Bağcılar'ı Gaziosmanpaşa, Bahçelievler, Kağıthane, Güngören ve Bayrampaşa takip ediyor.
Raporda, hastalığın bugüne dek ağırlıkla saptandığı Bağcılar, Avcılar, Bahçelievler, Esenyurt, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece, Sultangazi, Sancaktepe, Sultanbeyli ve Tuzla'da gelir düzeyinin düşük ya da çok düşük olduğu; hastalığın görece daha az izlendiği Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy'de ise gelir düzeyinin yüksek olduğu aktarılıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Güray Kılıç, "Salgın, emekçilerin yoğun yaşadığı yerlerde çok daha yaygın. İşyerlerinde ve toplu ulaşım araçlarında bulaş çok yüksek. Bu da eve yansıyor. Bu mahalleler dar alanda çok sayıda yapılaşmanın olduğu ve bir evde çok sayıda insanın yaşadığı emekçi bölgeleri" diyor.
İstanbul için ne yapılmalı?
Bazı uzmanlar ve sağlık meslek örgütleri, salgınla mücadelede Türkiye çapında önlemler alınırken İstanbul'a özel bazı önlemlerin de alınabileceğini savunuyor.
İstanbul Tabip Odası, geçtiğimiz günlerde yaptığı basın açıklamasında İstanbul için beş maddelik acil tedbir çağrısında bulundu.
Bu talepler şöyle: Yaygın test ve hızlı aşılama; ekonomik-sosyal destekli kapanma ve kademeli-kontrollü açılma, sistematik filyasyon ve etkili izolasyona; acil kamulaştırma ve yeniden sosyalizasyon; şeffaf yönetim ve insan hakları merkezli pandemi mücadelesi.
Buradaki ikinci maddeye göre İTO, İstanbul için kapanmanın kaçınılmaz hale geldiğini savunuyor. Bu süreçte ise yurttaşlara ekonomik ve sosyal desteklerin sağlanması çağrısı yapıyor.
İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Kılıç, "Bir tür dev bir karantina gibi düşünün. Tüm bir şehri karantinaya alacaksınız. Bu tabii çok zor bir şey ama bu dönemi bir tür seferberlik gibi düşünmek lazım" diyor.
İTO'nun dördüncü talebindeki acil kamulaştırma, ihtiyaç durumunda pandemi ile mücadelede yeteri kadar etkili ve verimli olmadığı görülen özel sağlık kuruluşlarının kamulaştırılmasını içeriyor.
Yeniden sosyalizasyon ise uygun kamu binalarında, kamu çalışanlarından oluşan bir ekiple koruyucu sağlık hizmetlerinin yürütülmesini sağlayacak birinci basamak sağlık örgütlenmelerinin oluşturulması anlamına geliyor.
Dr. Kılıç, İstanbul ile diğer şehirler arasında seyahat kısıtlamasının da şart olduğunu savunuyor.
İSTAHED Başkan Yardımcısı Dr. Tamur ise İstanbul'da özellikle ulaşım ve çalışma hayatı konusunda özel önlemlerin düşünülmesi gerektiğini savunuyor:
"Tam kapanma bile yapsak işyerlerinde ya seyreltilmiş mesai ya da esnek mesaiye geçmek lazım. Okul servislerinin sahaya çıkıp işyerlerine işçi taşıması lazım. İşine gitmek dışında insanların trafiğe çıkmasını engellemek lazım. Orada da iş bitmiyor. İşyerleri denetimden uzak. Turizm sezonuna endeksli bir salgınla mücadele yapıyoruz halbuki salgınla mücadele insana endeksli olmalı."
İTO'dan Dr. Kılıç, İstanbul'un önemini vurgulamak için "Virüs, 1 Haziran'daki normalleşme sürecinde İstanbul'dan Anadolu'ya yayıldı. Son normalleşmeyle beraber, özellikle Mart ayının ikinci ve üçüncü haftasında benzer bir tablo tekrar başladı" diyor.
Görünen o ki önümüzdeki dönemde İstanbul'da koronavirüsle mücadelenin sonuçları, salgının sadece 16 milyonluk bu şehirdeki durumunu değil tüm Türkiye'deki durumunu belirleyecek.