Sosyal medya kullanıcılarının hedef gösterdiği Taylan Kulaçoğlu ve gazeteci Hakan Gülseven'in gözaltı sürecini anlatan avukatları, suçlamalar için, 'Trajik, fıkra gibi' ifadelerini kullanmıştı. Tükenmez Haber'den Denizcan Akar'a konuşan avukatlar, Gülseven ve Kulaçoğlu'na 'DHKP-C üyeliği' suçlaması yöneltildiğini ve sorulan soruların sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili olduğunu aktardı. Avukatların, Gülseven ve Kulaçoğlu'nun serbest bırakılmasından önce anlattıkları şu şekilde:
“DHKP-C üyeliği” suçlaması
Taylan Kulaçoğlu ve Hakan Gülseven'in 'DHKP-C üyeliği' suçlamasıyla ifade verdiğini aktaran Avukat Tamer Doğan, soruların sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili olduğunu belirtti. Müvekkillerinin bugün savcılığa sevk edileceklerini aktaran Doğan, şu ifadeleri kullandı:
İbrahim Gökçek, Helin Bölek ve Mustafa Koçak. Hakan'ın özelinde bir tane Mahir Çayan paylaşımı, Taylan'ın özelinde de bir tane İbrahim Kaypakkaya paylaşımı var. Bunlardan örgüt üyeliği çıkarmaya çalışıyorlar. Bugün savcılığa sevk edilecekler, haber bekliyoruz.
“Eskiden saklayarak, gizleyerek yapıyorlardı”
Durumun trajikomik olduğunu söyleyen Doğan, "Eskiden saklayarak, gizleyerek yaparlardı. Şimdi ayan beyan yapıyorlar. A Haber, Takvim, Akit'te hedef gösteriyorlar. Sonra operasyon yapıyorlar ve bakın doğruymuş diye tekrar haber yapıyorlar. Trajikomik bir olay yaşıyoruz, fıkra gibi" dedi.
Gözaltı sürecini de anlatan Doğan, önce 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlamasıyla alındıklarını ve bu suçlamadan serbest bırakıldıklarını sonrasında Balıkesir'e sevk ettikten sonra 'örgüt propagandası' ve son olarak 'örgüt üyeliği' suçlaması yöneltildiğini aktardı.
“Nevroz alanındaki halay görüntüsü soruldu”
Doğan, "Taylan gözaltındayken 'Taylan hadi yaylan' etiketi altında örgüt bayrağı önünde halay çektiğiniz gözükmektedir' deniliyor. Barış sürecinde milyonların nevruz alanına aktığı bir dönemde o alanda halay çekerken görüntülerini soruyorlar. 'Bu siz misiniz? Ne yapıyorsunuz orada' diye soruyorlar. Bu kadar absürt, sonradan çabalanmış acemice bir şey. Ama tutuklayabilirler. Bu kadar teşhir, hedef gösterme boşuna yapılmaz biliyorsunuz" diye konuştu.
Avukat Dilara Kara da Kulaçoğlu ve Gülseven'e sorulan soruların 'örgüt propagandası' ve 'örgüt üyeliği'ne elverişli olmadığını kaydetti. Kara gözaltı nedenine ilişkin ise "Yaşam hakkını savunmak, halkın ürettiği ve emeğiyle kazandığı şeylerin akıbetini sormaktan kaynaklı. Yakın zamanda bir sosyal medya örgütlenmesi yaratılmıştı. Bu örgütlenmede 'milyonlar aç' dendi, 'Gülistan Doku Nerede' diye soruldu" dedi.
“Bir anda propagandadan üyeliğe nasıl dönüşür”
Gülseven ve Kulaçoğlu'nun çağrılsa ifade vermeye gidebileceğinin altını çizen Kara, şu ifadeleri kaydetti: Gülistan Doku'yu bulamayan devlet, sokaklarda insanlar 'artık yemek alınır' diye bağırırken ortada olmayan devlet bu insanları evlerinden paldır küldür alıyor. Çağırsalar gidip ifade verecekler. Bir anda propagandadan üyeliğe nasıl dönüşüyor? Ama bu insanları gözaltına alabiliyorlar. Çıkıp televizyonlara gülerek 'ölüm listemi hazırladım' diyebiliyorsunuz ama halkın emeğinin akıbetini sormak nedense örgüt üyeliği suçlamasıyla karşılaşmasına neden olabiliyor.
“Devleti troller mi yönetiyor?”
Hakan Gülseven, gözaltına alınmadan önce yaptığı paylaşımlarda şu ifadelere yer vermişti:
"Taylan’ı tutabilecekleri en ufak bir gerekçe yok; daha öncekiler gibi. Bırakmak zorunda kalacaklar. Ama şu an devlet bize diyor ki, 'Ben Sevda Noyan’ın, Fatih Tezcan’ın devletiyim.' Mesaj tam olarak budur. Mesaj gözaltısıdır bu. Taylan’a kaç gündür saldıran troller 'yakında göreceksin' diye tehditler yazıyordu. Şimdi soru şu: Devleti troller mi yönetiyor ya da devleti yönetenler aynı zamanda trollük mü yapıyor."