17 Nisan 2015 17:58
Soma'da 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden kazasıyla ilgili Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın dördüncü gün oturumu başladı. Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanıklar da dün ifade veren sanıklar gibi bilirkişi raporuna itiraz etti ve kazada ölen baş mühendis Mehmet Ali Efe'yi suçladı. Bu suçlamalara Mehmet Efe'nin babası ve madenci yakınları tepki gösterdi. Baba Efe, "Kendisini savunamadığı için ölünün üzerine bas geç. Çakalların dansını izliyoruz" dedi.
Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 8 tutuklu, 37 tutuksuz sanık hakkında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, 13 Nisan Pazartesi günü başlayan ilk duruşmada, dördüncü oturum açıldı.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Soma Kömürleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, genel müdür Ramazan Doğru, işletme müdürü Akın Çelik, teknik müdür İsmail Adalı, teknik nezaretçi Ertan Ersoy, vardiya amirleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık ve Mehmet Ali Günay Çelik, tutuksuz 37 sanıktan 27'si ile mağdur aileleri ve sanıkların avukatları hazır bulundu.
Duruşmanın bugün başlamasıyla birlikte ilk günlerdeki yoğunluk gözlenmedi, mahkeme salonunun dışında sessizliğin hakim olduğu görüldü. Soma’dan gelen ailelerin sayısında da bir azalma olduğu dikkat çekti. Aileler polis noktasında üst aramasından sonra mahkeme salonuna alındı.
Bugünkü duruşmada, vardiya amirleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık ve Mehmet Ali Günayçelik’in ifadeleri alınıyor, daha sonra da tutuksuz yargılanan 37 sanık savunmalarını yapacak.
Duruşmada, tutuklu 8 sanık, jandarma kordonu altında, salonda kendilerine ayrılan bölüme alındı. Jandarma ekibi, sanıkların etrafında çember oluşturarak, güvenliklerini sağladı. Orta bölümü müşteki ve mağdurlara, sağ tarafı basın mensupları ve izleyiciler, sol bölümü ise mağdur aile avukatlarına ayrılan salonda, güvenlik tedbiri olarak ayrıca ön iki sıradaki koltuklara çevik kuvvet polisleri yerleştirildi.
Sanıkların yoklamaları alınarak başlayan duruşmada, ilk olarak maden teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in savunması alındı. Çelik, iş güvenliği baş mühendisi Mehmet Efe'den aldığı talimatlarla, iş güvenliği açısından gerekenleri yaptırdığını öne sürdü. Bilirkişi raporunda, "yangının U3 bölgesinde taban kömürünün yandığı ve dinamit atımıyla da alevlenip büyüdüğü"nün yazıldığını söyleyen Çelik, rapora itiraz etti. "Yangının, üst kot gibi başka yerden gelen metan gazının hızlı şekilde yanmasından kaynaklandığını tahmin ediyorum" diyen Çelik, kömür yanmasının kesinlikle olmadığını, kömür yangını konusunda gereken önlemleri aldıklarını öne sürdü.
Mahkeme başkanı Aytaç Ballı'nın, bilirkişi raporunda yer alan seyyar ve sabit göz ölçüm sensörleri arasındaki uyumsuzluk, gaz maskelerinin çalışmaması, karbonmonoksit değerlerinin yasal sınırın üstüne çıktığı durumlarda dahi çalışmaya devam edilmesi iddialarını sorması üzerine Çelik, bunlar hakkında Mehmet Efe'nin bilgi sahibi olduğunu, sorumluluğu bulunmadığını ileri sürdü.
Bunun üzerinde salondaki madenci yakınları, dünden bu yana ifade veren sanıkların eksikliklerle ilgili her konuda Mehmet Efe'yi suçladığı gerekçesiyle sanığa tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Ballı'nın uyarısıyla salondakilerin sessizleşmesiyle sanık Çelik, kendisi ve çalışma arkadaşlarının bildirdiği sorunların Mehmet Efe tarafından çözüldüğünü iddia etti. Çelik, üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, yazılı savunma da vereceğini sözlerine ekledi.
Çelik'in savunmasının tamamlanmasının ardından duruşmaya ara verildi.
Mehmet Ali Günay Çelik, kurtarma çalışmaları sırasında solduğu dumandan etkilenip baygınlık geçirdiğini, müdahalenin ardından tekrar ocağa dönüp çalışmalara katıldığını dile getirerek, "Çalışmaların dördüncü veya beşinci gününde, tavanı çökmüş, yolu büyük ölçüde kapalı ilk olay yerinden geçerek, arkadaşlarımla, o güne kadar bakılmamış bölümden 4-5 arkadaşımızın cenazesini aldık" dedi.
Mahkeme Başkanı Ballı'nın "Hayatını niye riske attın" sorusuna Çelik, "Üzerimizde çok büyük baskı vardı. İçeride kalanlar olduğu söylenmişti. Türkiye'nin gözü Soma'daydı. Biz de riske girip arkadaşlarımızı çıkardık" yanıtını verdi.
Madende iş güvenliği uzmanı ve vardiya amiri olan Yasin Kurnaz da savunmasını yaptı. Kendi vardiyasında gaz ölçümü yaptığını ancak ocak içindeki genel ortalamayı bilmediğini söyledi. Emniyet nezaretçilerinin üzerine düşeni yaptığını söyleyen Yasin Kurnaz, “Kaza olan vardiya benim değil. İşçilere gelip sorarlarsa iki ya da üç tanesi hariç hepsi iş güvenliği uzmanlarının emniyet görevini yerine getirdiklerini söyler. Bunlar göz ardı edilmemeli. Benim vardiyam hakkında kötü ya da olumsuz konuşacaklarını sanmıyorum. Sensörlerdeki eksik neye göre ben bilmiyorum. Mehmet Efe bizim sorumlumuzdu. Her şeyi ona sorardık. Elbette onun adını söyleyeceğiz" dedi.
Gaz maskelerinin 6 ayda bir kontrol edildiğini ifade eden Kurnaz, bu konuda yalan ifade verenlerin olduğunu, bir işçinin hiç yer altına inmediği halde, kendi maskesine 7 yıldır bakım yapılmadığını ileri sürdüğünü anlattı. Bu ifade sonrasında salonu dolduran işçi yakınları, “Onun için mi bizim çocuklarımız öldü? Oynuyorlardı heralde" diye tepki gösterdi.
Maden ocağında genel bir tatbikatın yapılmadığını ancak işçilerin acil durumlarda ne yapacaklarını bildiklerini de öne süren Yasin Kurnaz, “Yüzlerce malzeme var. İş güvenliği uzmanları bunların hepsini bilmez. Ben üzerime düşeni yaparım. Diğer 8 iş güvenliği uzmanı da onları yapardı. Ben klasik ayaklardaki çelik tahkimat direklerini sarma ve sökümü konusunda risk analizleri yaptım. Bunları da eksiksiz yaptım. Hayatımda hiç görmediğim bir şeyle ilgili beni kusurlu yazdılar. Bu çok mantıklı değil. Ben her şeyden sorumlu olacaksam diğer birimlere ne gerek var? Burada işin ucunda ya ölüm var ya da hapse girmek. Bunu kimse göze almaz. Eksiklikleri görmezden gelemez" diye konuştu.
Yasin Kurnaz'ın ifadesinini ardından mahkeme başkanı ara verdi. Bu sırada işçi yakınları, “Bilseydiniz zaten hiçbirimiz burada olmazdık" diye bağırdı.
Sanıkların ifadelerinde sık sık suçladıkları olayda hayatını kaybeden baş mühendis Mehmet Efe'nin babası Resul Efe, duruşma çıkışında şunları söyledi:
“Üzerinde Akın bey var, Ramazan Doğru var, Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan var. Bunlardan aldığı emirle ve eline verilen imkanlar dahilinde görev yaptığını tahmin ediyorum. Kararlarının arkasında durduğuna inanıyorum. Ama şu an içeride bahsedilen suçların yüzde 90'ı Mehmet Efe'ye gidiyor. Ama ne kadar suçlu veya neyi, ne kadar, kim, nasıl emir aldı, yaptı bunu tespit etmeyi biz de istiyoruz. Babası olarak bu olayın sonuçlanmasını ben de istiyorum. Ama şu an baktığınızda şu an içeride bütün her şeyin suçu alt birimdeki kişide. Sanki bir kişi idare ediyor. Sanki tek kişi çalışıyor içeride. Her şey onun üzerinde düğümleniyor. Akın bey 'normal' diyor, 'herşeyi biliyorum çok tecrübem var' diyor. Çok böbürleniyor, koltuk düşkünü olduğunu çok iyi biliyorum. Ocak müdürü olduktan sonra ocağa inmeyen birisi. Nasıl oluyor da işletme bu şekilde çalışıyor? Her şeyden haberi var. Akın bey bu ocağın azraili. Ondan sonra Adalı bu ocağın azraili. Adalı'yı gördüğü zaman işçiler şakır şakır titriyor, ben bunu kendi oğlumdan da duydum. Üzerlerine baskı yapıldığını, üretim zorlamasının olduğunu, Ciner grubunun burayı nasıl bıraktığını raporlar tenzi ediyor. Ama sanki Soma Kömürleri AŞ'nin elinde sihirli bir değnek var, herşeyi halledebilecek, güvenliği sağlayabilecek bir konumda. Herşeyi Mehmet Efe biliyor. Ocağı o yönetmiş, başka hiç kimse yetkili değil. Kendisini savunamadığı için ölünün üzerine bas geç. Çakalların dansını izliyoruz. Çakalların ortasında bir kuzu, herkes kuzuya nasıl pay edeceğini hesaplıyor."
Davada, tutuklu 8 sanık "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyor.
Tutuksuz 37 sanıktan 12'sinin "taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarının istendiği davada, 25 tutuksuz sanık ise bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması talep ediliyor.
Davanın dün görülen duruşmasında sanıklardan Can Gürkan, Ramazan Doğru ve Akın Çelik, İsmail Adalı ve Ertan Ersoy savunma yapmıştı. Gürkan ve Doğru bilirkişi raporlarına itiraz etmiş, Çelik ise madende kömür yangını çıkmadığını ileri sürmüştü. Sanıklardan Adalı ve Ersoy da savunmalarında, kendilerine yöneltilen suçlamalarla ilgili kazada yaşamını yitiren Baş mühendis Mehmet Efe'yi suçlamıştı.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan; Bilirkişi raporuna itiraz eden ve en büyük gururlarının, tertemiz sicilleri olduğunu ileri sürmüştü. Kendisinin görevini eksiksiz yerine getirdiğini, ocakta modern malzemelerin kullanıldığını öne süren Gürkan, madende tehlike olduğuna yönelik sorumlu kişi olduğunu belirttiği İşletme Müdürü Akın Çelik tarafından kendisine bilgi verilmediğini söylemişti.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru ise görevinin savcılıkta işveren vekilliği olarak belirlendiğini ancak bunun protokol düzeyinde olduğunu ve belgelerde imzasının bulunmadığını anlatmıştı. Bilirkişi raporlarına itiraz eden Doğru, "Bu kazada bende ölseydim. Ailem sizlerin yanında olacaktı. Tepkiler gösterecekti. Bizde üzgünüz. Bu işi yapan insanlarız iş güvenliği mühendisi arkadaşımız kendisini feda etti. Hayatını kaybeden arkadaşlarımız şehit, dışarıda kalanlar sanık oldu. Mesleğimiz bu. Maden mühendisliğinin kaderinde olan bir olay" ifadelerini kullanmıştı.
İşletme Müdürü Akın Çelik ise Yüz yüze baktığım arkadaşlarımı öldürmekle suçlanıyorum. Her gün hapishanede ve yatağımda gözyaşı döküyorum" diye başladığı savunmasında, madende kömür yangını olduğu tespitini reddetmişti. Çelik, "Sanki biz insanları gaz içinde çalıştırıyoruz gibi bir algı oluşturuldu. Böyle bir şey yok. Öyle bir şey varsa kendimi Soma meydanındaki heykelde yakacağım" demişti.
Savunmasında sadece üretimden sorumlu olduğunu anlatan ve iş güvenliğinden kazada ölen Başmühendis Mehmet Efe'nin sorumlu olduğunu ileri süren Adalı'ya, salonda bulunan işçi aileleri, "Öldü ya, her şeyi ona yükleyin" diye bağırmıştı. Savunması sırasında, 6 yaşında bir çocuğu bulunduğunu belirterek, "O da bana, 'baba neden eve gelmiyorsun?' diye soruyor" dediğini söyleyen Adalı'ya, salondaki işçi yakınları "Keşke bizimkiler de cezaevinde olsalardı ama onlar mezarda" diye tepki göstermişti.
Davanın dün yapılan duruşmasında madende teknik nezaretçi olarak çalışan Ertan Ersoy'un da ifadesi alındı. Ersoy ifadesinde, "Denetimlerimde tespit ettiğim aksaklıkları işletme sorumlularına aktardım. Sensörlerle ilgili sorunlar başmühendiste toplanır. Eğer varsa bir sorun onlar da bana bildirir ben de teknik nezaretçi defterine kaydederim. Bunun haricinde ölçüm yapanlar zaten kendileri toplantı yapıyorlar. Kanuna göre 15 günde bir madenini bütün bölümlerini dolaşır eksiklikler varsa tespit ederdim. En son denetimimde ayaklarda bozulmalar vardı bunu da deftere kaydettim" demişti.
Ersoy soruşturma sürecinde savcılıkta verdiği ilk ifadesinde avukatının yanında bulunmadığını, o anda olayın şokuyla ifade verdiğini söylemiş ve reddemişti. Ersoy, ocak içerisinde yeterli temiz hava olmadığı yönündeki suçlamaları kabul etmemişti.
Duruşma bittikten sonra vatandaşlar hep bir ağızdan, 'Katiller, asın kendinizi' diye bağırmıştı. Ayrıca sanıkların sık sık suçladığı başmühendis Mehmet Efe'nin ismine de tempo tutulmuştu.
© Tüm hakları saklıdır.