Kültür-Sanat

Star Wars'un yönetmeni Rian Johnson: Sanki sette oyuncaklarımla oynuyorum

Star Wars'un Rey'i Daisy Ridley: Sosyal medya hesaplarımı kapattım; seyirci bizi oynadığımız roller ile tanımalı

17 Aralık 2017 10:53

Beyazperdede 40’ıncı yılını kutlayan “Star Wars” serisinin yeni filmi “Star Wars: Son Jedi”nin yönetmeni Rian Johnson, "Hikâye ve ön hazırlıklar bitip çekim aşamasına geçince üzerimden tüm yük kalktı" dedi. "Ben de 'Star Wars' hayranıyım. 4 yaşımdan beri filmleri izliyorum. İlk yaratıcı oyuncaklarım “Star Wars” figürleriydi" diyen yönetmen Johnson, "Sanki sette oyuncaklarımla oynuyormuşum gibi, çok doğal bir ortam oldu" diye konuştu.

Hürriyet'ten Barbaros Tapan'ın sorularını yanıtlayan 8’inci filmin oyuncuları Mark Hamill, Daisy Ridley, John Boyega ve yönetmeni Rian Johnson'ın açıklaması şöyle:

Mark Hamill: Tek rolle hatırlanmak beni üzmüyor

◊ Bir “Star Wars” hayranı olarak “Luke Skywalker” ile karşılıklı oturmak tarifsiz bir duygu. Biz fanlar büyüdük, bizimle birlikte “Star Wars” sevgisi de katlanarak büyüdü...

- Aynen, her geçen gün yeni fanlar eklendi. Eski fanların da şimdi çocukları var. Sokakta karşılaştığımızda yanlarında çocuklarına “Bak Luke Skywalker” diye beni gösterdiklerinde minikler dehşete düşüyor, kim bu adam diye... Şimdi bu yeni filmlerle hem eski fanlara hem de yeni jenerasyona nasıl göründüğümüzü göstermek güzel.

◊ İlk filmleri izliyor musunuz?

- İlk çıktıklarından sonra bir daha izlemedim. Hatta bazı kısımları unutmuşum, fanlar bana hatırlatıyorlar. Çünkü en tutkulu, en ateşli, en çok sevgisini gösteren fanlar “Star Wars”unkiler. Kendime bakıyorum da, sadece birkaç başarılı iş yapabilmişim. İnsanlar gelip “Sadece tek bir rol ile hatırlanmak seni üzmüyor mu” dediklerinde “Aklımın ucundan tek şey için bile hatırlanacağım geçmezdi, o yüzden üzmüyor” diyorum...

◊ Bulunduğunuzada muhteşem bir yerdi...

- 7’nci filmin senaryosunu okuduktan sonra “Harika, Santa Monica’da J.J. Abrams’ın stüdyosunda, yeşil odada çekeriz. Evime de çok yakın, süper” dedim. Sonra yönetmenimizle bir araya geldim. “Ne yeşil odası, İrlanda’ya gidiyorsun” dedi.

◊ Sonra ne oldu?

- Kalktık İrlanda’ya gittik, oradan Skellig Michael adasına gitmek için bir buçuk saat deniz, sonra da helikopter yolculuğu yaptık. Helikopter bizi yamaçta bıraktı. Sonra tepeye doğru yürüdük. Tabiiben her 15 dakikada bir durup dinleniyordum. Bitmek bilmeyen merdivenler beni mahvetti. Bir taraf uçurum ve denizdi, hiç korkuluk yoktu. 

◊ Güvenliği nasıl sağladınız?

- Etrafımda profesyonel dağcılar yürüyordu. Sert, acımasız bir maceraydı... Değdi mi çıkmaya derseniz, kesinlikle değdi. Tepeye ulaşınca nefes kesen bir manzarayla karşılaştım.

◊ Senaryoyu ilk okuduğunuzda neler hissettiniz? 

- Pozitif karakter olan Luke, bir dağın tepesinde umudunu kaybetmiş durumdaydı... İçimden “İlk jenerasyon fanlar şimdi filmin yapımcısı ve yönetmeni oldular. Nasıl olur da benim canlandırdığım karakteri görmezler” dedim. Yönetmenimiz Rian’a (Johnson) dayanamayıp “Bir şeyler yanlış” dedim. Normalde oyuncuların fikir beyan etmesi bir işe yaramaz ama dayanamadım, sonra Rian’la konuşup hikâyenin içine girdikçe onun haklı olduğunu anladım.

John Boyega: Seyirci bizi havaya sokuyor

◊ Film hakkında ipucu vermeden canlandırdığınız Finn karakterini neler beklediğini anlatabilir misiniz?

- Maalesef hayır! Şaka bir yana, Finn sırtından sakatlanıyor. Çılgın bir misyon üstlenecek ve seyirci sinemadan çıkarken “Finn sırtındaki sakatlığa rağmen ölmedi, her şeyden kurtuldu” diyecekler.

◊ “Star Wars” çok büyük ve tutkulu fan kitlesine sahip olduğu için her bir film tahmin edilemez olmalı diye düşünüyorum, ne dersiniz?

- Aynen öyle. Benim en büyük korkum “Star Wars”un izleyici karşısına ortalama bir yapım ile çıkması. Yeni jenerasyon eğer yeni oyuncularla Luke Skywalker ya da Darth Vader hissini yakalayamazsa “Star Wars” kültürü yanlış yola girmiş demektir. Rian, “Star Wars” formülünü çok iyi bilen bir yönetmen. Fanların film hakkında aşırı bilgi sahibi olduğunu çok iyi biliyor. O yüzden çok dikkatli ama risk alması gerektiğinin de farkında.


◊ Sence diğer filmlerin bir parçası olmak ile “Star Wars”un parçası olmak arasında nasıl farklar var?

- “Star Wars”un bir parçası olunca tamamen farklı bir dünyaya giriyorsun. Fanlarla çok içli dışlı oluyorsun ama bu fanlar öyle bildiğin sıradan fanlar değil. Hepsi zeki, cool gençler. Comic-Con’a güzel filmler geliyor ama “Star Wars” gelince efsane oluyor. Şimdi yalan konuşup alçakgönüllü davranamayacağım çünkü bu durum egomu çok besliyor. Normal hayatımda oyuncu arkadaşlarımla dışarı çıkınca kendimi Premier Lig’de en başarılı takımın star oyuncusu gibi hissediyorum. Fanlar bizi havaya sokuyor.

◊ “Star Wars”un bir parçası olacağın aklından geçer miydi?

- “Star Wars”un içinde olacağım aklımdan geçmedi ama önemli, iyi bir filmin bir parçası olacağımı hep hayal etmiştim. İyi ki “Star Wars” olmuş, iyi ki şimdi olmuş. Kendimi çok büyük bir aile ortamında, her şeye karşı korunmuş gibi hissediyorum. 

◊ Sokakta nasıl tepkiler alıyorsun? 

- O kadar normal yerlere gidiyorum ki, çoğu zaman benim olabileceğime ihtimal vermiyorlar. Yanıma gelip “Star Wars’taki John Boyega’ya benzediğini daha önce hiç kimse söyledi mi” filan diyorlar. (Gülüyor)

Daisy Ridley: Dublör kullanmadım

◊ Biraz “Star Wars” ailesinden bahsedelim. Çekimler nasıl geçti?

- Çekimlere başlamadan Mark Hamill ile yemeğe çıkmıştık. Harika bir akşamdı. Tüm ekip birbirini çok seviyor . Şahsen garip bir şekilde bu filmde kendimi daha çok “Star Wars” dünyasının bir parçası hissettim. Ama şöyle de bir şey var, çekimler başladığı anda bu bir iş, sete gidiyoruz ve çalışıyoruz. Çekimler bitiyor, başka işler yapıyoruz. Şimdi galalar ve tanıtım turları için yeniden bir aradayız. İnanılmaz neşeli, mutlu, keyifli bir ortam var.

◊ Evinizde setten “Star Wars”a ait hatıra eşyalar var mı?

- Setten kendi kendimize hiçbir şey alamayız. Eğer alırsak başımız büyük bir belada demektir. “Star Wars: Güç Uyanıyor” filminde hiçbir şey vermediler. Ama son filmden ışın kılıcı verdiler. Gözlerime inanamadım, arabama gittim koltuğa oturdum, orijinal Star Wars kılıcım var diye sevinçten ağlayacaktım. 

◊ Nerede saklıyorsunuz kılıcı?

- Önce gururlu bir ışın kılıcı sahibi olarak evde herkesin görebileceği bir yere koydum. Arkadaşlarım bu kılıcı saklayabileceğin en güvenli yerde sakla deyince ortadan kaldırdım...

◊ Kamera arkası görüntüleri izledik. Dövüş sahneleri dışında bir de suya dalış sahneleriniz dikkat çekiyor. Merak ediyorum, hiç dublör kullandınız mı?

- Her şeyi kendim yaptım, dublör kullanmadım ve oyuncu olarak bu durum beni çok tatmin etti.

◊ Eğitimler nasıl geçti?

- Işın kılıcı kullanmak için aldığım eğitimler çok zevkliydi ama tepeden suya dalış hem en korkutucu hem de en heyecan verici deneyimdi. Bungee jumping ve dalış eğitimi aldım. 9 metre yükseklikten kendimi suya bıraktım. Öyle bir sahneyi daha önce hiç çekmemiştim, o yüzden bitmiş halini en merak ettiğim sahne de buydu diyebilirim...

◊ Mark Hamill filmdeki dağlık bölgenin doğal ortam olduğunu, yeşil odada çekimi yapmadığınızı, merdivenlerin kendisini çok yorduğunu söyledi. Sizde durum nasıldı?

- Ben de Mark ile aynı fikirdeyim. Merdivenler çok tehlikeliydi. 7’nci filmin sonunda o merdivenleri defalarca inip çıkmak zorunda kalmıştım ama teknik ekipten bir arkadaşımız geri geri çıkmak zorundaydı. O yüzden şikâyet gibi algılanmasın söylediklerim.

◊ Dağda tuvaletegitmek de çok zor olmalı...

- İşkenceydi! Daracık patikalardan geçmek zorundaydık. Korkuluk yoktu. Eğer sağa doğru küçük bir adım atsam düşeceğim... Her tuvalete gidişimde “değer mi” diyordum kendi kendime. Öte yandan hayatımda gördüğüm en gerçek üstü manzarada oradaydı. Eşsiz bir güzellikti ve hepimiz hayatta kalmayı başardık.

◊ Sosyal medya kullanıyor musunuz? Instagram’da vardınız, bir ara hesabınızı kapattınız, sonra tekrar açtınız. Son durumunuz nedir? 

- Eylül ayında tamamen kapattım ve bir daha da geri dönmeyi düşünmüyorum. Düşündükçe sosyal medyadan daha da soğuyorum. Özellikle gençler için çok sağlıksız bir ortam. Başkalarının koyduğu oynanmış sahte fotoğraflardan ruhsal olarak çok etkileniyorlar. Bizler zaten geniş kitlelere filmlerimizle ulaşıyoruz. Oyuncu olarak kendimizi sosyal medyadan korumamız çok önemli, karakterleri oynarken seyirciye daha inandırıcı gelmeliyiz. Bizi oynadığımız roller ile tanımalılar. Tabii bu benim fikrim.

Rian Johnson: Çekim süreci kusursuzdu

◊ Tüm senaryoyu sizin yazdığınızı öğrendim...

- Evet ama senaryoyu bitirir bitirmez Carrie’nin (Fisher) evine gittim. Uzun bir fikir alışverişi seansı yaptık. Bana anılarını anlattı, fikirler verdi. Carrie için Leia artık karakter olmaktan çıkmıştı. Leia’ya karşı kendini sorumlu hissediyordu. Şimdi düşünüyorum da, iyi ki onunla bu deneyimi yaşamışım.

◊ Yönetmek mi yoksa senaryoyu yazmak mı daha çok zorladı?

- Çekim süreci kusursuz geçti. Tüm set ekibi ve oyuncular yaratım aşamasında itici gücüm oldular. Yazım aşaması ise çok zorladı. Ben de “Star Wars” hayranıyım. 4 yaşımdan beri filmleri izliyorum. İlk yaratıcı oyuncaklarım “Star Wars” figürleriydi. Şimdi hikyeyi devam ettiren adam olmanın verdiği endişe çok büyüktü. Hikâye ve ön hazırlıklar bitip çekim aşamasına geçince üzerimden tüm yük kalktı. Sanki sette oyuncaklarımla oynuyormuşum gibi, çok doğal bir ortam oldu.

◊ 8’inci filmi siz yönetiyorsunuz. Daha çok erken belki ama 9’uncusunu da yönetmeyi hedefliyor musunuz?

- Hayır ben yönetmeyeceğim. Colin Trevorrow yönetecek. Çok yetenekli bir yazar ve yönetmen. 8’den bazı sahneleri gördü. J.J. Abrams da bana devrederken aynı şekilde yapmıştık. Ben de 9’da seyirci olarak koltuğuma oturup Colin filmi nereye getirecek diye merakla bekleyeceğim.

◊ Bu piyasada en çok zorluk çeken yönetmenlerden birisiniz. Neden vazgeçmediniz, neydi sizi motive eden?

- Bilmiyorum... Film akademisine gittim. İlk senaryomu o sıralarda yazdım. “Brick” adlı küçük, bağımsız bir filmdi. Sonraki 8 yılı film yapabilmek için harcadım. Tüm 20’li yaşlarımı beş kuruşsuz, mücadele eden bir adam olarak geçirdim. O dönem hiçbir zaman başarılı olamayacağım gibi geliyordu. 30 yaşıma girmeden film bitti, sonrası ardı ardına geldi ve geçtiğimiz 3-4 yıl zaten rüya gibiydi. Hayat çok garip.