Türkiye'nin ünlü satranç hocası Halil Sertaç Dalkıran’ın Kadıköy’deki merkezde 10 ve 12 yaşındaki iki kız çocuğuna tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada karar çıktı. 2007’deki taciz olayında mahkeme 5 yıl süren yargılama sonucunda Dalkıran’ı suçlu bularak 26 yıl 10 ay 14 gün hapis cezası verdi
Meltem Günay'ın Vatan gazetesinde yer alan haberine göre; Türkiye’nin ünlü satranççılarından biri olan ve öğrencilere ders veren Halil Sertaç Dalkıran hakkında, 2007 yılında 10 ve 12 yaşındaki iki öğrencisine tacizde bulunduğu iddiasıyla dava açıldı. Olay, Kadıköy Satranç Geliştirme Merkezi’nde iki kız öğrencinin ailelerine hocaları tarafından taciz edildiklerini anlatmalarıyla ortaya çıktı.
İki kızın da aileleri korkunç gerçeği öğrenince çocuklarını önce pedadoga götürerek rapor aldı. Bu raporla birlikte de Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulundu. Hakkındaki iddiaları reddeden Dalkıran ise bunun bir komplo olduğunu belirtirken, “Bu çirkin komplo Türkiye Satranç Federasyonu’nun mevcut yönetimi ve yönetimi ele geçirmek isteyen muhalif grupların bana karşı birleşmeleri nedeniyle ortaya çıkmıştır” şeklinde konuşmuştu.
Dörtte üç fazla ceza istendi
Başsavcılık Dalkıran hakkında dava açtı ve çocukların Dalkıran’ın öğrencisi olması, taciz suçunun birden fazla işlenmesi nedeniyle cezaları yarı ve dörtte üç oranında arttırılmasını talep etti. Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Zafer Tekir’in hazırladığı iddianamede, olay şöyle anlatıldı: “Dalkıran, sahibi olduğu Kadıköy Satranç Geliştirme Merkezi’ndeki iki kız öğrenciye ilgi duymaya başladı ve diğer çocuklardan daha yakın davrandı.
2007 yılı Temmuz ayı içerisinde satranç oynayan küçük F.S’nin arkasına geçip, önce oyunu izliyormuş gibi davrandı. Sonra küçük kızın askılı kıyafetinin içine elini soktu. 24 Temmuz 2007’de satranç eğitiminin verildiği binanın çalışma odası olan asma katına çağırarak iki yanına oturttuğu küçük kızlara kendisini sevip sevmediklerini ve buna benzer başka sorular sordu. Küçük kızları öpüp okşadı.”
İlk raporda tahliye oldu
Davanın açılmasıyla birlikte Dalkıran tutuklanırken, iki kız çocuğunun ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığının anlaşılması için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen 27 Temmuz 2008 tarihli rapor ise şoke etti. 11 ve 13 yaşındaki iki kız çocuğuna üç dakika süren muayene sonrasında çocukların ‘beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patalojik araz tespit edilmediği’ sonucu ortaya konuldu.
Ama aynı raporda çocukların akut stres altında ve travma sonrası stres bozukluğu yaşadıklarına ilişkin bilgi de yer aldı. Bu rapor üzerine Dalkıran üç ay kaldığı cezaevinden tahliye edilerek tutuksuz yargılanmaya başlandı. Bunun üzerine mağdure avukatları rapora itiraz etti ve iki kız çocuğu yeniden Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Bu kez gelen rapora göre ortada taciz vardı ve iki kız çocuğunun beden ve ruh sağlığı bozulmuştu. Bu kararın mahkemeye ulaşmasının ardından 11 Nisan 2011’de Dalkıran tutuklanarak cezaevine konuldu.
Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada önceki gün karar çıktı. Mahkeme Dalkıran’ı, iki mağdur çocuk için ayrı ayrı cezalara çarptırdı. Sanığın eğitimi olarak gözetimi altında bulunan henüz 15 yaşını doldurmamış mağdurelere yönelik cinsel istismar suçunu işlediğinin sabit görülmesi, mağdurelerin ruh sağlıklarının bozulması, suçu zincirleme şekilde işlemesi dikkate alınarak toplam 26 yıl 10 ay 14 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verildi.
'Kimseye anlatmayın diye bizi uyardı'
Birinci mağdure ifadesinde, “Öğretmenimiz bizi çalışma odasına çağırarak orada kurs vermeye başladı. Arkamıza otururup bizi öpmeye çalıştı. Yanaklarımızı ve omuzlarımızı öptü. Ayrıca her ikimize de kendisini dudaktan öpmemizi söyledi ve bunu yaptırdı. Bunlar olurken kimseye anlatmamamız için bizi uyardı. Bir gün sonra odasına çağırıp, benden kucağına oturmamı istedi. Dokunup, sıktı” dedi. İkinci mağdure ise ifadesinde; “Öğretmen son zamanlarda ben ve diğer mağdure ile eskiye nazaran çok ilgilenmeye başladı. Dudaklarımızdan öpüp yanaklarımız ve vücudumuzun açık olan çeşitli yerlerini okşayarak bizleri rahatsız etti” diye konuştu.
Hüseyin Üzmez’i de o rapor kurtarmıştı
Dalkıran’ı kurtaran ilk raporu veren heyetin aynı zamanda Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’i kurtaran raporu veren heyet olduğu ortaya çıkmıştı. Heyet, Üzmez davasında da B.Ç. için ‘beden ve ruh sağlığı bozulmadı’ raporu vermiş ve kamuoyunda büyük tepki çekmişti. Dalkıran’ın iki öğrencisi hakkında da Adli Tıp Kurumu’ndaki muayene skandalı yine VATAN tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. İki çocuğa üç dakika süren muayenede sadece “Kaç yaşındasın? En çok hangi yemeği seviyorsun?” ve “Kaçıncı sınıfa gidiyorsun?” soruları yöneltmiş ve buna karşılık beden ve ruh sağlıklarının bozulmadığı raporu verilmişti.