Bahçesinde bulunan tüm ürünlerin eridiğini aktaran Raziye Ortan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Termik santralden en çok zarar gören benim. Bahçeme giremiyorum, bahçede bulunan tüm ürünlerim eridi. Bahçeme girdiğim zaman vücudumda kaşıntı oluyor, sabahları uyandığımda genzim yanıyor. Organlarım bitik durumda, kan tahlillerim sürekli eksik çıkıyor. Tarlalarımız çok kötü durumda.”
Fatma Karaderen yer altındaki suların yok edilerek köyün kurutulacağını dile getirirken, Gülşen Ortan, “Termik santral kurulduğundan beri çocuklarımız ve yaşlılarımız hep hasta. Zeytin ve badem ağaçlarımız, bahçelerimiz verimsiz durumda. Termik santral zehir saçıyor” ifadelerinde bulundu.
Son olarak Suzan Ortan ise zeytinliklerin ve bahçelerin tahrip edildiğini aktardı. Ortan, “Havamız çok kirli, bir yaşam sürdüremiyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Kaynak suyu santrale kiralandı
Muğla Yatağan’da Turgut ve Hacıbayramlar köyleri yakınlarında planlanan yeraltı kömür işletmeciliği projesi için geçtiğimiz günlerde ‘ÇED gerekli değil’ kararı verildi. Kararın ardından başlayan dava süreci devam ederken eski adı Lagina olan ve antik kent özelliği taşıyan Turgut köyü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Son olarak DSİ’nin Yatağan bölgesine verilen içme suyunun 13 katına denk gelen kaynak suyunu termik santrala kiraladığı ortaya çıktı. Yapılan protokole göre Yatağan Termik Santralı 10 yıl boyunca Dipsiz Kuyuları’ndan su alabilecek.
Binlerce yıllık Lagina Antik Kenti ile iç içe bir yaşam süren Turgut Mahallesi, termik santrala karşı uzun süredir mücadele ediyor. Her geçen gün alanını genişleten santrala kömür sağlayan ocaklar onlarca köyün, on binlerce zeytin ağacının yanı sıra birçok tarihi eseri tahrip ederek büyüyor.