Medya

Türkiye yazarı: Okan Bayülgen'e küfür edince Osmanlı daha mı yüceldi?

"Hatası ne olursa olsun insan düşmanına bile böyle galiz küfürler etmemeli"

28 Kasım 2016 14:20

Türkiye yazarı Ömer Söztutan, "Diriliş Ertuğrul'u hiç seyretmediğim için, kendilerine söz vermek istiyorum. Yayınlanmasa bile ekran başında olacağım" sözleri üzerine Okan Bayülgen'e sosyal medyada hakaret edildiğini belirtip "O şahsa küfredince Osmanlı daha mı yüceldi?" diye sordu. Söztutan, "Olayın tepkileriyle alakalı, Okan Bayülgen'in retweetlediği Tweet'lere bir göz gezdirdim. Çok utandım! Hatası ne olursa olsun insan düşmanına bile böyle galiz küfürler etmemeli. Ne olursa olsun! Asalete yakışmaz... Şimdi daha mı iyi oldu?" ifadesini kullandı.


Diriliş Ertuğrul krizi, Okan Bayülgen'i Kanal D'deki işinden mi etti?


Ömer Söztutan'ın Türkiye gazetesinin bugünkü (28 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'Yıkılış Ertuğrul mu acaba?..' başlıklı yazısı şöyle:

Çok vaveyla kopunca bir de ben bakayım dedim şu haberlere...
Diriliş Ertuğrul dizisi ile alakalı yani.
Osmanlı torunuyuz hamdolsun.
Çok seviyorum.
Fakat tarihimizi, tarihleri ve vesikalarıyla anlatacak kadar bilgim yok. Okuyup anlayabildiğim kadarı, sevmemin şart olduğunu hissettiriyor.
Bu çok sevmek, içinde her türlü güzel hissi barındıran bir sevmek;
Rumeli Hisarı'nın taşlarını gözü yaşlı okşayıp, o taşlarla konuşmayı bir de...
Ecdadımızın türbelerindeki kedilere hürmeti de... Kim bilir o mihmandarcıkların dedeleri, onların da dedeleri görmüştür muhterem Sultanlarımızı. Öpülesi elleri kim bilir ne kadar sıvazlamıştır sırtlarını...
Diriliş Ertuğrul dizisini izlemedim hiç.
Kıyas edilemez belki ama ifade etmeden geçemeyeceğim, Muhteşem Yüzyıl dizisinin fragmanını dahi izlemiyorum. Tahammülüm yok kesinlikle.
Tarih içerikli dizilere genel manada bir ön yargım var.
Hanım sultanlarımızın başı/bağrı açık gösterilmesi ağırıma gidiyor.
Şimdi gelelim meramıma...
Olayın tepkileriyle alakalı, Okan Bayülgen'in retweetlediği Tweet'lere bir göz gezdirdim. Çok utandım!
Hatası ne olursa olsun insan düşmanına bile böyle galiz küfürler etmemeli. Ne olursa olsun! Asalete yakışmaz...
Şimdi daha mı iyi oldu?
O şahsa küfredince Osmanlı daha mı yüceldi?
En acısı ne biliyor musunuz?
İçinde, Osmanlı, Müslüman, Türk kelimelerinin geçtiği bir cümlede, galiz küfürlerin de bulunması. Düşünün aynı cümle içinde kullanılıyor. Ne acı, ne utanç verici, ve ne yazık!
Böyle sevecekseniz sevmeyin Osmanlıyı!
Böyle savunacaksanız savunmayın Osmanlıyı!
Kelimeler insanın şahsiyetini 
yansıtır...
Kelimeler insanın zarafetini yansıtır...
Kelimeler insanın haysiyetini yansıtır...
O yazılanları binlerce insan okudu. Osmanlıyı seven, sevdiğini iddia eden bir insanın, o mübareklerin kullanmayı bırakın, akıllarına bile getirmediği kelimelerle kendilerini savunduğuna değil memnun olmak, o devirde yaşasalar dilinizi keserlerdi dilinizi!
Zannetmeyin ki ben, zarif İstanbul Türkçesi kullanılan nezih ortamlarda büyüdüm.
Ama küfrü ruhum sevmedi hiç.
OSMANLIYI seven MÜSLÜMAN bir TÜRK asla küfretmemeli.
Ben bu mevzuda iddialı ve fikrisabit sahibiyim.
Osmanlının -savunurken- asaletini yansıtmak gerekir.
Kendi rezaletini değil!
    (…Sıla Münir’in yakarışı)

Öğrendim ki;
“-Dilin kulağınla yarışıyorsa işin zor demektir...”

Ters açı

-Fiyat tarifesi!..
(...Abdülhakim Arvas’tan)

Bizim pano

Serdar her gün sinemanın kapısından dönüyormuş...
“Pek Yakında” yazısını okuyunca;
"Bu film de 10 gündür pek yakında deyip duruyor" diye kızarak geri dönüyormuş...
“Pek Yakında” filmin ismiymiş meğer...

Gündemin kırıntıları

“Dünyanın en güçlü devletiyim” deyip yangının ikinci günü Filistin’den yardım isteyen İsrail’in durumu;
“Ben ilahım” deyip topal bir sivrisinek tarafından öldürülen Nemrut’un durumuna benziyor…
(…Erdem Özveren )

Gerçek anlatımları!

-Bir erkek için futbol maçının son iki dakikası ve eşiyle çıktığı pazar alışverişine “Bitmeyen Zaman” denir...
...
-Kadının alışverişi yaptığı, kıvırcığı yıkadığı, domatesleri doğradığı, soğanları kıydığı, eti terbiye ettiği ve erkeğin 'yemeği hazırladığı' mangal partisine “Barbekü” denir...
...
-Bir alışveriş merkezinde, bir şeyler satın alarak dinlenip ara verdiğiniz, bir aşağı bir yukarı yürümeye “yürümeyi seviyorum” denir...
...
-Kadının haklı, erkeğin ise henüz bunu kavrayamadığı münakaşaya “Tartışma” denir ...
...
-Saçlarınıza asla bir daha aynısını yapamayacağınız şekli verebilen kimseye “Bayan Kuaförü” denir...
...
-Mum ışığında yemek, elmaslar ve romantizm hayal edip, (şanslıysanız) bir kart aldığınız güne “Sevgililer Günü” denir...

Krampon

Fikret Orman: “Genelde kazandığımız maçlardan sonra hakem eleştirisi yapmam, çünkü onlar da insan...”
...
TÜRKİYE Futbol Federasyonu:
Cüneyt Çakır'ı gördüğünü değil düşündüğünü çaldığı için büyük maçlara atıyoruz...
...
UZUN bir aradan sonra puan kaybeden Beşiktaş’ta, Şenol Güneş felsefe kitaplarını yeniden karıştırmaya başladı.
...
F.BAHÇE’nin “Uçan Hollandalı van Persie’den verim alması üzerine, G.Saray “Uçan adam Sabri” ile görüşmelere başladı...

Ana Kumanda...

(...KANAL D – Magazin)
HÜLYA AVŞAR: Yaptırdığım evlerin özelliği ekolojik olması...
MUHABİR: Nasıl oluyor efendim ekolojik ev?..
HÜLYA AVŞAR: Yani sağlığa dayanıklı...
Xxx
(...KANAL D – Çarkıfelek)
YARIŞMACI BAYAN: K harfi olsun...
İLKER AYRIK: Neyin K'si?..
YARIŞMACI BAYAN: Kocamın K'si...

Temel bir gün...

DURSUN: Yahu sen hep kaynanandan yakınıp durmaz mıydın, şimdi de Avrupa gezisine mi çıkarıyorsun?
TEMEL: Ne yapayım kardeşim, sık sık "Avrupa'yı görmeden Allah canımı almasın" deyip duruyor... Benimki, bir umut işte...