Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesinin ardından avukatların Çağlayan Adliyesi girişinde aranmalarına tepkileri sürerken, Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, soruna çözüm bulunduğunu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’yla görüşerek hükümetin bulduğu formülü ileteceğini yazdı. Sarıkaya, “Eğer bir arama yapılacaksa o binaya giren herkes; avukat, hâkim ve savcı da hatta dokunulmazlığı olan milletvekili de aranacak. Nasıl havaalanlarında, spor sahalarında, konserlerde aranıyorlarsa, adalet saraylarına girişte de herkese aynı uygulama yapılacak. Kimse muaf tutulamayacak” dedi.
Muharrem Sarıkaya’nın Habertürk gazetesinin bugünkü (5 Nisan 2015) yayımlanan, “Hâkim, savcı da aranacak” başlıklı yazısı şöyle:
Baştan bildireyim, Çağlayan Adliyesi’ndeki terör saldırısı sonrası avukatların üstünün aranarak içeri alınması konusundaki soruna çözüm bulundu.
Şunu baştan belirtmeliyim, konuyu partinin etkin hukukçularının katıldığı toplantıda ele alan hükümet de meseleye barodan farklı bakmıyor.
Muhtemelen yarın Adalet Bakanı’nın İstanbul Başsavcısı’na yapacağı ziyarette bulunan formül uygulamaya konulacak.
İstanbul Baro Başkanı’nın başsavcı ile yapacağı görüşmede de kamuoyuna duyurulacak.
Buna göre, eğer bir arama yapılacaksa o binaya giren herkes; avukat, hâkim ve savcı da hatta dokunulmazlığı olan milletvekili de aranacak.
Nasıl havaalanlarında, spor sahalarında, konserlerde aranıyorlarsa, adalet saraylarına girişte de herkese aynı uygulama yapılacak.
Kimse muaf tutulamayacak.
ÖNLEME ARAMASI
Hukuki gerekçesi de hazır: “Bu bir adli arama değil, önleme araması...”
İkisi arasındaki farka gelince...
Adli arama; bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek makul şüphesi altında bulunan kimsenin, özel hayatının ve aile hayatının gizliliğinin sınırlandırılarak konutunda, işyerinde, üzerinde, özel kâğıtlarında, eşyasında, aracında yapılan araştırma işlemi...
Önleme araması ise asayiş yönünden bir denetim niteliğinde; kişinin konutunu, işyerini kapsamıyor.
Hatta x-ray’den geçerken ötmüyorsa “Üzerini arayacağım” zorlamasında bulunulamıyor.
Zaten diğeri, yani adli aramanın yapılabilmesi de belirli yasal hükümlere bağlı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (8/2), Anayasa (20/2 ve 21/2), Ceza Muhakemesi ile Türk Ceza kanunları gereği adli arama ancak hâkim kararıyla olabiliyor.
Avukatlar, hâkim ve savcıların aranmasıyla ilgili de kanunlarında özel hüküm bulunuyor.
ÖZEL GÜVENLİK
Ancak bugün yaşanan tartışmanın da odağında olduğu gibi sorun bu hükümlerin nasıl uygulanacağında çıkıyor.
Çünkü Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun (5188), özel güvenlik görevlilerinin arama yapmasına olanak tanımıyor. Ancak yanlarında bulunan kamu güvenlik görevlisiyle birlikte veya hâkim kararıyla yetkili olabiliyor.
Nitekim havaalanlarındaki aramalar da bu kapsamda gerçekleşiyor.
İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarının ortaklaşa geliştirdikleri Eğitim Araştırma Denetleme Uzmanlar Kurulu’nun (EADUK) denetimi altında görev yapıyor.
Sürekli EADUK gözetimine tabi tutuldukları ve eğitimden geçirildikleri için de herkesi arama konusundaki hassasiyetinden ödün veremiyor.
Önerilen, havaalanlarındaki EADUK uygulamasının diğer alanlara da yaygınlaştırılması; böylece özel güvenlikten kaynaklı sorunların üst denetimle aşılması.
Birkaç kez denetime takılanların da kamudaki sözleşmelerinin feshedilmesi.
Buna Türkiye’nin büyük özel güvenlik şirketleri de olumlu yaklaşıyor.
Sonuç olarak, adliyede gerçekleşen terör saldırısı uzun süredir yaşanan bir sıkıntının da çözümüne aracı olacak.
Adli ve Önleme Araması Yönetmeliği (25) gereği herkes aranacak, kimseye ayrıcalık yapılmayacak.
Her kötülüğün aforozu olan toplumsallaşma ile bu sorun da çözülecek.
Not: Çoğu gecede yüreğimin ambulansı, itfaiyesi, AKUT’u oldun; mekânın cennet, Hak yolun açık olsun Kayahan...