Kültür-Sanat

Tarihte bugün | 7 Şubat 1924: Türk Kadınlar Birliği, Türkiye'de feminizmin öncü ismi Nezihe Muhiddin liderliğinde kuruldu

'Kısa, dalgalı saçları, makyajsız yüzü, takım elbisesi, gömleği ve kravatıyla, profilden, düşünceli bir şekilde poz veren Nezihe Muhiddin aslında başka bir kadınlığı, başka bir erkekliği müjdelemektedir…'

07 Şubat 2021 00:00

T24 Kültür Sanat

Türk Kadınlar Birliği 86 yıl önce bugün, 7 Şubat 1924'te kuruldu. Temel amacı "kadının siyasal haklarını elde etmesi ve sosyal yaşama eşit olarak katılması" olan Türk Kadınlar Birliği'nin ilk başkanlığını, Türkiye'de kadın hakları mücadelesinin öncü ismi Nezihe Muhiddin üstlendi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasal partisi Kadınlar Halk Fırkası'nın da kurucusu olan Nezihe Muhiddin, Türk Kadınlar Birliği'nin amacını, "Biz Türk kadınları toplumsal ve siyasal yaşamda hak ettiğimiz yeri almalıyız. Önce Türk kadınlarını bilinçlendirmeli ve eğitmeliyiz. Onlara daha fazla şey istemelerini ve bunlara nasıl ulaşacaklarını anlatmalıyız. Amacımız Türkiye'de kadın ve erkeğin toplumsal, ekonomik ve siyasal eşitliğidir" sözleriyle özetlemişti.

Nezihe Muhiddin kimdir?

Yazar Yaprak Zihnioğlu, Metis Yayınevi'nden çıkan 'Kadınsız İnkılap: Nezihe Muhiddin, Kadınlar Fırkası, Kadınlar Birliği' kitabının önsözünde Muhiddin'den şöyle bahseder:

"Nezihe Muhiddin 19. yüzyılın sonlarında doğmuş ve ilk toplumsal etkinliklerine II. Meşrutiyet döneminde başlamış bir Osmanlı-Türk kadın hakları savunucusu. Düşünür ve eylemci, kadın tarihimize iz bırakmış önemli bir şahsiyet; kültür düzeyi ve analiz kabiliyetiyle öne çıkan bir siyasal stratejist, bir feminist, bir mefkûreci, iyi bir hatip ve karizmatik bir kişilik. Nezihe Muhiddin, kadın tarihimizin bu önemli şahsiyeti Erken Dönem ve II. Meşrutiyet dönemindeki Osmanlı Müslüman 'hareket-i nisvan'ının, yani kadın hareketinin Cumhuriyet dönemine taşıyıcısıydı.

"Nezihe Muhiddin'i incelerken Osmanlı kadın hareketinin karakteristiğini, dönemler arasındaki devamlılık ve değişimi de kavramak önem taşıyor. Nezihe Muhiddin'in yaşamı boyunca benimsediği ve 'kendi mefkûrem' diye adlandırdığı kadınlık mefkûresi, bugünün terimleriyle konuştuğumuzda kadınların kurtuluşu inancı, yani feminizmdir. Muhiddin'in düşüncesinde kadınlığın kurtuluşu öncelikle kadınların insan addedilmesi, sivil yaşama katılabilmeleri, toplumun üyeleri olarak kamu alanında yer almaları, toplumsal konumlarının yükselmesi; erkeklerde eşit düzeyde yurttaş ve toplumsal rolleri üstlenebilen, rasyonel, akıl yürüten modern insanlar haline gelmeleri isteği ve inancı demektir. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında kadın hakları için mücadele eden Nezihe Muhiddin'i incelerken, kadınlar yönünden var olan siyasetin alanının genişletilmek istendiğini ve bu kategoriye kadınların da aktörler olarak dahil olmak istediğini görüyoruz. Buna karşılık Kemalistlerin kadınları nasıl dışlamak istediğini ve bunları hangi yöntemlerle gerçekleştirdiğini, bu bağlamda ülkemizin tarihinde toplumsal cinsiyet hiyerarşisinin nasıl kurulduğunu bu kitapta göstermeye çalışıyorum. Öte yandan Türkiye'de çağdaş sosyal bilimcilerin araştırmalarında Cumhuriyet reformlarının kadınlara sağladığı haklar ve kadın hareketiyle ilişkisi üzerine tartışmalar önemli bir yer tutuyor. Taha Parla'nın sergilediği "Atacılık" fenomeni ve karizmatik otoriter şef sisteminin en yaygın olarak meslek sahibi ve eğitimli kadınlar zümresince benimsendiği ve bu kadınların bu sistemi kabullenmeye zorlandığı anlaşılıyor."

"Nezihe Muhiddin Bayan'ın resmini değil, kendini de görenler, bir bakışta cinsiyetini kestiremezler"

Yazar Serdar Soydan da, 1 Şubat 1936 tarihli Karikatür dergisinin beşinci sayısında "Portreler" başlığı altında Nezihe Muhiddin'in konu edildiğine işaret ediyor. Sedat Simavi tarafından çıkarılan Karikatür'deki  'Portreler' dizisinde genellikle yazarların bazı özellikleri mübalağalı bir şekilde anlatıldığını ve hicvedildiğini kaydeden Soydan, Nezihe Muhiddin'i anlatan 'Fırça' imzalı 'portre'den şu alıntıyı aktarıyor:

"Şair mahbubuna bakmış, bakmış da 'Kız mısın, oğlan mısın kâfir?' demiş. Ben de şu resme, şu şimdi sizin gördüğünüz resme baktım, baktım da 'Er misin, hatun musun kâfir?' dedim. Dilim kaydı, deyiverdim bunu... Nasıl demeyim ki… Nezihe Muhiddin Bayan'ın resmini değil, kendini de görenler, bir bakışta cinsiyetini kestiremezler. Duruşu erkek, konuşuşu erkek, yürüyüşü erkektir. Kadınlığı çenesinin kuvvetinde, hemcinslerini çekiştirmekte duyduğu zevktedir."

Soydan, bu alıntıyı da paylaştığı K24'teki yazısında, şöyle devam ediyor:

"Kısa, dalgalı saçları, makyajsız yüzü, takım elbisesi, gömleği ve kravatıyla, profilden, düşünceli bir şekilde poz veren Nezihe Muhiddin aslında başka bir kadınlığı, başka bir erkekliği müjdelemektedir. Yaprak Zihnioğlu'nun Kadınsız İnkılapadlı kitabının hemen başında dediği gibi '...kısa sürede Dersaadet'in kültür ortamında tanınan, kadınların hayranlığını kazanan, varoluş mücadelesiyle kadınlar için bir rol modeli olan Muhiddin' her zamanki gibi, tüm devrimciliğiyle karşımızdadır o fotoğrafta…"

Nezihe Muhiddin: Gökkuşağının altında | Serdar Soydan'ın yazısı için tıklayın

Tarih kitaplarında adı hiç anılmayan Nezihe Muhiddin'in yaşam öyküsü: 'Kadın Olmanın Günahı'

Uzun metraj belgesel film, hüzünlü bir sonla biten feminist bir kadının hikâyesini anlatırken Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet'in kurulduğu yıllarda kadınların zorlu eşitlik mücadelesine de ışık tutuyor. Bunu yaparken Nezihe Muhiddin'in izinden giden Türkiyeli feminist ve aktivistlerin, tarihçilerin, sosyologların tanıklığına başvuruyor.

Belgeselde Yaprak Zihnioğlu, Fatmagül Berktay, İpek Çalışlar, Senem Timuroğlu, Lerna Ekmekçioğlu, Nükhet Sirman, Müge Telci ve Yeşim Arat başta olmak üzere kadın akademisyenlerin anlatımları yer alıyor.

Yönetmenliğini Ümran Safter'in yaptığı, senaryosunu Ahsen Diner'in kaleme aldığı 60 dakikalık belgeselin çekimleri İstanbul, Ankara ve Boston'da gerçekleştirildi. Filmin yapımcılığını Suraj Sharma, görüntü yönetmenliğini ise Bertan Özer, kurgu yönetmenliğini Fatih Ayyıldız yaptı.

Nezihe Muhiddin'i, tiyatro sanatçısı Aysel Yıldırım canlandırdı. Filmde kullanılan animasyonları İngiliz sanatçı May Kindred Boothby hazırladı. Filmin tarih danışmanlığını ise araştırmacı Yaprak Zihnioğlu üstlendi.

'Kadın Olmanın Günahı/ The Sin of Being a Woman' belgeselini izlemek için tıklayın