Ergenekon davasınında 13 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan ve hakkında yakalama kararı çıkartılan eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç karar için, "Türkiye'nin gittiği yol maalesef belli. Türkiye'nin gittiği karanlık yolda verilmiş hukuk dışı kararlar" dedi.
Toygun Atilla'nın hurriyet.com.tr'de yayımlanan haberine göre, Ergenekon operasyonları kapsamında 7 Ocak 2009'da gözaltına alınan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, Ergenekon davasının karar duruşmasına gelmedi.
Duruşma sonucunu Fenerbahçe Orduevi içindeki evinde öğrenen emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, ''Nasılsınız?'' şeklindeki soruya "Bu karar karşısında nasıl olunursa öyleyim" diye yanıtladı. Tuncer Kılınç, kendisi hakkında çıkartılan yakalama kararını ve aldığı 13 yıl 2 ay hapis cezasını şöyle değerlendirdi: "Türkiye'nin gittiği yol maalesef belli. Ülke karanlık bir yola sürüklenirken verilmiş hukuk dışı kararlarla karşı karşıyayız. Türkiye'nin aydınlık, Atatürkçü düşünen insanlarını cezalandırmaya, sindirmeye yönelik verilmiş kararlar. TSK'ya karşı 7 yıldır sürüdürülen operasyonların son halkasını da bu hukuk dışı kararlarla taçlandırdılar."
Tuncer Kılınç, avukatı Hasan Gürbüz aracılığı ile kararı temyiz ettiklerini ve itirazlarını yaptıklarını belirtti.
Adliyede tutuklu sanıkların bulunduğu davalar yapılmadı
Öte yandan Ergenekon davasından dolayı İstanbul'daki hiç bir adliyede tutuklu sanıkların bulunduğu davalar yapılmadı. Ergenekon davasında alınan güvenlik önlemlerinden dolayı jandarmanın Silivri Cezaevi'nde konuşlanmasından dolayı tutuklu sanıkların duruşmalar için adliyelere sevkiyat yapamadıkları belirtildi.
Silah arkadaşımın yanına gidiyorum
Ergenekon davasında 13 yıl 2 ay hapis cezası alan emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, hakkında tutuklama kararı çıkmasının ardından eşi ve oğlu ile birlikte Silivri Cezaevi'ne giderek teslim olmak için yola çıktı. Tuncer Kılınç'ın, cezaevi yolunda yaptığı son değerlendirme şu oldu:
"Silah arkadaşım ve dostum İlker Başbuğ'un yanına gidiyorum. Suçlamalar karşısında vicdanen rahatım. Benim bedenim orada olabilir ama zihnim kimse tarafından hapsedilemez. Bu yaşananlar çağdaşlığın, Atatürkçülüğün, vatanseverliğin tescilidir."