Politika

Suudi Prens El Velid: FETÖ IŞİD'den daha tehlikeli; dostum Erdoğan'ın yanındayım

"32 milyar dolarlık servetimi kadınlara bırakacağım"

21 Ağustos 2016 14:30

Suudi prens El Velid, 32 milyar dolarlık servetini hepsini kendi ismini taşıyan ve Suudi Arabistan’da kadın hakları için çalışan vakfa bırakacağını açıkladı. 

"FETÖ IŞİD’den daha tehlikeli çünkü IŞİD açık bir düşman. Bunlarsa gizli" diyen El Velid, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a desteğimi göstermek için ülkenizdeyim. Erdoğan benim dostum. Benim olduğu gibi İslam ve Arap aleminin de dostudur. Nasıl Atatürk modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve lideriyse, ben Erdoğan’ın da 21. yüzyıl Türkiyesi’nin lideri olduğuna inanıyorum" diye konuştu.

Hürriyet'ten Savaş Özbey'in sorularını yanıtlayan (21 Ağustos 2016) El Velid'in açıklamaları şöyle:

Ekselansları, ülke olarak zor zamanlardan geçtiğimiz bir dönem. Başarısız ama bizi çok sarsan bir darbe yaşadık. Birçok politikacı, işadamı ve sanatçı Türkiye’ye ziyaretlerini iptal etti. Çok önemli bir zamanda Türkiye’de bulunuyorsunuz. Burada bulunuşuzu ülkemize güven ve demokrasimize destek mesajı olarak alabilir miyiz?

- Ben her sene Türkiye’nin farklı bölgelerine geliyorum. İstanbul, Ankara, Bursa, Trabzon, İzmir, Marmaris, Bodrum... Antalya’ya gelme kararını da daha önceden almıştım. Ama darbe olunca “Türkiye’ye hemen gitmeliyim” dedim. Biz IŞİD’den daha tehlikeli bir grubun Türkiye’de oyun oynamasına karşıyız.  

FETÖ’yü kastediyorsunuz.

- Evet. Bunlar IŞID’den daha tehlikeli çünkü IŞİD açık bir düşman. Bunlarsa gizli. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a desteğimi göstermek için ülkenizdeyim. Erdoğan benim dostum. Benim olduğu gibi İslam ve Arap aleminin de dostudur. Nasıl Atatürk modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve lideriyse, ben Erdoğan’ın da 21. yüzyıl Türkiyesi’nin lideri olduğuna inanıyorum. Aşırı grupların olduğu bir İslam coğrafyasında Türkiye ılımlı Müslümanlığı temsil ediyor. Yani bu ziyaretimizi hem ülkenize siyasi ve ekonomik bir destek hem de kardeşimiz Erdoğan’a kişisel bir destek olarak görebilirsiniz.

FETÖ’yle mücadelemizde Suudi dostlarınızın desteğini hangi alanlarda görebileceğiz?

- Malumunuz, Kral Selman (Suudi Arabistan Kralı) başarısız darbeden sonra Erdoğan’ı bizzat aradı ve tebrik etti. Böyle durumlarda, sözkonusu olan dost bir ülke bile olsa, Suudi Arabistan vatandaşlarını o ülkeye gidilmemesi konsunda uyarır. Fakat Türkiye için böyle bir uyarı yapılmadı, bilakis Suudi vatandaşlarının Türkiye’ye gelişinde en ufak bir sıkıntı yaşanmadı. Nasıl ki darbenin başarısız olmasında kahraman Türk halkının çok büyük katkısı olmuşsa ve halk tüm illerde sokağa çıkmışsa, ben de arkadaşlarıma, Arabistan vatandaşları olarak bu süreçte Türkiye’ye gelmemiz gerektiğini, her türlü desteği vermemiz gerektiğini söylüyorum.

Darbenin ardından bazı bölge ülkelerinden bu darbenin arkasında Suudi Arabistan’ın olduğuna dair ima ve açıklamaları oldu. Bugün burada bir Suudi prensinin bulunması, bu konudaki özgüveninizin işareti  mi?

- Suudi Arabistan’ın, Pensilvanya’da yaşayan ve ‘kime bağlı olduğu’ belli olmayan bir zatın dost ve kardeş bir ülkede giriştiği böyle bir işe destek vermesi söz konusu olamaz. Kendimize tabii ki güveniyoruz ama en önemlisi Türkiye’ye güveniyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nı taa 1990’lı yıllardan beri tanır ve takdir ederim. Türkiye ve Arabistan’da 10 kereden fazla görüşmüşüzdür. Dostluk zor zamanda belli olur. Darbeyi duyar duymaz ulaşabildiğimiz danışmanları arayıp desteğimizi bildirdik.

Türkiye’ye hem kalbi hem de ekonomik destek vermek üzere burada olduğunuzu söylediniz. Somutlaşan ekonomik kararlar var mı?

- Türkiye’de dolaylı olarak çok yatırımımız bulunuyor. Özellikle turizm alanında Four Seasons otelleri olarak... Raffles, Fairmont, Swiss, Mövenpick otelleri... City Bank aracılığıyla Türkiye’deki bazı bankalara yatırımlarımız var. Medya alanında da Fox TV var, biliyorsunuz.

Peki yeni proje?

- Kendime bağlı bütün şirketlere Türkiye’de yeni yatırımlar araştırmaları için talimat verdim. Yakın gelecekte yeni yatırımlar duyacaksınız inşallah. Çünkü bu başarısız darbe girişimi Türkiye’nin aslında ne kadar güçlü bir ülke olduğunu da kanıtladı. 1990’lardaki yarım darbeyi de eklediğinizde Türkiye’de bugüne kadar üç buçuk darbe olmuş. Ben inanıyorum ki bu sonuncuyla artık Türkiye’de darbe dönemi kapandı. Şunu biliyoruz ki Türk ordusunun üst yönetimi bu işin içinde değildi. Oradaki küçük bir terörist zümre böyle bir şeye kalkıştı. Fakat bununla birlikte halk darbecilere karşı öyle durdu ki, bundan sonra yapmayı düşünen bile artık böyle bir şeyin gerçekleştirilemeyeceğini anlamıştır. 

Çok çalıştığınız ve günde sadece dört saat uyuduğunuz rivayet ediliyor. Doğru mu?

- Ben iş için yaratılmışım. 30 senedir tatil yapmadım. Size burada tatildeymişim gibi görünebilir. Ama ofisim burada şu anda. Sürekli çalışıyorum.

Micheal Jackson’ın eski arkadaşı, İngiltere Kraliyet düğününün misafiri... Servet, şan, şöhret... Rüya hayat mı sizinki?

- Çok basit bir şekilde özetleyeyim hayatımı size. Dinî anlamda sınırlarım var, sınırlıyım. Bu tartışmasız bir konu. Fakat hayatta çok sosyal bir insanım.

Sadece çok önemli bir işadamı değilsiniz. Körfez bölgesinin en önemli trendsetter’ısınız. Arap dünyasının ‘George Clooney’si olarak bahsedenler var sizden. Ne hissediyorsunuz bunları duyunca?

- Rahat, sakin ve gülmeyi seven bir insanım. Ama ben değişime ve dönüşüme inanırım. Ve toplumdaki her bireyin bu değişimin bir parçası olduğuna... İnsan, sadece bir sembol ya da bir sayıdan ibaret değildir. Her birimizin temsil ettiğimiz şeyler var. Tıpkı az önce konuştuğumuz kadın hakları meselesinde olduğu gibi, sürekli bir şeyler üretmeye, topluma bir şeyler katmaya çalışıyorum. İnsan Allah’ın verdiği nimeti topluma yansıtmalı. Allah size ne kadar çok vermişse sorumluluğunuz o kadar artıyor, o kadar çok vermeniz gerekir.

Sizin kadar zengin bir insan, nasıl âşık olur? Kendinizi romantik bir erkek olarak görüyor musunuz?  

- Yok, romantik bir adam değilim. Ben pragmatik bir erkeğim. Romantizm Romeo ve Juliet içindir, benim için değil. Kalbimle değil beynimle hareket etmeyi severim. Eğer kalbinle düşünüyorsan bu pek de iyi haber değil.

 Birçok alanda hayır işleri yapıyorsunuz ama eğitim alanına başka bir düşkünlüğünüz var...

- Harward, Cambridge gibi üniversitelere destek oluyoruz. Buradalarda İslam kürsüleri kurduk. Yılda 13 milyon kişinin ziyaret ettiği Louvre Müzesi’nde İslam sanatları koleksiyonları oluşturduk (125 milyon dolar). Batı’ya, İslam’ın IŞİD’de gördükleri şey olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Maalesef küçük grupların yaptığı terör olayları İslam’a mal ediliyor. Oysa İslam, ‘selam’dan geliyor. Yani barış... Bu teröristlerin kazanmalarına izin veremeyiz. Mutlaka kaybetmeliler! Onları sadece üzerlerine bomba atarak değil, düşünme biçimlerini de yok ederek yenmeliyiz. Gülen nasıl başarılı oldu? Eğitimle. Erdoğan hikmetli bir adam. Onların eğitim kurumlarını bu yüzden kapatıyor.

Kurucusu olduğunuz El Velid bin Talal Vakfı ülkenizde kadın hakları konusundaki çalışmalarıyla biliniyor. Kadınlar ilk kez seçme-seçilme hakkı gibi önemli başarılar elde etti. Bundan sonraki hedefler neler?

- Bu vakıf, İslam dünyasındaki en büyük yardım kuruluşu. 32 milyar dolarlık servetimin tamamı bu vakfa kalacak. Ama vakfın en büyük özelliği 10 kadın tarafından yönetilmesi. Dünyada tamamen kadınların yönettiği böyle başka büyük kuruluş göremezsiniz. Vermek istediğimiz mesaj şu: Gerçek İslam’da kadın erkeğin ne altındadır, ne de üstünde. Kadın ve erkek eşittir. Peygamber Efendimiz döneminde kadın hakları günümüzdekinden daha ileriydi. Biz kadınların Peygamber Efendimiz’in dönemindeki haklarına kavuşmasını istiyoruz. Türkiye’de kadınlar toplumun her alanında aktif şekilde rol alıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da sürekli kadının toplumda daha fazla rol alması gerektiğini savunuyor. Seçimleri ilk kazandığı zamandan beri aramızda güzel bir fikir birliği oldu. Biz Erdoğan’la ‘İlerici İslam’ anlayışını savunuyoruz.

Felaketlerden etkilenenlere yardım etme konusundaki hassasiyetiniz malum. Suriye’de olup bitenlerden sonra yaklaşık 3 milyon mülteci Türkiye’ye geldi. Dünya, Avrupa ve diğer İslam ülkelerinin daha fazla ne yapması gerekirdi bu insanlar için?

- Türkiye’de üç, Lübnan’da bir buçuk, Ürdün’de bir milyon mülteci var. Birçoğu Avrupa’ya gitmek için uğraşıyor. Bu insanlar ülkelerini niye terk ediyor? Savaş olduğu için. Öncelikli olarak yapılması gereken Suriye’deki savaşın durdurulması. Bunun için de birçok tarafın anlaşması gerekiyor. Ama bu konuda devletler anlaşmış değil. ABD farklı, Rusya farklı düşünüyor bu konuda. Erdoğan’ın Rusya’da Putin’i ziyaretinin de Suriye’deki durumun bir an önce çözülebilmesi için olduğuna inanıyorum. 

Sizinle aynı şekilde değil ama dünyanın yakından takip ettiği ve her söylediğine dikkat kesildiği başka bir zengin figür daha var: Donald Trump. Kendisiyle hiç tanıştınız mı? Hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Biz onu iki kere iflastan kurtardık. Otelini aldım çünkü banka borçlarını ödeyemiyordu. Türkiye’ye geldiğim bu yat da onun yatı. 120 milyon dolarlıktı, 90’a aldım. Başarısız, kötü bir iş adamı bence. Twitter’a girip bakarsanız onunla dalaşmalarımı göreceksiniz. Bunlar onun suçu tabii.

Evet, sosyal medyada da çok aktif bir fenomensiniz.  

- Günümüzde herkes bir nevi ‘basın bakanı’na dönüşmüş durumda. Facebook, Twitter, Snapchat... Bu bir iletişim devrimi. Türkiye’de de gördük: Halk sosyal medyadan organize oldu, Erdoğan halkı sokağa bir cep telefonundan çağırdı. Şu anda dünyadaki en büyük yatırımcısıyım çünkü sosyal medyayı gelecek olarak görüyorum. 

Dünyanın her yerinde lüks turizm yatırımlarınız var. Konunun uzmanı olarak Türk turizmini nasıl buluyorsunuz?

- Bizim bir havayolu şirketimiz var: Nas Air. Ufak tefek azalmalar olsa da binlerce Suudi vatandaşı Türkiye’ye tatile gelmeye devam ediyor. Türkiye seferlerinde en ufak bir aksama, iptal olmaması için talimat verdim.

En çok nereye geliyorlar?

- Birçok şehre. Mesela Trabzon. Kuzeyde olduğu için havası daha serin. Suudi Arabistanlılar soğuğu daha çok severler. Ama ben sadece Trabzon değil, birçok şehrinizi gezdim; burada örnek bir turizm var. Her şey çok ilerlemiş. Türkiye’de darbeden başka olaylar da oldu; Atatürk Havalimanı’na saldırdılar, neredeyse her ay bir patlama olayı yaşandı. Yine de büyük bir başarı gösteriyor Türk turizmi. Şu içinde bulunduğumuz otele bir bakın mesela (Antalya Belek’teki Maxx Royal otelini kastediyor)... Estetikle kurulmuş, ciddiyetle işletiliyor. Gerçekten çok güzel.

 

Bir Suudi prensinin günlük programı

 

13.10: İbadet

14.00-14.30: Kuzenler Muhammed, Bandar ve Turki ile görüşme ve değerlendirmeler
14.30-15.10: Maxx Royal’den Faselis Koyu’na hareket ve kahvaltı (Türk ve Batı mutfakları)
15.45-19.00: Yüzme ve su sporları
20.00: İbadet
20.15-20.30: Kingdom 5 yatından Maxx Royal Oteli’ne hareket
20.45-21.45: Türk gecesi gösterisini izleme
22.00-23.00: Kemer’de bisiklet sürme
23.15-02.00: Maxx Royal’de Hürriyet gazetesinden Savaş Özbey’le röportaj
02.00-03.00: Atıştırma saati
03.00-03.15: Otelden yata geçiş
04.38: İbadet

Türk dizileri Arap ülkelerinde çok seviliyor. Aralarından denk geldikleriniz var mı?

- Maalesef çünkü ben televizyonda sadece haber ve spor izliyorum. Kendim de dört ayrı spor yapıyorum. Voleybol, basketbol gibi hemen hemen bütün sporlara merakım var ama en çok bisiklet, yüzme ve doğa yürüyüşü. Hiçbirinde iyi değilim ama disiplinliyim en azından.

Takip ettiğiniz Türk sporcuları ya da takımları var mı?

- Şampiyonlar Ligi’nde Türk takımlarının çok iyi olduklarını biliyorum. Ama sürekli takip ettiğim söylenemez. Olimpiyatlar’da da Türkiye yavaş yavaş bir şeyler yapmaya başladı. Özellikle halterde.

61 yaşındasınız. Genç ve sağlıklı görünmek için sırlarınız var mı?

- Çok sıkı kurallar! Her gün mutlaka iki saat spor. Hiç sigara içmedim. Kafein kesinlikle kullanmam. Et, tavuk, süt ürünü tüketmem. Sadece balık, sebze ve meyve... 35 yıldır! Bu konuda çok disiplinliyim.

 

"Türkiye örneği 21. Yüzyıl'ın Şurası'dır"

 

Bütün İslam coğrafyasının en liberal figürlerinden biri olarak tanınıyorsunuz. İslam ve demokrasi ilişkisi konusunda ne düşünüyorsunuz? ‘Türkiye deneyimi’ni burada nereye oturtuyorsunuz?

- Bazıları şunu diyor: “İslam ve demokrasi bir arada olmaz”. Ama Türkiye örneği, bunun tamamen geçersiz olduğunu gösteriyor ve İslam ve demokrasinin bir arada yaşayabileceğinin en somut göstergesi. Türkiye örnek alınan bir ülke. Demokrasiyi ne kadar özümsediğini görebiliyoruz. Avrupa’da demokrasi Magna Carta’yla (13. yüzyıl İngiltere’sinde kralın yetkilerini kısıtlayan sözleşme) başlıyor. Ama gerçek İslam’da da ‘şura’ geleneği var. Şura dediğiniz şey aslında demokrasinin ta kendisi. Yani herkesin görüşünün alınması. Türkiye’de bugün uygulanan demokrasinin ‘şura’ kurumuna en yakın örnek olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki örneğe “21. yüzyılın şurasıdır” diyebiliriz.

 

"Darbe sırasında bir manzara çok hoşuma gitti"

 

 

Bütün bu süreçte sizi en çok etkileyen görüntü hangisiydi?

- Bir manzara çok hoşuma gitti. Erdoğan’ın katıldığı bir cenaze töreninde (Erol Olçok ve oğlunun cenazesini kastediyor) sağ tarafında Abdullah Gül, sol tarafında Ahmet Davutoğlu vardı. Aralarında görüş ayrılıkları olsa bile zor zamanlarda hepsinin bir arada olduğunu gösteren önemli bir tabloydu. Bu son girişim artık Türkiye’de darbeler dönemini ilelebet kapattı. Çünkü darbeyi kahraman Türk halkı durdurdu. Bunun modern tarihte bir eşi yok.    

** Otomobil filosundaki Rolls-Royce Phantom, Lamborghini ve Ferrari’lerin sayısı 200. Ayrıca bir Boeing 747, bir Airbus’ı ve bir de Hawker Siddeley 125 helikopteri var.

** Başbakan Binali Yıldırım’ın Ortadoğu Danışmanı Taha Genç’in de sohbete dahil oluncaa röportaj Türkçe-Arapça ve İngilizce olarak devam etti. Suudi Arabistan Kraliyet Akademisi mezunu.