Yaşam

Silopi’de hayatını kaybeden Hasan Sanır’ın oğlu: Babamın cenazesini evde bırakmak zorunda kaldık

Silopi ve Cizre’de sokağa çıkma yasağı 14 Aralık’tan bu yana devam ediyor

05 Ocak 2016 20:39

Sokağa çıkma yasağının ve çatışmaların devam ettiği Cizre’de ölen 28, Silopi'de 19 ve Diyarbakır Sur ilçesindeki 3 kişinin cenazeleri kaldırılmayı bekliyor. Silopi'den Mahmut Sanır, “10 gün önce hayatını kaybeden 73 yaşındaki babam Hasan Sanır'ın cenazesini bırakıp, evi terk etmek zorunda kaldık” dedi.

14 Aralık'tan bu yana Cizre ve Silopi'de ölen 47 kişiden 6'sının yasaktan dolayı hastaneye gidemedikleri için, kalanların ise atılan kurşun ya da şarapnel parçalarıyla hayatlarını kaybettikleri bildiriliyor.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’in aralarında üç aylık bebek Miray İnce'nin de bulunduğu 10'u çocuk, toplam 40 kişinin cenazesi Şırnak, Cizre ve Silopi Devlet Hastaneleri'nin morgunda bekletiliyor.

19 Aralık’ta Silopi’de bir patlama sırasında yaralanan ve hayatını kaybeden Taybet İnan ile onu kurtarmaya çalışırken keskin nişancılar tarafından vurulduğu söylenen kayınbiraderi Yusuf İnan’ın cenazeleri bir hafta boyunca sokakta kaldıktan sonra Silopi Devlet Hastanesi morguna kaldırılabilmişti.

Ancak hastanelerin morg kapasitesi dolduğu için, çatışmaların yoğun yaşandığı Silopi’nin Başak, Barbaros ve Nuh Mahallelerinde bir kısım cenaze evlerde ve camilerde bekletiliyor. Çatışma ve operasyonlar çok yoğun şekilde devam ettiği için cenazeler mahallelerden çıkartılamıyor.

Aileler, cenazelerini biran önce toprağa vermek istediklerini söylüyor.

 

“Babamın cenazesini evde bıraktık”

 

İki gün önce Silopi'nin Barbaros, Nuh ve Başak Mahallesi’nde yaşayan mahalle sakinlerinin tamamı başka mahallelere tahliye edildi. 26 Aralık’ta hayatını kaybeden 73 yaşındaki Hasan Sanır’ın ailesi de iki gün önce Barbaros Mahallesi’deki evlerinden çıkmak zorunda kalanlardan.

Yaşlı adamın oğlu Mahmut Sanır, babasının cenazesini evde bırakmak zorunda kaldıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor: “10 gün önce babam evin ikinci katındaki gerekli bazı eşya ve yiyecekleri almaya çıktı. Çok yoğun patlama sesleri geliyordu. Babamın bağırdığını duyduk. Yanına gittiğimizde ölmüştü. Vücudunda iki yara vardı, kurşun mu, şarapnel mi bilemiyoruz. Cenazeyi ne camiye ne de hastaneye götürebildik. üzerine bir battaniye örttük”

Sanır, "Dokuz gün babamın cenazesiyle kaldık. İki gün önce anonslarla evlerden çıkmamızı istediler. Mecburen çıktık. Daha sonra 155’i aradım. Babamın cenazesinin evde kaldığını, almak istediğimizi söyledim. Polislerle birlikte eve gittik. Polis, sokakta çukurlar olduğunu, ambulansın sokağa giremeyeceğini, durum biraz düzelince cenazeyi gidip alabileceğimizi söyledi. Biz de cenazenin üzerine kapıyı kilitleyip çıktık. Ev ne durumda, bilmiyoruz. Bu şekilde devam ederse, babamın cesedi toprağa verilmeden çürüyecek” diye konuştu.

 

Miray bebek gömülmemiş

 

Abdurrahman İnce, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “gömüldü” dediği Miray bebeğin cenazesinin Şırnak’tan, Cizre Devlet Hastanesi morguna nakledildiğini ve burada bekletildiğini söyledi.

Miray’ın büyük dedesi Ramazan İnce’nin cenazesi ise halen İdil Devlet Hastanesi morgunda bekletiliyor.

Abdurrahman İnce, Cizre Devlet Hastanesi başhekimiyle görüştüğünü ve Miray’ın cesedinin hastane morgunda olduğunu söylediğini anlattı. 22 gündür çok zor koşullar altında yaşadıklarını söyleyen Abdurrahman İnce, ölülerini unutacak duruma geldiklerini şu sözlerle dile getirdi.

“Şu an esir gibiyiz. 50 insan bir arada yaşıyoruz. Ne elektrik, ne erzak, ne su, hiç birşey yok. Burada hayat bitmiş durumda. Hepimiz yaşayan ölülere döndük. Ölenler mezara kavuşamadı ama bu zulümden kurtuldular. Önce hapsedildik diyorduk ama şimdi anlıyorum ki hepimiz diri diri gömülmüşüz. Keşke biz de ölseydik, ölseydik de kurtulsaydık bu zulümden”