Kültür-Sanat

'Sahneye ruhumu doyurmak için çıkıyorum'

Jehan Barbur müziğin gerçekten ciddi bir iş ve hayatın ciddiye alınması gereken bir yolculuk olduğunu belirterek, 'artık daha gerçek yaşamam gerektiğini biliyorum' dedi

05 Ekim 2014 17:38

Jehan Barbur, hayatta pişmanlıklarla ilgili "kimin yok ki" diyerek, "Dönüp düzeltemeyeceğime göre, hatalarımı yinelememeye gayret ediyorum. Hayattan bir ders almaya çalışıyorum ya da hayatı kırmamaya. Pişmanlık ağır bir duygu dolayısıyla hayat bohçanızda pişmanlıktan fazlaca varsa, yürümeye zor devam edersiniz. Çünkü size tarifi zor bir ağırlık verir, atıp kurtulamazsınız da, artık sizinledir" açıklamalarında bulundu.

Sahneye ruhumu doyurmak için çıkıyorum diyen Jehan Barbur, "Eğer karşı tarafa da bu doygunluğu geçiremiyor, bir şeyler paylaşamıyorsam, boşuna çıkıyorumdur o sahneye. Bir şeyler verebilmem lazım yoksa zaten neden sizi canlı dinlemeye gelsin ki insanlar. Çalınmışı cd’lerde var. Oturur evinde dinler" diye konuştu.

 

Yurt Gazetesi'nden Selin Sayar'ın "Artık daha gerçek yaşıyorum" başlığıyla (5 Ekim 2014) Jehan Barbur söyleşisi şöyle:

 

 

'Uyan', 'Hayat', 'Sarı' ve şimdi 'Sizler Hiç Yokken'. İlk albümden dördüncü albüme gelene kadar müzikal kariyerinize neler ekleyip, neler çıkardınız?

 

Güzel dinleyiciler, birbirimizi aile gibi gördüğümüz, tanımasam da burada olduklarını bildiğim güzel insanlar eklendi hayatıma. Müzikal anlamda çok şey öğrendim, hala da öğrenmeye devam ediyorum. İsteklerim evrildi, değişti. Müzik anlayışım başkalaştı. Binlerce kez sahneye çıkmış olmakla ekibim ailem; sahnem evim oldu. Devam edebilmenin ağır sorumluluğu, kimseyi yüz üstü bırakmama bilinci, elimden gelenin en fazlasını vermekle yükümlü olma halleri… Tüm bu kavramlar hayatımın en önemli tarafları oldu. Anlatabilecek değerli hikayeler biriktirebilmek için yaşamaya daha incelikle sarılmam gerektiğini anladım. Ağzımdan çıkacak her sözcüğün bende 

bir yeri olmalıydı, gerçek olmalıydılar dolayısıyla daha gerçek yaşamam gerektiğini biliyorum artık. Müzik gerçekten ciddi bir iş ve hayat ciddiye alınması gereken bir yolculuk. Sonuçta ben yolculuğuma böylece daha çok sahip çıkar oldum.

 

'Sizler Hiç Yokken' nasıl çıktı ortaya? Albümün hazırlık sürecinden biraz bahseder misiniz?

Diğer üç albümün serüvenine benzemekle birlikte, artık dördüncü albüme gelindiği için biraz daha hızlı çalışabildiğimiz, birbirimizi çalışma arkadaşlarımla daha çabuk ve daha kolay algılayabildiğimiz bir albüm bu. Şarkılar birikir sonra onları dinleyicinize sunmak için hummalı bir stüdyo çalışma aşamasına gelirsiniz. İnanın çok yoğun ve yorucu bir dönemdir bu. 

Genellikle pek anımsamadığım, işin tamamıyla içinde olduğum ve içine gömüldüğüm için biraz hayal, biraz uzun bir rüya gibi geçen ama çok sıkı çalıştığımız bir dönem. Albümü kaydetmeden önce parçalarım hazırsa zaten kafamda albüm bitmiş oluyor. Yani neye benzeyeceği, nasıl duyulacağı, bu sefer neler yapıp neler yapmayacağımı az çok bilir şekilde başlıyorum düzenleme ve kayıt aşamalarına. Bir başlamaya görün, gerisi geliyor. Zaten en büyük dert başlamak!

 

'Gecemin saçlarını ağartan kadın', 'Gerektiğinde minicik, gerektiğinde kocaman, her daim net olabilen ses', 'Şımartılması ve özümsenmesi gereken melodik yüzlü müzik insanı'... Bu sözler sizin için bloglara, hayran sayfalarına yazılan yorumlardan yalnızca birkaçı. Bir sanatçı bundan öte ne ister ki?

Bundan öte bu söylenenlere layık olabilmeyi, uzun yaşamayı, uzun zaman üretmeyi ve onu sevenleri küstürmemeyi, onlara layık olmayı ister. Daha ne istesin!

 

Geçtiğimiz yıl bir demecinizde, 'Sarı'nın hemen ardından gelecekteki çalışmalarınızın neler olacağı' ile ilgili bir soruya 'Bu kadar hızlı tüketmemekte fayda var' demiştiniz. Yorulduğunuz, 'Bir süre hiçbir şey yapmayacağım' dediğiniz zamanlar oluyor mu?

Olmaz mı? Hep kendime “Şimdi duruyorum ve hiçbir şey yapmayacağım” diyorum ama bu bir haftayı geçmiyor. Çünkü sıkılıyor, daralıyorum. Ben bir şey yapmadan durmayı sevmiyor, bir şey yapmadan yaşayanları anlayamıyorum. Hayat kısa ve bir şeyler yapmak lazım. Yoksa boşa akan su gibi sebil niyetine ömür bitiyor. Duramıyorum; ve durmama sebep olacak her şeyden korkuyorum. Yani hastalıklardan, ölümden… Bunlar beni durduracak diye korkuyorum yoksa kişisel bir garezim yok. (gülüyor) Hayatta eğlenceli bir şeyler yapmak lazım ve eğlenmek demek yorulmak da demek. Yorulmaktan korkmaya lüzum yok, çünkü ancak o zaman yaşadığın günlerin bir anlamı, bir tatmini oluyor.

 

'Hayat bohçanızda pişmanlık çoksa yürümeye zor devam edersiniz'

 

Albümlerden, sahneden 'Jehan'a dönelim.. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını İskenderun'da geçiren, üniversiteyi Ankara'da okuyan ardından müzik kariyeri için İstanbul'a gelen Jehan Barbur'un hayatının en unutulmaz yılları ne zamandı?

Aşık olduğum ve bir evlat olarak ailemin yanında kendimi güvende hissettiğim, dostlarla eğlendiğim her an unutulmazdı. Bir de zor zamanların unutulmazları var onlar zaten hep kalbimde, benimle… Onlar kanıyor, kanadıkça kalkıp bir şeyler yapıyorum yoksa onların acısıyla yaşamak pek kolay değil.

 

Pişmanlıklarınız var mı peki?

Kimin yok ki? Ama ne fark eder, dönüp düzeltemeyeceğime göre, hatalarımı yinelememeye gayret ediyorum. Hayattan bir ders almaya çalışıyorum ya da hayatı kırmamaya. Pişmanlık ağır bir duygu dolayısıyla hayat bohçanızda pişmanlıktan fazlaca varsa, yürümeye zor devam edersiniz. Çünkü size tarifi zor bir ağırlık verir, atıp kurtulamazsınız da, artık sizinledir. Ama en 

azından sonrası için benzer ağırlıkları taşımayı istemediğinizden belki daha dikkatli olursunuz yaşarken. Ya da ben öyle yapmaya çalışıyorum. Aynı yerden can acısı çekecek fazla bir istihkak hissetmiyorum artık kendimde.

 

'Sahneye ruhumu doyurmak için çıkıyorum'

 

Ben de birçok kez konserlerinizde bulundum. Gerçekten dinleyiciyle aranızda çok değişik bir ilişki var

Ne güzel, eğer gerçekten öyleyse mutlu olurum çünkü ben de sahneye ruhumu doyurmak için çıkıyorum. Bu eğer bir tek bensem ve karşı tarafa bu doygunluğu geçiremiyor, bir şeyler paylaşamıyorsam, boşuna çıkıyorumdur o sahneye. Bir şeyler verebilmem lazım yoksa zaten neden sizi canlı dinlemeye gelsin ki insanlar. Çalınmışı cd’lerde var. Oturur evinde dinler. Ama canlı canlı sizleri de hissederek geliyorlar onca yolu, o gecelerini buna ayırıyorlar. Ben onlara içimde ne varsa vermek durumundayım. Yoksa bir sandalye çeker, şarkıları kendime söylerim. Sahne büyülü bir yer. 

 

'Reha Erdem hayranıyım'

 

İşin gücün olmadığı boş bir günü nasıl değerlendiriyorsunuz? Nerelere gitmekten, neler yapmaktan zevk alıyorsunuz mesela?

Sevdiğim sokaklar var, oralarda dolaşmayı severim. Ama en çok arkadaşlarla meyhaneye gidip rakı içerim. Bundan daha iyi bir şekilde bana sorarsanız gün değerlenmez.

 

Hep müzikten bahsettik, ancak sıkı bir sinema izleyicisi olduğunuzunu duyduk. Beyaz perdede özellikle takip ettiğiniz isimler var mı?

Ben Reha Erdem hayranıyım. Onun filmlerinin sıkı takipçisiyim. Erdem'in sinemasına çok büyük saygı duyuyor her izlediğimde büyüleniyorum.

 

İlgili Haberler