Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Mısır'da ordunun verdiği muhtıranın ardından tarafların anlaşmasının Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin istifa etmesi ya da erken Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılması anlamına geleceği söylendi.
Can Acun imzasıyla yayınlanan yazıda, 5 soruda ordunun verdiği muhtıranın etkileri aktarıldı.
SETA'nın internet sitesinde yayımlanan "5 Soru: Mısır'da muhtıranın etkileri" yazısı şöyle:
1. Mısır ordusunun taraftara 48 saat içinde uzlaşın mesajı veren bildirisi ne anlama geliyor?
Devlet televizyonundan Mısır Silahlı Kuvvetleri adına halka seslenen Genelkurmay Başkanı Abdel Fattah el Sisi, Mısır'da 30 Haziran'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin istifası için yapılan geniş katılımlı gösterileri halk iradesinin "daha önce görülmemiş" bir ifadesi olarak tanımlayarak, "Mısır halkı dünden beri medeni ve barışçıl bir şekilde tepkisini ortaya koyuyor. Askeri kuvvetler Mısır’ın geleceğinde bir taraftır. Vatanın korunması için milli ve tarihi sorumlulukları vardır. Silahlı kuvvetler halkın taleplerinin karşılanması yönünde çağrısını yinelemektedir. Son bir fırsat olarak 48 saat mühlet vermektedir. Aksi takdirde Silahlı Kuvvetler bütün kesimleri içine alacak şekilde büyük Mısır halkının taleplerini yerine getirmek üzere üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirecektir" açıklaması yapmasının ardından bu sürenin dolması ile birlikte Ordu'nun bir yol haritası açıklayacağını duyurdu.
Bu yol haritasının ne olabileceğine dair çeşitli spekülasyonlar yapılmaktaysa da, bu açıklamanın bir muhtıra niteliğinde olduğu aşikâr. Tarafların uzlaşması şu noktada Cumhurbaşkanı Mursi'nin istifa etmesi ya da erken Cumhurbaşkanlığı seçimi kararı alması anlamı taşıyor.
2. Bildiri taraflarca nasıl karşılandı?
Bildirinin yayınlanmasının hemen akabinde meydanlardaki Mursi karşıtı göstericilerden bir sevinç dalgası yükselirken, ordu helikopterleri de eş zamanlı olarak başta Tahrir meydanı olmak üzere Mısır bayrakları ile uçuş yapmaya ve Kahire'de adeta bir darbe kutlaması görüntüleri oluşmaya başladı. "Temarrud" İsyan kampanyasının yöneticileri ordunun açıklamasını memnuniyetle karşılarlarken, Mursi karşıtı Ulusal Kurtuluş Cephesi yöneticileri ise farklı pozisyonlar aldılar. Hamdin Sabbahi gibi isimler orduyu selamlayıp, “halka karşı görevini yerine getirmiştir” derken, diğer bazı isimlerden ordunun sivil siyasete müdahale etmemesi gerektiği yönünde açıklamalar da geldi. Ancak bu pozisyondakiler de yine Cumhurbaşkanı Mursi ve İhvan'ı ordunun müdahalesine çanak tutmakla itham etmekten geri durmadılar. Mısır'ın halkoyu ile seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'yi otokratikleşmekle suçlayan, demokrasi ve özgürlük istediklerini söyleyen muhalif cephenin askeri selamlaması ise elbette paradoksal bir durum oluşturdu.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, İhvan cephesi ve destekçisi diğer İslami hareketler ise soğukkanlı bir tutumla gelişmeyi değerlendirmeyi tercih ettiler. Bir süre sonra Mursi ve İhvan ordu ile direk karşı karşıya gelmemeye özen göstererek, askerin siyasete müdahalesini kabul etmeyeceklerini ifade ederlerken, kendi taraftarlarını da Mursi'ye destek için meydanlara çağırdılar. Cumhurbaşkanı Mursi, Genelkurmay Başkanı Sisi ile bir görüşme yaptı. Bu çağrı ve görüşmenin ardından ise ordu resmi sözcülüğü Mısır ordusunun darbe yapması gibi durumun kesinlikle söz konusu olamayacağını ifade eden bir açıklama yaptı. Ordunun bu açıklama ile geri adım mı attığı, yoksa kendine daha geniş bir manevra alanı mı yaratmaya çalıştığı henüz net değil.
3. Bildiriye uluslararası tepkiler ne yönde gerçekleşti?
Mısır ordusunun muhtırasına yönelik uluslararası tepkiler şu an itibariyle cılız kalmış durumda. Özellikle demokrasi ve sivil siyaset konusundaki hassasiyetleri ile uluslararası arenada pozisyon üreten Batılı devletlerden herhangi bir olumsuz tepki yok. Tam aksine ABD Başkanı Obama'nın Mursi'ye yönelik “halkın taleplerine kulak ver” çağrısı, bu anlamda, seçilmiş Cumhurbaşkanı’na baskı niteliğinde. Yine demokrasi ve özgürlükler hamiliğine soyunmuş Batılı STK'lardan da bir tepki gelmiş değil. Onlar da ordunun müdahalesine alkış tutan seküler ve liberal muhalefetin taleplerini meşru gören bir tutum içerisindeler.
Güçlü bir İhvan iktidarından endişe duyan Körfez ülkeleri de muhalif gruplara yönelik siyasi ve ekonomik desteğini sürdürürken, Mısır ordusunun muhtırasını olumlu bir adım olarak değerlendiriyorlar. Katar’ı hariç tutarsak Körfez medyası Mursi'ye istifa çağrıları yapmaya devam ediyor.
4. Bu bildiri Mısır siyasetinde ne tür sonuçlar doğurur?
Bildiri ilk tepkilerden de anlaşıldığı kadarı ile muhalif cephenin moralini yükseltmiş ve daha fazla mobilize olmalarını sağlamışken, muhalif cephenin içinde olmakla birlikte ordudan hazzetmeyen grupları ise çelişkili bir pozisyona sokmuş oldu. Ayrıca ekseriyetle eski rejim taraftarından oluşan bürokrasinin de daha kolay bir şekilde Mursi ve İhvan karşıtı tutum almalarına sebebiyet vermiş durumda.
İhvan ve destekçisi diğer İslami hareketlerin cephesinde ise ilk başlarda ciddi bir demoralize etki yaptı ve nasıl bir tepki verilmesi gerektiğine dair farklı pozisyonlar oluştu. Şu an için genel anlamda reaktif bir tepki geliştirerek meydanlara inerek direnme kararı almış olsalar da, iç savaşa girilecek bir atmosfer kesinlikle istemiyorlar.
5. Mısır’da mevcut krizin aşılmasına yönelik tarafların bundan sonraki hamlesi neler olur?
Muhalif cephenin son gelişmelerden sonra Mursi'nin istifa etmediği herhangi bir senaryoya razı olmaları mümkün gözükmüyor. Ancak, ordunun verdiği 48 saat süre sonrasında açıklayacağını söylediği yol haritasına göre yeni pozisyonlar oluşabilir. Özellikle askeri darbe ya da müdahale ihtimalinden rahatsız olan bazı muhalif kesimler erken seçim senaryosuna ikna edilebilirler. Tabiî, asıl mesele Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin alacağı pozisyon olacak. Oluşan toplumsal kamplaşma sonrası Mursi liderliğinde Mısır'ın yakın dönemde istikrara kavuşması artık çok zor gözüküyor. Bu anlamda istifa etmese de bir erken Cumhurbaşkanlığı seçim kararı ya da kulislerde konuşulan diğer bir seçenek ile Mursi'nin Cumhurbaşkanlığı’na devam edip etmemesine dair bir referanduma gidilmesi süreci ile siyaseten yeni bir alan açılabilir.
Diğer bir seçenek ise İslami hareketlerin ve toplumsal tabanın vereceği kitlesel destekle Mursi'nin askere, bürokrasiye ve muhalefet cephesine karşı direnerek iktidarını devam ettirmeye çalışması. Bu şu an ki güç denklemiyle pek de kolay gözükmüyor. Bu anlamda Mursi'nin sine-i millete dönmesi de bir seçenek olarak ortada duruyor.