CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır'da yaptığı konuşmada Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e seslenirken, "Diyarbakır'da olduğun saatlerde, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde insanlara Halepçe Katliamı ile ilgili olarak 'sözde' diye soru soruldu. İnsan biraz gerçekten insaf der ya, gerçekten! Gerçekten nasıl aşağılarsınız Kürtlerin katliamını? En derin acısına sözde diyen bir iktidar, nasıl Kürt meselesini çözmüş ya, nasıl çözmüş?" dedi.
CHP'li Sezgin Tanrıkulu, CHP Diyarbakır İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün "Türkiye'de Kürt sorunu ve işkence olmadığına, hukukun üstünlüğünün sağlandığına" yönelik sözlerini hatırlatan Tanrıkulu, Emniyet'te gözaltına alınan 19 siyasetçinin sorgulanması sırasında Halepçe Katliamı için "sözde" ifadesinin kullanıldığını söyledi. Tanrıkulu, "İnanın bakın infial halindeyim, gerçekten infial halindeyim. Halepçe Katliamının ve Enfal Katliamının, Türkiye'de Kürtler, dünyada Kürtler ve insanlık tarihi bakımından ne anlama geldiğini bizler çok iyi biliriz" dedi.
CHP'li Tanrıkulu'nun açıklaması şöyle:
Önceki gün, Diyarbakır'da 19 siyasetçi gözaltına alındı. Halen de gözaltındalar, sorguları devam ediyor. Diyarbakır'dan avukat arkadaşlarımız sorgularına katıldılar ve halen de gözaltındalar. Bakın Abdülhamit Gül'ün Türkiye'de Kürt meselesini çözdük, dert ve inkarını bitirdik dediği saatlerde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla, yani kendisinin ziyaret ettiği adliyenin talimatıyla gözaltında insanlar vardı. O insanlara sorulan sorulardan bir tanesi değerli arkadaşlar Halepçe Katliamı üzerine, 16 Mart'ta Diyarbakır'da, 16 Mart 2021 tarihinde yani geçtiğimiz mart ayında Halepçe Katliamının yıl dönümünde Diyarbakır'da bir toplantı ve gösteri girişimi yapılmış, engellenmiş ve buna ilişkin olarak Emniyet Müdürlüğünden soruluyor kendilerine. 50 kişinin katılımıyla 'sözde Halepçe Katliamı' konulu basın açıklaması yapılmış.
Bakın değerli arkadaşlar soru aynen şu şekilde: 'Sözde Halepçe Katliamı' inanın bakın infial halindeyim, gerçekten infial halindeyim. Halepçe Katliamının ve Enfal Katliamının, Türkiye'de Kürtler, dünyada Kürtler ve insanlık tarihi bakımından ne anlama geldiğini bizler çok iyi biliriz. 1986'da başlayan El-Enfal Harekâtı sırasında yaklaşık 200 bin insan yaşamını yitirdi. 4500'e yakın köy Baas Rejimi tarafından yerle bir edildi. Onun zirvesi olan 16 Mart 1988'de Halepçe'de binlerce Kürt, 5000'den daha fazla Kürt, kimyasal gazlarla, sarin gazı ile yaşamlarını yitirdi ve yakın tarihimizin, bu coğrafyanın en büyük katliamı. Birçok uluslararası kurum bu katliamı insanlığa karşı suç olarak kabul etti. Birçok kurum ve gerçekten bizim içimizde derin bir yaradır, ağır bir travmadır.
Kürtlerin yani toplu kıyımıyla ilgili olarak yani affedemeyeceğimiz bir ortamdır. Ama kendisinin, bakın kendisinin Kürtlerden ret ve inkarı biz kaldırdık dediği saatlerde, Kürtlerin hafızasında ve yakın tarihinde en büyük katliama sözde diyen bir anlayış var Diyarbakır'da. Ya bizim acımızı nasıl bu kadar aşağılarsınız? Gerçekten nasıl aşağılarsınız Kürtlerin katliamını? En derin acısına sözde diyen bir iktidar, nasıl Kürt meselesini çözmüş ya, nasıl çözmüş? Bakın buradan söylüyorum, Abdülhamit Gül'e söylüyorum, Diyarbakır'da olduğun saatlerde, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde insanlara Halepçe Katliamı ile ilgili olarak 'sözde' diye soru soruldu ya. İnsan biraz gerçekten insaf der ya, gerçekten! Gelip burada kabadayı, kabadayı dolaşmakla olmaz bu işler. İnsanların acısını anlayacaksınız, tarihine saygı göstereceksiniz. Bakın onlar bunu yaparken biz ne yapmışız? Çıkardım bu sabah itibariyle. 1 Nisan 2013 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak, Milletvekili arkadaşlarımız ile beraber 2013 tarihinde, Halepçe Katliamının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İnsanlığa Karşı Suç Olarak Kabul Edilmesi ve Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi noktasında yasa teklifi vermişiz, yasa teklifi burada değerli arkadaşlar. Bu teklif Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından gündeme alınmamıştı o zamandan bu zamana kadar. O nedenle bu anlayış bugün ve bu anlayışın memurları bugün işte gözaltında olan insanlarımıza, bizim en derin acımıza, en derin, tarihimizin en derin acısına "sözde" diyorlar ve aşağılıyorlar. Kürtlerin acısını aşağılıyorlar. Bu anlayışı reddediyoruz.
Bu anlayışı mahkum edeceğiz ve mahkum etmeye devam edeceğiz. İsteyenlere bu belgeleri ben dağıtabilirim. İsterse Bakana gönderebilirim. Kanun teklifimiz orada, Meclis'te duruyor. Eğer gerçekten bunu telafi etmek istiyorlarsa, bu anlayışı değiştirmek istiyorlarsa önümüzdeki hafta gündeme getirelim ve bu yasa teklifini geçirelim ve fazlasını söylüyorum. Katliama, yakın tarihin en büyük katliamına 'sözde' diyen memurlarınıza ne işlem yapacaksınız? Hangi işlemi yapacaksınız 'sözde' diyen? Kürtlerin bu kitlesel acısıyla işte böyle dalga geçen, aşağılayan insanlara ne diyeceksiniz? Bunun hesabını soracak mısınız ve hesabını sorduğunuzu da kamuoyuyla paylaşacak mısınız?"