09 Kasım 2018 21:44
Yurttaş haberciliği odaklı gönüllü haber ağı platformu Dokuz8HABER, kadına yönelik şiddet faillerini korumak ve emek sömürüsü iddiaları ile gündemde. İlk olarak gazeteci Şafak Timur’un, Dokuz8HABER’in kendisine şiddet uygulayan kişi ile çalışmaya devam ettiğini açıklamasıyla başlayan süreçte, Dokuz8HABER ile çalışan dört kadın gazeteci istifa etti.Gazetenin eski bir çalışanı kurumu sigortasız eleman çalıştırmak ve emek sömürücü ile suçladı. Şikayetlerin artması üzerine Türkiye Gazeteciler Sendikası ve DİSK Basın-İş devreye girerek süreci yakından izlediklerini bildirdi.
Konuya ilişkin T24'e konuşan Şafak Timur, etkili şikâyet mekanizmamalarının bulunmaması nedeniyle ifşa yolunu seçtiğini söylerken, Dokuz8HABER'in kurucusu Gökhan Biçici ise konunun 'şiddete kayıtsız kalma' boyutuna ilişkin cumartesi günü bir açıklama yapacağını ifade etti. TGS Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli ise, fon temelli habercilik yapan medya kuruluşlarında 'orman kanunu' uygulandığı benzetmesi yaparak, bu kuruluşlarda çalışanların haklarını korumak amaçlı yeni bir girişim başlatacaklarını duyurdu.
İşte şimdiye kadar yaşanan tüm gelişmeler ve T24'ün ulaştığı kaynakların konuya ilişkin açıklamaları:
Şafak Timur’un Dokuz8HABER’e yönelik açıklaması, şarkıcı Sıla’nın oyuncu sevgilisi Ahmet Kural’ın kendisine yönelik şiddet uyguladığını açıklamasının ardından geldi. Twitter’dan Yapı Kredi’nin Ahmet Kural ile çalışmayacağı yönündeki açıklamasını paylaşan Timur “Darısı bana şiddet uygulayan birini şiddeti bilmelerine rağmen eğitmen olarak çalıştıran ve zaman zaman "toplumsal cinsiyet ve haber" konulu atölyeler düzenleyen @dokuz8haber 'in başına” ifadesini kullandı.
Dokuz8HABER, 3 Kasım’da yaptığı açıklamada Timur’un ifşası sonrası etik komitesinin işlettiği süreç neticesinde söz konusu eğitmenle bundan sonra çalışmama kararı alındığını bildirdi:
Şafak Timur, aynı gün verdiği yanıtta dokuz8Haber’in kurucusu Gökhan Biçici’nin Soydaner Gündoğdu'nun kendisine yönelik şiddetinden ilk haberdar olanlardan olduğunu ifade ederek dokuz8Haber’in açıklamasını “kurnazca” ve “ikiyüzlüce” olarak niteledi. Timur, yaşananları ifşa etmeye karar vermesinin gerekçesi olarak, Dokuz8HABER’in 6 ay önce, şiddet olayı yaşandığı sırada Timur ile birlikte olan ve olayın hem tanığı hem de mağduru olan kişi ile şiddet faili S.G.’nin bir eğitimde bir araya getirilmesini gösterdi.Timur'un sosyal medyada paylaştığı açıklama şöyle:
T24'ün ulaştığı Şafak Timur, şiddet, taciz gibi olaylar hakkında medyada oturmuş bir şikâyet mekanizması bulunmamasını eleştirerek şu açıklamayı yaptı:
"Gönül isterdi ki bu meseleleri için hali hazırda oturmuş, işler ve şiddetin mağduru olmuş tarafı tekrar mağdur etmeyecek mekanizmalar var olsun. Ama yok ve gönül isterdi ki bu konuda sosyal medya üzerinden ifşaya gerek kalmadan çözülmüş olsun. İnsanlar, ifşa etmenin kolay bir şey olduğunu zannediyor böyle bir yanılgı var ama öyle değil."
Açıklamalarından ardından dokuz8HABER ile çalışan dört kadın gazeteci kurumdan ayrılık kararı aldı.
Şafak Timur’un açıklamasının ardından Dokuz8HABER’den istifa eden ilk isim olan Eda Narin, T24’e yaptığı açıklamada, Timur’un tweetini görmesinin ardından Dokuz8HABER’in yöneticileri ile iletişime geçerek açıklama talep ettiğini ancak uzun bir süre yanıt alamadığını söyledi. Sorusunun yanıtsız bırakılması üzerine ikinci kez soru sorduğunu ve bunun üzerine kendisine bir yanıt verildiğini ifade eden Narin, Dokuz8HABER’in Şafak Timur’a yanıt olarak yayınladığı metinde imzası bulunan Dokuz8HABER Etik Kurulu’nda editörlerin yer almadığını ve kendisinin metni onaylamış olarak kabul edilemeyeceğini söyledi. Narin, Dokuz8HABER’in Şafak Timur’un tweetinin ardından şiddet faili kişiyle ilişiğini kesmeye karar verdiğini ancak bu deklare edilmeden önce söz konusu kişinin “Evet o kişi benim” diyerek Dokuz8HABER’den ayrıldığını söyledi.
Şafak Timur’un tweetini gördüğünde istifa etmeye karar verdiğini vurgulayan Eda Narin, Dokuz8HABER Etik Kurulu imzasıyla yayımlanan açıklamanın yayımlanmadan önce çalışanlar ile paylaşıldığını ve kendisinin suçu kabul edip, özür dilenmesi gerektiğini savunduğunu ancak eleştirisinin dikkate alınmadığını belirtti.
Dokuz8HABER’de 24 Mayıs’tan bu yana çalıştığını bu nedenle şiddet olayının geçmişine dair bilgisi bulunmadığını vurgulayan Narin istifa nedenini ise şöyle özetledi:
“Daha önce çalıştığım yerlerde de dokuz8haber’de de kadın odaklı habercilik yapmaya çalıştım. Kendi yaşantımı da haberciliğimi de bunun üzerine kurdum. Dokuz8HABER’in açıklamasından sonra insanlar bana 'Sen nasıl hâlâ orada çalışıyorsun' dediler. Çünkü kadın odaklı gazetecilik yapmaya çalışırken şiddete göz yumulan bir yerde çalışmak sizi de suça ortak yapar. Şafak Timur’un dediği gibi ‘kadın kadının yurdudur."
Eda Narin'in ardından gazeteci İrem Afşin de “Bugün itibariyle @dokuz8haber ile yolumu kendi kararımla ayırıyorum… Arkadaşım ve meslektaşım @SafakTimur’un dediği gibi ‘kadın kadının yurdudur. Biz kadınlar birlikte daha güçlüyüz. Mücadeleye ve gerçek gazeteciliğe devam” diyerek ayrıldığını duyurdu.İrem Afşin sosyal medyadan şu açıklamayı paylaştı:
Şafak Timur'un tweeti ve istifaların ardından bu kez gazetenin eski çalışanlarından Mehmet Şafak Sarı, 8 Kasım’da Twitter’dan “Bu kurumda sadece kadına yönelik şiddete göz yumma yoktu. Emek sömürüsü, sigortasız ve güvencesiz çalıştırılma da vardı. Çok büyük AB fonları içinde insanca yaşamı bile sağlayamayan çok komik maaşlar vardı” iddiasında bulundu.
Dokuz8HABER, Mehmet Şafak Sarı'nın iddialarına sert bir açıklama ile yanıt verdi. Açıklamada, Sarı'nın iddia ettiği gibi sigortasız çalışma durumunun, kurumun tüzel kişiliğini oluşturan TODAY'in 2016 yılında KHK ile kapatılması sonucu oluşan boşluktan kaynaklındığının ve yeni tüzel kişiliğin kurulmasıyla sigortasız çalışma durumunun ortadan kaldırıldığını vurgulandı.
Açıklamada Sarı'nın haftada 54 saat çalıştığı iddiasına da "Sarı hiçbir zaman 12:00'den önce gelmemiş ve 19:00'dan sonra mesai yapmamıştır" sözleriyle yanıt verildi.
Sarı'nın birçok kişinin yasa dışı bir biçimde çalıştırıldığının ancak dokuz8’in kurucusu Gökhan Biçici’nin sendika ve meslek örgütlerdeki ilişkileri nedeniyle bu durumun kamuoyuna yansımadığı iddiasına ilişkin T24'e bilgi veren Gökhan Biçici ise iddialara ilişkin TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ile temasa geçtiğini ve sendikanın devreye girmesini talep ettiklerini bildirdi.
Açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi:
"...Bizi üzen şey ise mesai harcadığımız ve kendi gelişimlerine destek olmaya çalıştığımız bu arkadaşların basit kariyer hamleleri için şiddete maruz bırakılan kadınların haklı öfkesini ya da 'emek sömürüsü' gibi üzerinde büyük hassasiyet oluşmuş toplumsal meseleleri istismar etmeye hazır şekilde pusuda yattıklarını görmek"
Mehmet Şafak Sarı ise dokuz8HABER’in açıklamalarına “Komik. Görüldüğü üzere yalan, itibarsızlaştırma ve şahsıma yönelik bir saldırı var. Emek sömürüsü açıkça sigortasız ve güvencesiz çalıştırıldığım ve bundan önce çalışanlarından 6 ayı aşan bir şekilde yasadışı çalıştırıldığı kabul edilmiş. TGS ile ortak hareket edeceğim” karşılığını verdi.
İddialara yönelik Disk Basın İş bir açıklama yaparak konunun takip edildiğini bildirdi. Her türlü emek sömürüsü ve hak gaspının karşısında olunduğunun belirtildiği açıklamada “Hakkını aramak isteyen arkadaşımızın her zaman yanındayız” denildi.
Öte yandan dokuz8HABER çalışanlarını da bünyesinde barındıran Türkiye Gazeteciler Sendikası konuya ilişkin hukuki süreç başlatıldığını bildirdi. Açıklamada “Üyelerimizin şikâyetlerini bildirdiği @dokuz8haber ile ilgili gerekli hukuki süreci başlattığımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz. Önümüzdeki süreçte medya şirketlerini daha sıkı bir denetime tabi tutacağımızı ilân ederiz” bildiriminde bulunuldu.
Konuya ilişkin T24'e bilgi veren TGS Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli, iddialara yönelik Dokuz8HABER Kurucusu ve Yöneticisi Gökhan Biçici ile bir araya geleceklerini ve hukuki hakkını aramak isteyen gazetecilere destek vereceklerini belirterek şunları kaydetti:
"Dokuz8HABER’den son bir hafta içinde istifa eden arkadaşlarımız bizim üyelerimiz. Geçmiş dönemde burada çalışmış, şu an başka iş yerlerinde gazeteciliğe devam eden üyelerimiz de var. Dokuz8HABER ile ilgili iddialar gündeme gelince bir domino etkisi yarattı. Fazla mesai, sigortasız çalıştırma, mobbing gibi farklı konularda iddialarda bulundular. Bunlara iddia diyorum çünkü tek taraflı yapılmış şikâyetler ama biz bunları ciddiye almak durumundayız. Dava açmak istediğini belirten gazeteciler oldu. Dolayısıyla biz de gazetecilerin örgütü olarak onlara hukuki destek vermekle mükellefiz. Biz bir yargı mercii değiliz. "
"Biz bir kurumu mahkum edecek değiliz ama gazeteci arkadaşlarımız hakkını yargı yoluyla aramak istedikleri zaman bize düşen onlara avukat vermek, hukuki destek vermek davalarını açmalarını sağlamaktır. Tabii bu mesele kamuoyunda çokça tartışıldığı için sürecin şeffaf yürütülmesi ve iletişimin eksiksiz yapılmasını sağlamak için kamuoyu ile de durumu paylaşmak istedik. Bu süreci şeffaf yürütmediğiniz zaman çeşitli iddialar, komplo teorileri, birilerinin korunduğu, özellikle birilerine saldırıldığı gibi şeyler sosyal medyada konuşuluyor. Bunu önlemek istedik."
Mustafa Kuleli, TGS'nin bundan sonrası için nasıl bir politika izleyeceğini ise şu sözlerle anlattı:
"Yeni bir girişimimiz var.Türkiye’de fonlar ile finanse edilen medya modeli yaygınlaşıyor. Biz bunu memnuniyetle karşılıyoruz çünkü sektörü ne kadar büyütürsek daha çok gazetecinin istihdamına da olanak sağlayacak. İnternet girişimlerini mutlulukla karşılıyoruz ancak bu şirketlerin büro iş kolunda değil, medya iş kolunda kurulması ve bu şirketlerin yasal tarafta denetlenmesi gerekir. Bu işletmelerin toplu sözleşme ile çalışması ve bu işletmelerdeki gazetecilerin de sendikalı olması gerekir. Biz öncelikle medya kuruluşlarına, şirketinizi olması gerektiği gibi medya iş kolunu taşıyın çağrısında bulunacağız.
Ardından buna uymayanlar olduğunu gördüğümüzde, iş yerlerinden şikâyetler geliyorsa fonlayıcılar ile bunu konuşacağız. Fonlayıcılar arasında Avrupa Birliği var European Endowment for Democracy var, İsveç Kalkınma Ajansı var. Türkiye’de kimin hangi kurumdan ne kadar fon aldığını biz biliyoruz. Buna rağmen gazetecinin hakkını vermekte tereddüt eden olursa biz fonlayıcılar ile konuşacağız ve devlet tarafında da gerekli mercileri harekete geçireceğiz.
Fon temelli habercilik yeni oluşmakta olan bir sektör olduğu için bir regülasyon dönemi oluyor biz de oturmasını bekledik ama artık hem mecralar büyüdü, hem de şikâyetler çok arttı. Dolayısıyla biz bu boşvermişlik, orman kanunu düzenini insanca çalışma koşullarına dönüştüreceğiz. Bu konuda çok kararlıyız."
© Tüm hakları saklıdır.