09 Ocak 2015 11:08
Genelkurmay Başkanlığı’nın, Gülen cemaati yayınlarını da kapsayan 14 Aralık operasyonuna gerekçe olarak gösterilen Tahşiyeciler grubu ile ilgili hazırladığı istihbarat raporu, söz konusu grubun terör örgütü El Kaide bağlantısını ortaya koyuyor.
Bugün'de yer alan habere göre, Genelkurmay İstihbarat Dairesi’nin 13 Mart 2009 tarihli raporuna göre Tahşiyeciler, liderleri Mehmet Doğan'ın CNN Türk canlı yayınında (19 Aralık 2014) dile getirdiği "Bin Ladin'i severim" ifadelerini de doğrular yönde El Kaide’ye açık bir şekilde destek veriyor. Rapora göre Mehmet Doğan, Usame Bin Ladin’i Mehdi’nin komutanı, El Kaide’yi ise Mehdi’nin ordusu olarak görüyor.
Rapor, Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin imzası ile 13 Mart 2009’da hazırlanıp Kara Kuvvetleri Komutanlığı makamına sunuldu. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner, Genelkurmay Başkanı ise İlker Başbuğ.
Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
“Usame Bin Ladin’i Mehdi’nin komutanı, El Kaide’yi ise Mehdi’nin askerleri olarak açıklamıştır… M. Doğan, El Kaide terör örgütü ile ilgili düşüncelerini, güvenlik gerekçesi ve değişik bölgelerde bulunan grup mensuplarının olaylara yaklaşım tarzlarının farklı olması nedeniyle her yerde açıkça ifade etmemeye özen göstermektedir. El Kaide terör örgütünü desteklemeyenleri münafık kabul eden M. Doğan, Nur cemaatlerini kendi bünyesi altında toplamaya çalışmaktadır."
“Mehmet Doğan ve grup mensuplarının, Usame Bin Ladin ve El Kaide terör örgütüne tam anlamıyla destek vermekte olup, M. Doğan, El Kaide terör örgütü ile ilgili olarak ‘El Kaide’nin süper bir güç olduğu, El Kaide’nin içerisinde her milletten mücahidin olduğu ve ümmetçi kimlikli bir İslâm ordusu oluşturduğu, bu ordunun Mehdi’nin emri ile kâfirle savaşı başlattığı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kâfir olduğu, Türkiye’nin de İslâm ordusu El Kaide’nin vereceği savaşla kurtarılacağı, kendisinin öncelikli hedefinin Türki-ye’deki bütün medreseleri kontrolü altına alarak El Kaide’nin hizmetine sunmak olduğu’ şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.”
“Grubun üyelerinden Mehmet Nuri Turan, grubun İstanbul başta olmak üzere Türkiye çapındaki faaliyetlerini organize etmektedir. M. Doğan’ın her konuda en güvendiği adamı olan ve geçmişte sol görüşleri benimseyip örgütsel faaliyetler içerisinde yer alan M. N. T. örgütçülük mantığı ile hareket etmektedir. Geçmişte PKK/ KONGRA-GEL örgüt mensupları ve uyuşturucu kaçakçıları ile de iyi ilişkiler içerisinde olduğu ifade edilen ve Cemaat içerisinde ‘çok cesur ve gözü pek bir kişi’ olarak tanınan M. N. T’ın İlya’yı (Kudüs) teslim alacak şahsın olduğuna inanılmaktadır.”
“Kendilerini Tahşiyeciler olarak adlandıran cemaat mensupları Risale-i Nur külliyatının tamamlanmadığını, Said-i Nursi’nin külliyatı tamamlama görevini talebelerine verdiğini, risalelere hakim olan talebenin şerh (anlaşılır kılmak) izah ve tahşiye (dipnota açıklama yapma) ile eserlerin tamamlanabileceğini iddia etmekte. Grup Lideri de bu doğrultuda Risale-i Nurları yeniden şerh ederek yayınlamaktadır.”
“Dezenformasyon belgeleri yayınlayarak El Kaide üzerinde etkili olmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda M. Doğan’ın talimatıyla Mustafa Kaplan tara-fından 2004 yılında Nurcu liderlere yönelik tehdit içerikli bir mektup yazılmıştır. Posta kanalıyla iletilen mektup-tan bir adet de hedef saptırmak amacıyla M. Doğan’ın Muş’taki adresine gönderilmiştir.”
“Mehmet Doğan, ‘Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt olmayan şeyh ile seyitlerin hepsinin Yahudi olduklarını, seyitlerin yaklaşık 300 sene önce bölgeye Yahudiler tarafından yerleştirildiklerini, Yahudiler’in bu yolla ileride gerçekleştireceğini düşündükleri İslam inkılabının önüne geçmeyi hedeflediğini’ belirtmektedir.”
“Nurcu kesimin genelinde Risale-i Nur talebesi olarak kabul edilmeyen Mehmet Doğan liderliğindeki Tahşiye Nurcu grubu fevri davranması, Acz-i Mendi grubu gibi radikal tavırlar takınıp tarikat gibi hareket etmeye alışması nedeniyle eleştirilmektedir."
“İçe kapanık bir yapıyı muhafaza eden ve şiddet yanlısı cihat anlayışı ile diğer Nurcu gruplardan da farklılaşan Tahşiyeciler, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde de örgütlenmek gerektiğini ifade etmektedir.”
“1995 yılı içerisinde Mehmet Doğan, cemaat çevresinin de desteğini alarak kendisini ‘Mehdi’ ilan etmiştir. Daha sonra şartların tam oluşmadığını fark ederek iddiasından geri adım atmak zorunda kalmıştır.”
© Tüm hakları saklıdır.