Habertürk yazarı Sevilay Yılman, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer’le ilgili açıklamaları nedeniyle kendisini eleştiren MHP’ye, 1980 darbesinde Askeri Yüksek Hakim olan ve daha sonra partide genel sekreterlik görevi yapan Nursefa Paydar'ı hatırlattı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ı öfkelendiren açıklamaları sırasında, Paydar'la ilgili eski ülkücü bir arkadaşından mesaj geldiğini belirten Yılman, yazısında bu mesajı paylaştı.
Arkadaşının mesajında, Tunç Soyer’in babası savcı Nurettin Soyer'in ülkücülerle ilgili taleplerini onaylayan kişinin 12 Eylül İhtilalinde, Askeri Yüksek Hakim olan Nursefa Paydar olduğunu belirttiğini yazan Yılman, “İhtilalde döneminde böyle kararlar veren Nursefa Paydar’ın MHP Genel Sekreteri olması mı yoksa Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in CHP’den aday olması mı daha önemli?
Bugün Tunç Soyer için yeri göğü yıkanlar Nursefa Paydar’ın MHP Genel Sekreteri olmasına ve onun o makama gelmesine karşı herhangi bir tepki göstermişler midir?” diye sordu.
Yılman'ın Habertürk gazesinde "Siz eski defteri karıştırınca iyi, başkaları yapınca niye tu kaka!" başlığıyla yayımlanan yazısını ilgili bölümü şöyle:
"12 Eylül’e şahitlik etmiş, o günlerde neler yaşandığını bire bir görmüş bir tanık olarak; “12 Eylül Darbesi’nin asıl hırpaladığı, ezdiği, yok ettiği kesim sol kesimdir! Özellikle Aleviler o dönemin en ağır faturasını ödeyenlerdir!” deyip kendi ailemin yaşadıklarından hareketle itirazımı dile getirdim…
Ve şu ifadeleri kullandım; “Ben bir 12 Eylül çocuğuyum. Malatya’daydık o dönem… Ağabeylerimin sırf Alevi oldukları için okullarına sokulmayıp her gün nasıl kafasının gözünün kırılıp eve dönmesi ve bunun üzerine çocuklarının can güvenliğinden korkan babamın bir gece ansızın bizi bir kamyonun arkasına doldurup İstanbul’a yollaması bugün gibi hatırımdadır... “
İşte bu ifadelerim MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ı çok öfkelendirmiş.
Ve biz yayındayken de Twitter’da hem şahsımı hem de diğer konuk Deniz Zeyrek’i hedef gösteren yorumlarda bulunmuş.
MHP’de uyarlarına gelmeyen gazetecileri hedef göstermek artık adet haline geldiği için çok da şaşırmadım Semih Yalçın’ın yapmış olduğu şeye.
Şaşırmadığım gibi bir de sevindim aslında.
Çünkü Semih Hoca; “Eski defterleri açarak yeni bir Alevi-Sünni çatışmasının peşine düşmüşler. Milli birliğimizi kaşıyorlar. Nurettin Soyer’i koruma içgüdüsüyle toplumsal çatışmaya hizmet peşindeler” yorumuyla bir anlamda da siyaset uğruna kendi yaptıklarının ne fena bir şey olduğunu da ifşa etmiş.
Doğru, konuştuğumuz şeyler eski defterlerden… 39 yıl önceye ait olanlar.
Ancak o eski defterleri açan bizzat kendileri değil mi?
Yani pardon ama Semih Hocam…
Eski defterleri karıştırıp bir siyasetçiyi babasının yaptıklarından dolayı günah keçisi ilan edip bu işin üzerinden siyaset yapmak iyi güzel oluyor da…
Birileri de o eski defterin başka sayfalarını karıştırıp 12 Eylül döneminde; Alevilere, solculara, Kürtlere yapılan zulümleri, kötülükleri, vicdansızlıkları hatırlatınca niye art niyet aranıyor?
***
Nursefa Paydar mı Tunç Soyer mi?
Yayındayken ve Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer ile ilgili mevzu tartışılırken çok önemli bir mesaj geldi.
Yayında paylaştım mesajı ama hararet yüksek olduğu için arada derede kaynadı.
Buradan da paylaşmak istedim zira iletilen mesaj eski bir ülkücü dostumdandı.
Şöyle diyordu mesajında o dostum;
“Nursefa Paydar…
12 Eylül İhtilalinde Askeri Yüksek Hakim...
Yani Savcı Nurettin Soyer'in ülkücülerle ilgili taleplerini onaylayan hakim.
Yıl 2000…. MHP Büyük Kurultayı’nda Nursefa Paydar MYK üyeliğine seçiliyor. Akabinde de MHP Genel Sekreterliğine getiriliyor. Genel Sekreterlik görevinde iken kendisi ile yapılan bir mülakatta sorulan soru üzerine; “İhtilalde verdiğim kararların hepsinin arkasındayım. Bugün de olsa yine aynı kararları verirdim” diyor.
Soru şu:
İhtilalde döneminde böyle kararlar veren Nursefa Paydar’ın MHP Genel Sekreteri olması mı yoksa Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in CHP’den aday olması mı daha önemli?
Bugün Tunç Soyer için yeri göğü yıkanlar Nursefa Paydar’ın MHP Genel Sekreteri olmasına ve onun o makama gelmesine karşı herhangi bir tepki göstermişler midir?”