05 Mart 2025 14:06
Güncelleme: 05 Mart 2025 14:14
MoonMars Müzesi'nin, insanın sanatsal mirasını evrenin başka köşelerine taşımayı amaçlayan projesi kapsamında, aralarında fotoğraf sanatçısı Mustafa Aydın'ın "Stardust" (Yıldız Tozu) adlı çalışmasının da yer aldığı 47 eser, Blue Ghost uzay aracıyla Ay'a ulaştı.
Ay ve Mars gibi gök cisimlerinde sanatı ve bilimi bir araya getiren girişim MoonMars Müzesi'nin, insanın sanatsal mirasını evrenin başka köşelerine taşımayı amaçlayan projesi kapsamında dünya genelinde seçilecek eserlerin Ay'a gönderileceği duyuruldu.
Türk astrofotoğrafçı Mustafa Aydın'ın da uzaktan erişim ile Şili'deki "Telescope Live" teleskoplarını kullanarak çektiği "Stardust" adlı fotoğrafını, dijital olarak MoonMars Müzesi'ne gönderdi.
Aydın, Samanyolu'nun uydu galaksisi olan Büyük Macellan Bulutu'ndaki NGC 1929 Yayma Bulutsusu'nu (Emission Nebula) konu alan eserini, uzun bir görüntü işleme süreci sonunda ortaya çıkardı. Hubble Uzay Teleskobu için geliştirilen Hubble Paleti renk tonlarıyla işlenen eser, insanın keşif ve öğrenme tutkusunu temsil ediyor.
LifeShip adı verilen küçük, piramit şeklindeki bir anıtın içine yerleştirilen nikel plaka üzerine basılan Aydın'ın fotoğrafının da yer aldığı 47 eser, Ay yüzeyine kargo taşımak üzere NASA tarafından seçilen Blue Ghost uzay aracı ile 15 Ocak'ta SpaceX'in Falcon 9 roketiyle Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü'nden Ay'a fırlatıldı.
Mustafa Aydın, roketin, 2 Mart'ta Ay yüzeyindeki Mare Crisium (Bunalımlar Denizi) bölgesine inişini canlı yayında izleyerek heyecan dolu anlar yaşadı.
Yaklaşık 10 yıldır ışık kirliliğinden uzak yerlerde gökyüzünü fotoğraflayan Aydın, bu çalışmasıyla aynı projede Ay'a eseri gönderilen 3 Türk'ten biri oldu.
Eserlerin yer aldığı kapsül, sonsuza dek Ay yüzeyinde kalacak, gelecek nesil astronotlar ve keşifçiler, insanlığın sanatsal mirasını bu kapsülde bulacak.
AA muhabirine açıklama yapan Mustafa Aydın, MoonMars Müzesi'ne, daha önceki sergilerinde yer alan "Stardust" eserini istemeleri üzerine gönderdiğini anlattı.
Müze yetkililerinin, fotoğrafı, proje kapsamında Ay'a göndermek istediklerini söylediklerini aktaran Aydın, "İnsandaki kromozom sayısını temsilen 46 eser gönderilecekti, daha sonra benim de arkadaşım olan Amerikalı down sendromlu fotoğrafçının da eseri eklendi. Down sendromlu bireylerde 47. kromozom var, böylelikle 47 kişinin eseri seçilmiş oldu." dedi.
Aydın, 15 Ocak'ta fırlatılan roketin Ay'a yolculuğunun 46 gün sürdüğünü belirterek, şunları dile getirdi:
"Uzay aracında küçük altın renkli bir piramit içerisinde sanat eserlerimiz minyatür şeklinde nikel bir plaka üzerine işlenerek gönderildi. 'Ay'da bir müze' diye düşünüldüğünde insanların gidip görebileceği bir müzeden bahsetmiyoruz ama bu uzay aracının içinde sonsuza kadar kalacak. Ay'a ya da uzaya ufacık şeyler göndermek bile hem hacim hem de ağırlık açısından fiyatlandırıldığı için gönderilen şeylerin olabildiğince hafif ve hacimsel olarak da küçük yapılması gerekiyor. Bu yüzden de bu özel teknik kullanıldı."
Mustafa Aydın, çocukluğundan bu yana havacılık ve uzaya merak saldığını, bu alanda da farklı girişimlerle başarılar elde ettiğini anlatarak, 1969'da Ay'a ilk kez ayak basan Astronot Neil Armstrong ile de tanışma fırsatı yakaladığını, uzaya hayranlığı nedeniyle fizik mühendisliği okuduğunu söyledi.
Yaşadığı duygunun tarif edilemez olduğunu belirten Aydın, şöyle devam etti:
"Benim için bir uzay fotoğrafımın Ay'a inmesi tarif edilebilir bir duygu değil. Bu hem sanat hem de bilim tarihi açısından oldukça büyük bir mihenk taşı. Fırlatmayı da Ay'a inişi izlerken de çok heyecanlandım. Orada bize ait bir şeyin olması, 47 eserin oraya sağ salim inmesi ve Ay'a bir şey olmadığı sürece sanat eserlerinin o uzay aracının içinde kalacak olması inanılmaz bir duygu. Bunun ötesinde bu uzay aracının ve projemizin bir sürü ilkleri söz konusu. Ay'a ilk kez sanat eserleri gitti, ilk kez Ay'da bir sanat müzesi oldu. Benim eserim de bu sanat müzesinin içinde."
Gelecekte Mars ve başka gök cisimlerinde de kendisine ait eserlerin olmasını istediğini kaydeden Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ay bize en yakın gökyüzü nesnesi. Hepimiz Ay'a bakıp onunla ilgili birtakım duygular beslemişizdir. Bu sanat eserleri Ay'a baktığımızda çıplak gözle dahi görebileceğimiz 'Bunalımlar Denizi' dediğimiz bir bölgede. Dolunay olduğunda ya da dolunaya yakın büyüklükte bir ay olduğunda Ay'a bakıp orada bana ait, bize ait bir şeylerin olduğunu bilmek tüylerimi diken diken ediyor. Ülkemizin Ay'a gitmeye çalıştığı, bu konuda projeler yaptığı bir dönemde bizim eserlerimizin Ay'a gitmesi gerçekten gurur verici bir olay. Proje kapsamında 2 Türk sanatçı arkadaşın da eserleri gönderildi. Onlar için ve ülkemiz için de çok büyük bir gurur. Bu aslında insanlık olarak da bir gurur. Bana dün biri, 'Gitti tamam ama ne olacak?' diye sordu. İnsanlarda bir şeyi keşfetme duygusu inanılmaz yoğun. Eğer kendimiz gidemiyorsak bile kendimizden bir şeyleri gönderme isteğimiz oluyor. İşte bu eserler oraya gönderildi, anlamı da bu." (AA)
Şakir Paşa Ailesi: Aile albümü mü, yasak aşk arşivi mi? |
© Tüm hakları saklıdır.