Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin seçim manifestosunu açıkladığı konuşmasında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle ilişkilerine dair de önemli mesajlar verdi. Erdoğan’ın sözleri, ‘Ankara’nın AB’ye yeniden elini uzatması’ olarak yorumlandı.
TIKLAYIN - Erdoğan, AKP'nin seçim manifestosunu açıkladı: Osmanlı tokadıyla başladı, yemin ederek bitirdi
Türkiye’nin AKP’nin iktidara geldiği yıllardaki gibi ‘AB kapısında bekleyen ama pazarlık şansı olmayan’ bir ülke olmadığını ifade eden Erdoğan, “Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı ve isteği görmesek de Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik” dedi.
Erdoğan, “Bununla birlikte Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, bekamıza tehdit oluşturan terör örgütlerini desteklediklerinde, bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten çekinmedik. Bununla kalmadık, kendi politikalarımızı da kararlılıkla uyguladık. "Neticede siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı Türkiye'nin menfaatlerinden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız. Bunları birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görüyoruz” diye ekledi.
Konuşmasında, ‘özgürlük’ ve ‘demokrasi’nin yanı sıra, Türkiye-AB ilişkilerindeki karşılıklı eleştirileri başlıklarını oluşturan ‘hukuk devleti’ ve ‘yargı bağımsızlığı’ konularına da değinen Erdoğan, hukuk devletinin güvencesinin güçleneceğini belirterek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yargıyı ‘daha bağımsız’ hale getireceğini söyledi. Erdoğan, “Milletin tercihi ile kabul edilen yeni yönetim sistemimiz, yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi daha güçlü ve yargıyı daha bağımsız hale getirecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile Meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, hükümet etkili icraata, yargı da bağımsız ve tarafsız bir biçimde adaletin tecellisine odaklanacak” diye konuştu.
AKP’nin seçim manifestosunun açıklandığı etkinlikte yapılan konuşmayı CNN Türk’te değerlendiren Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı’nın köprüleri atmak yerine Avrupa Birliği’ne yeniden elini uzattığını söyledi. “AB vurgusu çok önemliydi” diyen Selvi, asıl önemin ‘AB’ye girilmesi değil, AB değerlerinin öneminin vurgulanması’ olduğu yorumunda bulundu.
Reuters: Erdoğan, AB’ye katılma hedefinden hiçbir zaman vazgeçmediğini söylüyor
Uluslararası haber ajansı Reuters da Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını, “Erdoğan, AB’ye katılma hedefinden hiçbir zaman vazgeçmediğini söylüyor” başlığıyla servis etti. Haberde, “Türkiye, 18 yıllık başvuru sürecinin ardından 2005’te AB ile müzakerelere başladı. 2016 az daha tamamen sona ermelerinden bu yana, Kıbrıs konusu ve Almanya ile Fransa’nın Türkiye’nin üyeliğine direnmesi gibi birçok faktör müzakereleri yavaşlattı” ifadelerine yer verildi.
Euronews’ün haberinde de “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Haziran seçimleri öncesinde açıkladığı manifestonun kalbinde AB müzakereleri, terörle mücadele ve ekonomi yatıyordu” dendi. Haberde, ‘Türkiye’nin AB’ye katılma müzakerelerinin 2005’te başladığı ancak Ankara’nın başarısız darbe girişiminden sonra kamu çalışanlarına ve askerlere yönelik operasyonlarına dair kaygılar nedeniyle 2016’da askıya alındığı’ belirtildi.
AB'nin son yayınladığı rapor, 'tarihin en serti'ydi
Avrupa Birliği Komisyonu’nun Nisan ayında açıkladığı Türkiye raporu, ‘tarihin en serti’ olarak nitelendirilmişti. 1998’den bu yana ‘ilerleme Raporu’ adı verilen metin bu kez ‘Türkiye Ülke Raporu’ başlığıyla yayınlanırken; Türkiye’ye insan hakları, OHAL uygulamaları, yargının bağımsızlığı gibi konularda ciddi eleştiriler yöneltildi. Raporda, OHAL’in ‘zaman kaybetmeden kaldırılması’ çağrısı yapılırken, “Cumhurbaşkanının yürütme rolü, KHK’larla çeşitli güçlerin cumhurbaşkanına transfer edilmesinin ardından arttı” değerlendirmesinde bulunulmuştu.
TIKLAYIN - İşte "en sert rapor" olarak nitelenen AB İlerleme Raporu'nun tam metni