Kültür-Sanat

Tarihi eserler otopark oldu

Bizans dönemimden kalma 443 yapıdan günümüze ,sadece 17'si sağlam olarak kaldı.Bir çok eserde yoğun tahribat saptandı

28 Nisan 2009 03:00

Bir grup gönüllü bilim adamının oluşturduğu Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri (TAY) Projesi kapsamında yürütülen "Türkiye Arkeolojik Tahribat Raporu-2008"in Marmara Bölgesi Bizans dönemini içeren bölümü yayımlandı.

Raporu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde düzenlenen basın toplantısında açıklayan Proje Koordinatörü Oğuz Tanındı, çalışmalar sonucu "Marmara Bölgesi'nde Bizans dönemine ait 443 adet yapının belgelendiğini, 36 yeni yapı tespit edildiğini, 336 yapıda yoğun tahribat saptandığını" bildirdi.

Tanındı, "Türkiye'deki arkeolojik yerleşmeler hakkında veri toplanması, paylaşılması, bu yerleşmelerin belgelenerek yarınlara aktarılması" amacıyla benzer projeler ortaya koyan TAY gönüllü çalışma grubunun, son projesinde Marmara Bölgesi'ni 3 bölümde incelediğini söyledi.


Oğuz Tanındı, Marmara Bölgesi'nde belgelenen tarihi yapılardaki tahribatın yüzde 33'ünün yapılaşma, yüzde 20'sinin yol çalışmaları, yüzde 12'sinin tamirhane ve depo gibi ardıl kullanımlar, yüzde 11'nin kaçak kazılar, yüzde 19'unun doğal sebepler, yüzde 3'ünün tarım ve küçük bir oranda ise maden ve ocaklar sonucu oluştuğuna dikkati çekti.



Tahribattan bazı örnekler


Saptanan eserlerin durumuyla ilgili örnekler veren Tanındı, arazideki çalışmalarında Suriçi'ndeki Balaban Ağa Mescidi'nin yol genişletme çalışması, Bizans Boğdan Sarayı'nın girişindeki Bizans Kilisesi'nin oto lastikçi açılması, surların önündeki tarım arazilerinin tarla genişletme niyetiyle tahrip edildiğini saptadıklarını bildirdi.

Maden ve ocak sebebiyle Susurluk'taki Sultan Çayırı Kalesi'nin tahrip olduğunu anlatan Tanındı, bugün Beyazıt Kilisesi'nin üzerinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi amfisinin yükseldiğine işaret etti.

36 yeni yapı bulundu

Tanındı, çalışmalar çerçevesinde ağırlıklı olarak Yalova ve Bursa gibi Güney Marmara bölgesinde 36 yeni yapı bulunduğunu, "adsız" olarak rapor edilen bu eserlerin daha çok manastır ve kilise kalıntısı olduğunu vurguladı.

Fark etmeden yok olan yapılar

Tarihi yapılara koruma kurulları izin vermediği sürece müdahale edilemeyeceğini vurgulayan Tanındı, tespit edilen tahribatların ya izin alınarak ya da fark ettirmeden yapıldığını ifade etti.

Bu raporu da önceki raporlar gibi Kültür ve Turizm Bakanlığına ilettiklerini belirten Tanındı, sadece dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay'dan teşekkür aldıklarını bildirdi.

Oğuz Tanındı, 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'daki kültürel mirasın durumu hakkında rapordan veriler sunarak, şu bilgileri verdi:

"Samatya semtinde 10. ve 12. yüzyılda Rahibeler Manastırı olarak kullanılan Karpos Papylos Menas Kilisesi, şimdi biri demir diğeri araba yıkama işleri yapan iki iş yeri olarak kullanılıyor.

Bizans dönemine ait mimari parçalarının üzerine İstanbul Arkeoloji Müzelerinin 1990-1991 yıllarında yaptığı kurtarma kazılarının hemen ardından Eminönü'ndeki Adem İş Merkezi inşa edildi. Kalıntılara ancak bir mağazanın içinden ulaşılabiliyor.

Hobyar Mahallesi Cağaloğlu Yokuşu ile Cemal Nadir Sokağı birleşiminde yer alan ve İstanbul'daki çok sayıdaki Bizans sarayından biri olduğu düşünülen yapı ise, 1965'te yakınındaki hanın inşaatında tahrip edildi, yapı bugün meşrubat deposu olarak kullanılıyor.

Laleli'deki Bizans'ın ilk devrelerine tarihlenen bir yapı üzerinde Soğanağa İş Merkezi yükseliyor. Yapı ile ilgili ciddi bir bilimsel çalışma dahi yapılmadığı belirtiliyor.

İstanbul'un ayakta kalmış tek Bizans kalesi olan Anadolu Kavağı'ndaki Yoros Kalesi'nin güney surları 2005 yılında yıkılarak restoran ve çay bahçeleri inşa edildi.

Küçükçekmece Cennet Mahallesi Antika caddesi üzerinde bulunması gereken Rhegion Sarayı'ndan ise geriye sadece 4 sütun var.

Pendik Kurtköy istikametine giderken Çınardere viyadüğünün Vişne sokakla kesiştiği yerdeki tarihi Pendik Manastırı ise 1995-1996 yılları arasında bir anda kayboldu."