Ege Denizi’nin en temiz bölgelerinden olan Saros Körfezi’ndeki Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasında BOTAŞ tarafından yapımına başlanan FSRU Liman ve Boru Hattı Projesi’nin inşaat çalışmaları tüm tepkilere rağmen devam ediyor.
Saros Körfezi’nde yaşanan tahribatın çok büyük boyutta olduğunu vurgulayan Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Çoban, şimdiye kadar 10 bin ağacın kesildiğini belirterek “Tüm orman varlıklarıyla bir habitat yok edildi” dedi.
"Tahribat çok büyük"
Gazeteduvar'da Deniz Çil'in haberine göre, FSRU Liman ve Boru Hattı Projesi’yle ilgili süreç, 31 Mayıs 2018 tarihinde Edirne Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün internet sitesinde “ÇED süreci başlatılmıştır” şeklindeki duyurusunun ardından başladı. Edirne İdare Mahkemesi’ne tarafından 10 kişilik bilirkişi heyeti belirlenerek, 1 Kasım 2019 tarihinde bölgede keşif yapıldı. Keşif heyetinin tamamı, projenin bölgeye yapılmasının bilimsel, hukuksal ve çevresel anlamında uygun olmadığına karar verdi. Daha sonraki süreçte yapılan keşiflerde de bilirkişi heyetleri tarafından benzer kararlar verildi.
Bilirkişi heyetinin verdiği kararlar ve yargı sürecinin devam etmesine rağmen Saros Körfezi’nde çalışmalar devam ediyor. Proje kapsamında bölgede yaklaşık 10 bin ağaç kesimi gerçekleştirildi. Projenin hayata geçirilmemesi konusunda Saros Gönülleri Dayanışması ve Keşan Kent Konseyi tarafından imza kampanyaları ve “Saros’uma Dokunma” mitingi yapıldı.
Saros Körfezi’nde yaşanan tahribatın çok büyük boyutta olduğunu belirten Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Çoban, projenin tamamlanmasının ardından bölgeye yılda 100 bin tonluk, 100 geminin gireceğini ve Saros’un altını üstüne getireceğini söyledi.
"Tüm orman varlıklarıyla bir habitat yok edildi"
Bölgede bugüne kadar ne kadar ağaç kesimi yapıldı?
-FSRU projesi kapsamında, 17 kilometre boru hattı boyunca, yetkililerin açıkladığı kadarıyla 10 bin kadar ağaç kesimi yapıldı. Bunlar sadece 1 metreden büyük olanlar. Çalı çırpı, bitki toplulukları, 1 metreden alçak fidanlar bu sayıya dahil değil. Yani bir tüm orman varlıklarıyla bir habitat yok edildi.
"Deniz tabanına tonlarca beton dökülüyor"
Bölgede yaşanan tahribat ne kadar ve tahribatın giderilmesi mümkün müdür?
-Şu an Saros’a telafisi mümkün olmayan zararlar veriliyor. Her an, gece gündüz, deniz tabanına liman için kazıklar çakılıyor ve bunun için deniz tabanına tonlarca beton dökülüyor. Bu betonun doğadan temizlenmesi mümkün değil. BOTAŞ avukatlarının açıkladığı kadarıyla bu kazıklar çakılırken ne demekse organik yağ da kullanılmış ve bu yağ denize karışmış. Zaten bu sene denize giren kim varsa, geçmiş yılların güzelim Saros’unda yellerin estiğini, bunun yerine yağ tabakası gibi bir şeyin deniz yüzeyinde yüzdüğünü ağız birliği etmişçesine söylediler. Deniz dibinin bitki örtüsü olan, denizlerin akciğeri, oksijen kaynağı deniz çayırları, bize göre ilkel bir yöntemle yerlerinden koparılarak, güya tekrar yerine ekilmek üzere taşındılar. Deniz çayırlarının şu anki akıbetleri ve nereye taşındıklarının koordinatları bilinmiyor. Dolayısıyla hem inşaat artıklarından hem de denizsel ortamın oksijen kaynağı kesildiğinden deniz canlıları yavaş yavaş ölüyor. Balıkçılık eskisi gibi yapılamıyor, canlılar kendilerini nefes alamadıkları için kıyılara vuruyor. Tarım arazileri, ÇED raporunda, yazılanlardan daha fazla zarar gördü. Köylüye sonradan tutanaklar imzalatılıp arazilerinden yol geçirildi. Milyonlarca insanın faydalandığı turizm alanları tam bir inşaat ve sanayi alanına dönüştürülüyor.
"100 bin tonluk, 100 geminin girmesi Saros’un altını üstüne getirecek"
Projenin bölgeye artısı ve eksisi nedir?
-Projenin bölgeye hiçbir artısı yoktur. Çünkü tüm raporlarda yazdığı gibi başka ülkelerden gelecek sıvı petrol, bu limanda gaz haline dönüştürülerek yine başka ülkelerin kullanımına gönderilecek. Bizim cennet Saros’umuz bu projede sadece tezgah görevini görecek. Bu projede bir kaç kişi istihdam edilecek, bölgenin gaz ihtiyacını karşılamayacak ve yılda 100 bin tonluk, 100 geminin girmesi Saros’un altını üstüne getirecek. Tüm körfezi, güvenlik açısından tehdit edecek. Proje tamamlandığında tüm Trakya’yı hatta Türkiye’yi, sosyo-ekonomik, tarihi ve kültürel değerler ve en önemlisi turizm bakımından son derece kötü etkileyecek.
"Olumlu karar bekliyoruz"
Projeyle ilgili yargı süreci ne aşamada?
-Açtığımız davayla ilgili Edirne İdare Mahkemesi’nden olumlu karar bekliyoruz. Bu davamızın keşfine gelen üç bilim insanının üçü de lehimize karar verdiği için plan iptal davamızı kazanacağımıza inanıyoruz. Ayrıca; ikinci ÇED raporu için Danıştay’a temyiz hakkımızı kullandık.
"BOTAŞ, hayal kırıklığı yarattı"
Yargı süreci devam etmesine karşın, projenin hızlı şekilde ilerlemesi konusunda düşünceniz nedir?
-Bir KİT kuruluşu olan BOTAŞ, hem kamu yararını gözetmediği için hem de yargı sürecine riayet etmediği için büyük hayal kırıklığı yaratmıştır. Biz başından beri bilimin esasına ve hukukun üstünlüğüne inanarak mücadelemizi sürdürdük. Kazandığımızda bozdukları doğayı ve yaban hayatı olabildiğince rehabilite etmelerini talep edeceğiz ve biz Saros Gönüllüleri hep birlikte Saros’un yaralarını saracağız.
"Kazanan biz olacağız"
Bölgede yapılan çalışmalar nelerdir?
-Dört yıldır, yılmadan yorulmadan mücadele ediyoruz ve mücadelemize devam edeceğiz. 182 bin imza topladık. Tüm belediyelere, oda, dernek, siyasi partilere ulaştık. Saros kıyılarındaki halkın ve hatta Türkiye’nin her köşesinden çevrecilerin desteğini alarak miting yaptık ve birlikte, dayanışmayla kazananın biz olacağımıza inanıyoruz. Şu anda hafta da bir gün çarşamba veya perşembe akşamı saat 21.00’de Saros Gönüllüleri Instagram hesaplarımızda, bilim adamı, siyasi veya bu mücadelede mihenk taşı olmuş konuklarımız ile canlı yayınlar yaparak halkı bilgilendirmeye devam etmek adına programlar yapıyoruz. Ayrıca çok yakında mecliste temsili olan siyasi partileri ziyaret ederek, desteklerini almayı planlıyoruz.