TESEV Demokratikleşme Programı, yeni raporu “Polis Yasalarının Ruhu: Mevzuatta Söylemler, Araçlar ve Zihniyet”i yayımladı. Raporda, güvenlik uygulamalarından kaynaklı gerçekleşen bireysel hak ihlallerine ilişkin olarak, “Polis mevzuatında bireyin hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik hiçbir ifadeye rastlamak mümkün değildir. Yasalarda bireyin haklarının korunmasına yönelik ifadelerin daha çok ilgili mevzuatı meşrulaştırmak amacıyla kullanıldığı ve polisin yetkilerinin denetiminin sağlanması gerekçesiyle değil, söz konusu yetkilerin genişletilmesi gerekçesiyle sunulduğu gözlemlenmektedir” denildi.
Dr. Zeynep Gönen, Dr. Biriz Berksoy ve Dr. Zeynep Başer'in Türkiye’de polis teşkilatını ilgilendiren yasaları taraması sonucunda kaleme alınan raporda, “mevzuattaki polislik, güvenlik, kamu düzeni ve vatandaşlık anlayışının dayandığı zihniyet yapısı”nın ele alındığı belirtilerek, “Türkiye’deki polis reformuna ilişkin beklenen somut adımların kalıcı biçimde hayata geçirilmesi gerektiği” belirtildi,
Bireysel hak ve özgürlüklerin polis mevzuatında yer almadığına dikkat çekilen raporda, söz konusu hakların polislerin yetkilerinin genişletilmesi için referans gösterildiği belirtlerek, “Polis mevzuatında bireyin hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik hiçbir ifadeye rastlamak mümkün değildir. Yasalarda bireyin haklarının korunmasına yönelik ifadelerin daha çok ilgili mevzuatı meşrulaştırmak amacıyla kullanıldığı ve polisin yetkilerinin denetiminin sağlanması gerekçesiyle değil, söz konusu yetkilerin genişletilmesi gerekçesiyle sunulduğu gözlemlenmektedir” ifadelerine yer verildi. Raporda polisliğe ilişkin yasalardaki devlet güvenliği anlayışına ilişkin olarak “Bu bağlamda polisliğe ilişkin yasalarda bugün dahi ’devlet güvenliği’ kavramının baskın olması, demokratik prensipler ve temel hak ve özgürlükler açısından ciddi bir sorunun varlığına işaret etmektedir” dendi.
2004’te kabul edilen Ceza Muhakemesi Kanunu’nu ile polisin suçu tanımlama yetkisine son verildiği, ancak “2000’li yıllarda sanık haklarına ilişkin karşımıza çıkan önemli bir sorun, uygulamada savcıların özellikle siyasi soruşturmalarda denetlemek durumunda oldukları polisle ilişkileriyle ilgilidir. CMK çerçevesinde yasal olmamasına karşın polisin iddianamenin içeriğini belirleme konusunda daha fazla inisiyatif sahibi olduğu gözlemlenmektedir” denildi. Polislerin iddianamenin içeriği üzerindeki inisiyatiflerinin “telefon dinleme ve benzeri istihbarat toplamaya dayalı polislik stratejileri ile birleşerek, özellikle muhalif siyasal hareketlerle ilgili açılan soruşturmalarda hukuka aykırı delil oluşturulmasına zemin” hazırladığı belirtildi.
Raporda sonuç olarak polisliğe ilişkin kanun ve mevzuatların devletin güvenliğine öncelik taşıdığı belirtilerek “yasalar devletin güvenliğinin, vatandaşın/bireyin güvenliğinden önce geldiği ve dolayısıyla devletin korunması adına vatandaşların hak ve özgürlüklerinin sınırlanabileceği bir zihniyetin ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır” denildi.
TESEV raporunun özet metni için tıklayınız
TESEV raporunun tam metni için tıklayınız