Medya

Sabah yazarı: Hâlâ ABD'ye AB'ye köpeklik etme taraftarı olan varsa lafı eveleyip gevelemesin!

"İşin doğrusu, adı konmamış bir savaştayız ve kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz"

12 Aralık 2016 14:03

Sabah yazarı Hilal Kaplan, Beşiktaş'taki canlı bomba saldırılarıyla ilgili dış güçleri sorumlu tutarak "Şayet bu saatten sonra, bunca şehitten ve 'âh'tan sonra, hâlâ ABD/ AB'ye köpeklik etme taraftarı olan varsa, ya açıkça söylesin ya da sahiplerinin çektiği tasmalarının kıstığı sesleriyle lafı eveleyip gevelemesin!" görüşünü savundu.

Maçka'daki ikinci canlı bomba polis onu durdurunca kendini böyle patlattı:

Hilal Kaplan'ın Sabah gazetesinin bugünkü (12 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan 'Ne yaptık da bunlar başımıza geliyor?' başlıklı yazısı şöyle:

Uykusuz bir gecenin sabahından yazıyorum bu satırları, yüreğim ve dualarım hastane ve morg kapılarındaki ailelerimizle...

Çok öfkeliyim ama onun aklımı örtmesine izin vermeyeceğim.

Tasmalı köpeklerin bizden beklediği de bu çünkü. Elimden geldiğince sakin yazacağım.

"Ne yaptık da bunlar başımıza geliyor?" diye düşünenler, hatta sosyal medyada teröristten çok devletini, polisini, istihbaratını   suçlayanlar var yine. Çünkü ülkenin ana muhalefeti kendi ülkesine muhalif olduğu için insanları da bu yönde düşünmeye   sevk ediyor. 'Bizim'muhalefet terör örgütleri için gerçekten bulunmaz nimet (!)...

Evet, ne yaptık? PKK, DHKP-C ve FETÖ ile 'ama'sız ve amansız bir mücadeleye girdik. Avrupa Birliği "Terör yasalarını yumuşatın yoksa vize serbestisini unutun" dedi. Biz ne dedik;

"Terörden çeken benim, nasıl mücadele edeceğime de kendim karar veririm" dedik. En son işi müzakereleri askıya almaya kadar götürdüler. Dün de 'kınama' yayınlamışlar, itinayla terör sözcüğünü kullanmadan...

Ne yapsaydık; 'Hay hay, terör yasalarımızı yumuşatalım ki PKK istediği gibi cirit atarken, biz de vize serbestisiyle yolumuza bakalım' mı deseydik?

Evet, ne yaptık? ABD, PKK'nın Suriye kolu YPG'ye manpad'den anti-tank füzesine her tür silah yardımını yaparken, bizi de "PKK ile orantılı mücadele etmeye" davet etti. 246 insanımızın şehit olduğu o melûn işgal girişimi gecesinin ertesinde, Türkiye'nin %95'i FETO'yu sorumlu tutarken, ABD 'yardım ve yataklık' etmekte ısrarcı olduğunu gösterdi.

Biz de yolumuza devam ettik. YPG'yi Fırat'ın batısına ittirdik, sınırımızı DEAŞ'tan temizledik, patlamanın olduğu gece ise El Bab'ı tamamen ele geçirmek üzereydik ve geçireceğiz de inşallah.

Böylelikle PKK'nın Suriye terör koridoru hayalini geri dönülmez biçimde tarihe gömmüş olacağız.

Ne yapsaydık; FETÖ tehdidine boş verip, DEAŞ- YPG paslaşarak Türkiye'nin bölünmesi projesini güney sınırımızdan sürdürürken 'mal mal baksa mıydık?' Bugün birileri mahpus damlarında mal mal bakarken, Türkiye kendi toprak bütünlüğünü dosta düşmana karşıaslanlar gibi savunuyor.

Başka türlüsünü mü arzu ederdiniz?

Evet, ne yaptık? NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, PKK ile mücadelemize ilişkin "Her ülkenin kendini savunma hakkı vardır. Türkiye'nin de terörist saldırılara karşı savunma hakkı vardır. Ama bu savunma ölçüler içinde kalmalı ve gereksiz yere sorun daha da büyütülmemelidir" şeklinde küstahçakonuştuğunda sessiz kalmadık.

Ne yapsaydık; NATO başkenti Brüksel tek terör saldırısıyla şehirlere tankları indirip, metro duraklarına kadar kuşatmaya aldığında, Fransa bir yıldır OHAL ile yönetilip, insan hakları beyannamesini askıya aldığında dilleri lâl olanlar, en haklı mücadelemizde bile bizi yalnız bırakıp teröristlerle dayanıştığında kuyruğumuzu sıkıştırıp teslim mi olsaydık?

İşin doğrusu, adı konmamış bir savaştayız ve kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz.

Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet tarihimiz boyunca yaşatılan dayatmalara 'artık yeter' diyoruz.

Sadece insanımızın geleceği ile ülkemizin menfaatini merkeze alarak, egemenlik haklarımıza sahip çıkıyoruz. Varlık nedenimize sahip çıkıyoruz!

Şayet bu saatten sonra, bunca şehitten ve 'âh'tan sonra, hâlâ ABD/ AB'ye köpeklik etme taraftarı olan varsa, ya açıkça söylesin ya da sahiplerinin çektiği tasmalarının kıstığı sesleriyle lafı eveleyip gevelemesin!