Çevre

Ergene Nehri'nde su kalitesi 4'üncü sınıf çıktı: Suda siyanür, azot, krom, çinko, bakır, demir de bulundu

"300 bine yakın tarım arazisi bu kirliğin tehdidi altında"

18 Ekim 2021 11:16

Trakya'da kirliliği ile gündeme gelen Ergene Nehri'nde yapılan çevre endüstriyel analiz incelemesinde, kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4'üncü sınıf olduğunun ortaya çıkmasını değerlendiren Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, araştırmada azot konsantrasyonlarının yüksek çıkmasının dikkat çekici olduğunu belirtti. 

Yıldız Dağları'ndan doğan ve 283 kilometre yol katederek, Meriç Nehri ile birleştikten sonra Ege Denizi'ne dökülen Ergene Nehri, yıllardır kimyasal ve evsel atıklar nedeniyle kirlilik tehlikesi altında. Edirne'de Uzunköprü Belediyesi, Ergene Nehri'nde yaptırdığı su analiz raporunu açıkladı. Raporda, nehrin kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4'üncü sınıf olduğu belirtildi. Nehir suyunda ayrıca, az da olsa siyanür, azot, krom, çinko, bakır, demir de bulundu.

"Azot konsantrasyonlarının yüksek olması dikkat çekici"

Ergene Nehri'ndeki suyun çok kirli olduğu sonucuna varıldığını ifade eden Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, rapor hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu analizden o bölgede, Ergene Nehri'nin o kısmında, kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4'üncü sınıf olduğu anlaşılıyor. Dikkat çeken başka bir veri de azot konsantrasyonlarının yüksek olduğunu görüyoruz. Bu da o bölgedeki tarımsal faaliyetlerden ve organik atıklara dayalı endüstrinin fazla olmasından kaynaklanan bir durumdur. Biliyorsunuz azot, denizlerde müsilaja sebebiyet veren nutrient maddedir. Bunların fazla olması, organik kirlilik açısından tehlikeli bir durum olduğunu gösteriyor.

"Ağır metallerde çok kirli bir su sınıflamasına ilişkin veriler göremiyorum ama krom sadece, toplam krom burada biraz dikkat çekiyor. O bölgeyi, üçüncü sınıf su kalitesine kadar düşürmüş durumda. Fakat biliyoruz ki, bu bölgede Ergene Nehri ve kollarını besleyen derelerde evsel atık suların, sanayi atık sularının, tarımsal gübrelerin ve besin maddelerinin deşarj edilmesine bağlı yoğun bir kirlilik yaşanıyor. Uzunköprü'deki analiz sonuçları da farklı bir şey söylemiyor aslında." 

                   Fotoğraf: Lokman Hakan Tecer

"Ergene Nehri'ndeki akan zehirli su bütün Trakya'yı zehirliyor"

Trakya Çevre Platformu sözcüsü avukat Bülent Kaçar, Ergene Nehri'nin kirliliğiyle bölgeyi ve tarım arazilerini tahrip etmeye devam ettiğini belirterek şöyle dedi:

"Nehir suyunda yapılan analiz sonucu şu an siyanür, dünyanın en tehlikeli ağır metali olan kadmiyum, kurşun, bakır, demir, azotlu akması nedeniyle kanalizasyon suyu haline gelmiş durumda. Ergene Nehri'ndeki akan zehirli su, Ege Denizi'ne akarak bütün Trakya'yı baştan başa zehirlemeye maalesef devam ediyor." 

"300 bine yakın tarım arazisi bu kirliğin tehdidi altında"

Ergene Nehri Havzası'nda 300 bine yakın tarım arazisi ile yer altı içme suyu kaynaklarının da tehdit altında olduğunu hatırlatan Kaçar şunları söyledi:

"Ergene, Trakya'nın tek akan iç su kaynağıdır. Alternatifsiz akan su kaynağıdır Ergene Nehri maalesef şu an sadece Uzunköprü bölgesinde bu kirlilik sebebiyle 30 bin dönüm arazinin kullanılamadığı, sulu tarım yapılamadığı, uzmanlarca dile getiriliyor. Ve şu an Ergene Havzası diye belirtilen 300 bine yakın tarım arazisi bu kirliğin tehdidi altında. Yer altı sularına karışan kirli Ergene suları, ağır metalli, siyanürlü, kadmiyumlu su aynı zamanda içme suyu varlıklarımız tehdit ediyor. Trakya'da ciddi ve yaşamsal bir tehdit gelecek kuşaklara maalesef 1970 yılından bu yana, bu kirlilikle taşınıyor. Sanayi tesisleri arttıkça bölgemizdeki bu kara hayalet ve zehir akan nehir maalesef bizi öldürmeye devam edecek."

                                  Fotoğraf: Öndeki Seçkin İnceoğlu, arkadaki Bülent Kaçar

"Bu kirlilikte bir canlının yaşaması mümkün değil"

Uzunköprü Kent Konseyi Başkanı Seçkin İnceoğlu, Ergene'nin kirli akması nedeniyle ilçenin göç verdiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Bırakın, şu an balığı; bir kurbağa, böcek sesi bile hiç duyamıyoruz. Bu kirlilikte bir canlının yaşaması mümkün değil. Uzunköprü'nün nüfusu 46 binlerden, 30 binlere kadar düştü. Bu tamamen tarımla geçinen ilçenin göç vermesi demektir. Çerkezköy'e fabrikalarda çalışmak için çok sayıda insan gidiyor. Bunun nedeni tarım arazilerindeki verimin azalması. Böyle olunca ekilen çeltiklerde verim alamayan çiftçi, tarlasını ekmek istemiyor.

"Bu nehir; böyle kirli akmaya devam ederse, Uzunköprü ilçemiz göç nedeniyle köy olmaya doğru gidiyor. Nehirden gelen kötü koku nedeniyle bazı mahallerde insanlar pencerelerini açamıyor. Sivrisinek popülasyonu arttı. Buradaki akan kirli su buharlaşıp tabii ki kentin üstüne de gidiyor ve bu havayı soluyan insanlar da ciddi rahatsızlanacaklardır. Ergene Nehri'mizin bir an önce temiz akmasını istiyoruz."  (DHA)