Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Alman Der Spiegel'e konuştu. Bir gününün hücrede nasıl geçtiğini anlatan Demirtaş, "Çirkin bir ucubeye benziyor. İki katlı. Üst katta yataklar, alt katta da mutfak lavabosu, WC, duş ve bir oturma yeri var. Bir de gün boyu kapısı açık olan yüksek duvarlı ve tel örgüyle çevirili beton bir havalandırmamız var" dedi.
Duvar'ın Der Spiegel’den akrtardığı söyleşi şöyle:
Sayın Demirtaş, kitabınızdaki hikayelerin gerçek hayatınızla ilişkisi var mı?
Birkaçının doğrudan ilişkisi var elbette. Ama büyük kısmı kurgudur.
Bu hikayeler hangi şartlar altında kaleme alındı?
Tamamını yüksek güvenlikli cezaevindeki hücremde yazdım. Yazılarımı genelde gece yazıyorum.
Hücrenizi Sayın Abdullah Zeylan’la paylaşıyorsunuz, öncesinde yazılarınızı kendisine okuttunuz mu?
Evet, hepsini ilk o okuyor ve görüşlerini belirtiyordu. Buna göre bazı düzeltmeler yapıyordum.
Yazılarınızı nasıl hapishane dışına çıkardınız?
Tamamını eşime mektup olarak ayrı ayrı postayla gönderdim.
Yazmak sizin için tutukluluktan kurtulma yolu mu?
Zihniniz, düşünceleriniz ne kadar özgürse, siz de o kadar özgürsünüzdür. Okumak ve yazmak insanı özgür kılar. Yazmak tutukluluğumu katlanılır kılıyor.
Hapishanede bir gününüz nasıl geçiyor?
Tüm gün hücremde oturuyorum. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği şeklinde iki öğün yiyoruz. Öğlen yememeyi tercih ediyoruz. Bunun dışında tamamıyla okuyarak ve yazarak geçiriyorum.
Hücreniz neye benziyor?
Çirkin bir ucubeye benziyor. İki katlı. Üst katta yataklar, alt katta da mutfak lavabosu, WC, duş ve bir oturma yeri var. Bir de gün boyu kapısı açık olan yüksek duvarlı ve tel örgüyle çevirili beton bir havalandırmamız var.
Hücrenizden ne kadar sıklıkla dışarı çıkabiliyorsunuz?
Avukat, aile görüşleri ve spor için günlük 1-2 saat kadar hücreden çıkıyoruz. Ama her gün değil tabii. Ailemle haftada 1 gün 1 saat kapalı görüş yapabiliyorum. Ayda 1 gün 1 saat de açık görüş hakkım var.
Hapishanede hangi kitapları okuyorsunuz?
Roman, öykü, şiir, tarih, teknoloji, felsefe, siyaset dahil yüzlerce kitap okuma fırsatım oldu.
Haberleri nasıl takip ediyorsunuz?
Günlük gazeteler ve TV’den takip ediyoruz.
Bu röportaja cevap verirken içerisinde bulunduğunuz koşulları betimleyebilir misiniz?
Hücrede plastik bir masada yazıyorum şu an.
Gardiyanlar size nasıl davranıyor?
Nezaket ve kurallar çerçevesinde.
Sizinle birlikte hapishanede olan diğer kişiler kimler?
Çeşitli adli suçlular ile sağ ve sol örgütlerden siyasi mahpuslar var. Ama benim bunlarla görsel temasıma dahi izin verilmiyor. Bugüne kadar bu cezaevinde tek bir mahkumu uzaktan bile görmedim.
Şubat’ta parti başkanlığını bırakmıştınız, politikayı kendi haline bırakmak istiyordunuz. Ancak şimdi hapishaneden Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday oldunuz. Neden?
Ben mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadım. Bana nerede ihtiyaç olursa partimin ve halkın hizmetine hazır olacağımı belirtmiştim. Şimdi benden bu hizmet istendi. Ben de hazırım dedim.
Mitingler yapamayacak, evleri ziyaret edemeyeceksiniz ya da televizyonlara çıkamayacaksınız. Seçmenlerinize nasıl ulaşmayı düşünüyorsunuz?
Ben mesaj ve mektupları dışarı ulaştırabilirim ancak. Benim adıma milyonlarca genç ve kadın kampanyayı ev ev dolaşıp bire bir görüşme yoluyla yürütecek. Bu konuda halkımıza güveniyorum. Zaten bu kampanya benim için değil halk için, özgürlükler ve demokrasi için yürütülecek.
8 Haziran’da yeniden mahkemeye çıkacaksınız. Eğer suçlu bulunursanız, partiniz seçimlere iki hafta kala adaysız kalacak.
Bu aşamada mahkemelerin kararını verip temyiz sürecini de sonuçlandırmaları ülke tarihinde görülmemiş bir hızda bir yargılama ile mümkün olabilir ancak. Bu da bir başka büyük bir skandal olur.
3 bin’den fazla HDP’li hapiste. Partiniz bir seçim yarışına girebilecek durumda mı?
Partim üzerinde tam bir faşizan baskı var. Ama yine de bizim tabanımız çok cesur ve motivedir. Gönüllülerin desteğiyle bu sorunları aşıp seçimlere hazırlıklı gireceğiz.
Erdoğan anketlerin çoğuna göre önde görünüyor. Size bir hükümet değişiminin olabileceğinin umudunu veren nedir?
Halkın Erdoğan ve AKP’den bıktığını ve değişim istediğini görebiliyoruz. Halk bu seçimde Erdoğan’a “artık yeter” diyecektir.
Afrin Türkler ve Kürtler arasındaki ayrılığı arttırdı. Artık politikanın kendi sorunlarını çözemeyeceğini söyleyen genç Kürtlere nasıl bir cevabınız var?
Demokratik siyasetten asla umudunu kesmemelidirler. Koşullar zor da olsa barışçıl yollarla mücadelede ısrarcı olmalıyız. Bu bizim için ilkesel bir tutumdur.
Partinize karşı yapılan karalama/saldırılar karşısındaki hissiyatınız nedir? Çaresizlik? Öfke? Umutsuzluk?
Bu rakiplerimizin çaresizliğini gösteriyor. Ben bunları çok önemsemiyorum, biz kendi işimize bakıyoruz.
Erdoğan iktidarda olduğu sürece, hapisten çıkacağınıza inanıyor musunuz?
Halkın özgür olması benim özgürlüğümden önemlidir. Halk özgürlüğü kazanırsa benim de rehineliğim biter haliyle. Mesele bizim için kişisel değil, toplumsaldır; hukuki değil siyasidir. Ömrüm boyunca içeride kalacağımı bilsem de özgürlük, demokrasi, barış mücadelesinden asla vazgeçmem.
Bir dönem iktidarla beraber Kürtler ve Türkler arasında barış sürecini yönetiyordunuz. Böyle bir girişim hala mümkün mü?
Biz kendimiz iktidara gelip Kürt sorunu dahil bütün sorunları demokrasi çerçevesinde çözeceğiz. AKP’den en küçük bir beklentimiz yoktur. AKP artık Türk ırkçısı, faşist bir zihniyetin temsilcisidir.