bir toplum olduğunu beyan ediyor. O halde toplum, siyasi rejimi İslam’a uygun hale getirecek bir siyasi parti kurabilmeli ve o partiyle yoluna devam edebilmeli.

Ancak bu, mevcut şartlarda mümkün değil. Yani mevcut siyasal rejim içinde, toplumsal onayı alarak “Laik-Kemalist rejim”i değiştirip yerine “İslam Şeriatı”nı getirmeyi ve “hayatı İslam’a göre düzenleme”yi esas alan bir siyasi parti kurulamaz. Bu inancı taşıyanlar bir parti kurabilir, ama bu siyaseti yürütemezler, mevcut siyasi rejime uygun olarak ve aslında kendilerini inkâr ederek faaliyette bulunmak zorundadırlar.

Yani siyasal yelpaze en son kurulan partiyle birlikte 94 parti rakamına ulaşsa da, aslında hepsi tek bir partidir; çünkü tümü tek bir siyasi-ideolojik çerçeveye mahkûmdur.

Daha da açık yazıyorum: Bu ülkede mesela bir “Şeriat Partisi” kurulamaz.

Madem öyle, 94 partiye bir 94 daha ekleseniz bile değişen ne olacak ki?