Fragman için tıklayınÇok önemli belgelere, fotoğraflara, mektuplara, Atatürk’ün kendi sesinden çok önemli kimi konuşmalara yer verilen filmi, NTV'ye Dündar’la beraber filmin müziklerini hazırlayan Goran Bregoviç anlattı.
Biz resmi tarihin bize bellettiği Atatürk’ün dışında bir Atatürk’e bakmaya çok da cesaret edemedik galiba, Mustafa buna cesaret eden bir film mi?
Can Dündar: En azından bunu deneyecek bir film. Ben yıllardır bunun eksikliğini en çok hissedenlerden biriyim. Atatürk’ü doğru öğrenmediğimiz kanısındayım. Bize yanlış demeyim ama eksik yansıttıkları kanısındayım. Bu eksikliği gidermeyi amaçlayan bir film. Bir de bir nebze daha ona dokunmaya çalışan bir film. Bir nebze daha onu bir rozet olmaktan çıkarmaya çalışan bir film, bir nebze daha onu bir heykel olmaktan uzaklaştırmaya çalışan bir film, onu içerden anlamaya çalışan bir film olsun istedik. Ve olabildiğimiz kadar ona yakın durmaya onu anlamaya çalıştık. İstedik ki biz susalım o anlatsın amacıyla biraz da daha çok kendi yazdıklarına kendi tuttuğu notlara yazılarına kendi mektuplarına dayalı bir içerden anlatma yöntemi denedik.
Atatürk’le yeniden tanışmaya hazırlanın
Elbette bölye bir film müziklerinin Goran Bregoviç’e teslim edildiğini duyunca biz de biraz şaşırdık. Neden bir Türk besteci değil diye sorduk? Goran Bregoviç: Ben kendimi bir besteci olarak hep biraz uzakta hissediyorum ama yine de İstanbul’a bağlı bir bölgeydi yüzyıllar boyunca. Böyle önemli bir proje içerisinde yer alıyor olmak benim için çok önemli.Her zaman filmler yapabilirsiniz; ama böyle şeylere sık sık rastlayamazsınız. Besteci olarak yer alamazsınız. Ben de böyle bir şeyi yapmayı istiyorum tabiî ki. Ben mesela düğünler ve cenazelerde çalınan müzikler yaptım ama şimdi burada kalıcı olacak birşey yaptım. Sanırım ben de arkamda bir şey bırakmak istedim. Böyle önemli bir ana tanıklık etmek istedim.
Can Dündar: Sonuçta Atatürk Rumelili, bir Balkan çocuğu ve Balkan kanını taşıyan bir müzisyenin ona çok daha yakın olacağını hissettim. Onun duygularını çok daha iyi dile getirebileceğini düşündüm. Onun dışında uluslararrası bir müzisyen yani Atatürk’ü dünyaya açmakta da yardımcı olacağını düşündüm böyle bir müzisyen seçiminin. Ve tabi biraz önce kendisinin de söylediği gibi genlerinde Osmanlı izlerini taşıyan bir müzisyen. Bugün birlikte ‘Dağ Başını Duman Almış’ marşını birlikte çalarken onu çok daha iyi hissettim. Yani bir mehter sesi geldi kulağımıza.
Atatürk’ün gittiği yolu bir daha gidelim...Yıllardır bu konuyu çalışan bir ekibimiz var o anlamda çok hazırlıklıydık çok iyi bir arşivimiz olduğunu düşünüyorum. O arşiv ve ekip aşağı yukarı ne yapacağını bilerek yola çıktı ama Atatürk’ün gittiği yolu biz bir daha gidelim diye biz yola çıktık. Aslında bu biraz da bir yol filmi. Çünkü Atatürk’ün hayatı bir yol. Ve Selanik’ten başladık Manastır’a gittik, Sofya’ya gittik, Ankara’ya gittik, Erzurum’a gittik. Onun gittiği bütün o yolu kat ettik ve bıraktığı izleri görüntülemeye çalıştık. O yolu kat ettikten sonra metin oluştu.
Atatürk'ün not defterleriÇok azımızın bildiğini zannettiğim Atatürk’ün not defterleri var. Cebinden hiç ayırmadığı yani günlük tutan bir insan. Ve o günlükler gün be gün kaydettiği şeyler, duygularını izlenimlerini aldığı dersleri not ettiği not defterleri. Zannediyorum ilk kez perdeye yansımış olacak. Onun dışında özel yazdığı mektuplar, işte aldığı notlar, okutulsun diye kaleme aldığı birtakım notlar. Bütün onlardan Atatürk’ün kendisin anlattığı bir filme ulaşmaya çalıştık.
İzlediği sahne Goran'a ilham veriyor
Sonuçta izlediği sahne Goran’a bir ilham veriyor ve oraya bir beste yapıyor. Hani sordunuz neden yabancı besteci diye. Onun Atatürk yorumunu görmek ve dinlemek çok daha ilginç geliyor insana bir anda bizim hiç alışkın olmadığımız bambaşka bir yorumla çıkabiliyor. Hani Atatürk’ün Türkiye’yi batılaştırma, Türk Müziğini çağdaşlaştırma çabalarına aslında biraz da gönderme de var bunun içnde.
Alışkın olmadığımız besteler
İlk fragmanın müziğini yaptı bizim çok alışkın olmadığımız mesela akordeonla bestelenmiş birşey yaylılar ve akordeon, belki ilk anda bir Türk müzisyenin kulağına gelmeyecek birşey. İlk anda çok yadırgadık koyduk üstüne baktık oluyor mu diye. Sonra hakikaten cok begendik ve gelen tepkiler de herkes çok beğendi diye tahmin ediyorum. Sonrasında gene o şaşırmalar devam etti. Bazen hiç beklemmedik bir arya çıkabiliyor, bazen balkna havaları, bazen marşlar... Bizim çok tanıdık marşları başka bir şekle soktu.
Herkesin bir Atatürk'ü varGeçen yıllar içinde asker ocağında bir Atatürk anlatılıyor, okullarda bir Atatürk anlatılıyor ve bunlar müthiş bir şablona soktu Atatürkü ve değişmez bir hale soktu, katılaştırdı diye düşünüyorum. Bütün bu heykeller büstlerle de tamamlanınca... Ve herkesin bir Atatürk’ü var herkes başka anlatıyor. Ben de bir Atatürk anlattım. Bu da benim Atatürküm. O şablondan kurtarmaya çalıştık.
Yeni yetişen kuşağın artık her bayramda gösterilen filmlerden sıkılmış gına gelmiş aynı şeyleri izlemekten bıkmış bir kuşağın onu yeniden izlemesi için bu filmin önem taşıyacağını düşünüyorum.
Biraz da herkes gibi bir insan
Filmin ismi neden Atatürk değil de Mustafa diye sorarsanız; bunun için yani en derinine, aslında hiçbir takı almamış haline en saf haline ulaşmaya çalıştık. Ona sadece annesinin hitap ettiği isimle hitap ettik. Onu arzu ettik, onu yapmaya çalıştık. Bunu ne kadar yapabildiğimizi seyirci görecek ama hakikaten onu espri yapan, içkisini içen zeybek oynayan, zaman zaman hüzünlenen, zaman zaman çok öfkelenen biraz da herkes gibi bir insan ama onları da aşan liderlik özelliklerini de ortaya koyarak gerçek anlamda Mustafa’ya ulaşmaya çalıştık.
Çok önemli belgeler, fotoğraflar,mektuplar... Atatürk’ün kendi sesinden çok önemli kimi konuşmalarına tanıklık edeceğiz burda. Defterler önemli, bunlar Genelkurmay’ın çok titiz bir çalışmasıyla derlenmiş defterler, onlara tanık olmak ufuk açıcı olacak. Kimi mektuplarını kullandık, o mektuplardan kişilik ozelliklerinin çok net göründüğünü farkededecksiniz. Artı, onun okunsun diye yazdığı birtakım eserler var. Onları da pek ortalıkta görmüyoruz. Bu vesileyle onları da zannediyorum gün ışığına çıkarmış olacağız. Sadece belgeler de değil çok özel fotograflar ve filmler de görecek seyirci. Atatürk’ün zannediyorum en kapsamlı fotoğraf arşivine, Atatürk’ün kendi fotoğrafçılarının fotoğraf arsivlerine de ulaştık. Bir de küçük sürpriz var. Atatürk’ün şu ana kadar bildiğimiz en eski fotoğrafını seyirci ilk defa görecek.
İlgili haberler:
John Lennon'un hayatı film oluyor'Kanuni' dönemi dizi oluyor