28 Ocak 2024 13:34
T24 Haber Merkezi
Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Birol Aydın, aday tanıtım toplantısında konuştu. Aydın, "Eğer bu seçim iki kutbun seçimiyse o iki kutup AK Parti ve CHP değil, milli görüş ve diğerleridir. Saadet Partisi bir cephedeyse, AK Parti ve CHP diğer cephededir. Ve İstanbul, 31 Mart’ta Saadet diyecek!" dedi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu eleştiren Aydın, "5 senede trafik problemi çözülmedi! Bu şehirde 5 yıl önce de çeşmelerden su içilmiyordu; şimdi sandığa gidiyoruz, çeşmelerden yine su içilmiyor. Sahipsiz, başıboş köpeklere dair somut tek bir adım atılmadı!" ifadelerini kullandı. AKP'nin İstanbul adayı Murat Kurum'a da tepki gösteren Aydın, "Hem İstanbullu vatandaşlarımızı üç kuruşa muhtaç bırakacaksın, hem de “Sadece İstanbul” diyeceksin. Siz değil misiniz, insanımızı fakirliğe mahkum eden?" diye sordu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayını İstanbul Milletvekili Birol Aydın olarak duyuran Saadet Partisi, aday tanıtımını bugün 12.00'de İstanbul'daki Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde başlayan toplantıyla gerçekleştirdi.
Aydın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Muhterem kardeşlerim, ne yazık ki o manayı bugünkü İstanbul’da bulabilmemiz çok da mümkün değil. Maalesef bugün, tekinsizliğin kol gezdiği bir İstanbul manzarasıyla karşı karşıyayız.
Üzülerek ama üstüne basa basa söylemek istiyorum: İstanbul sistematik olarak kirletildi. İnsanımızın yüzünün gülmediği, ailelerin huzur bulamadığı, ne yazık ki uyuşturucunun ve fuhşun bazı semtlerini ele geçirdiği, Yoksullukla israfın iç içe geçtiği, puslu, karanlık ve kaygılı bir metropol haline geldi İstanbul. Barınma krizinin her yaştan insanımızı ezdiği, geçinemeyen yaşlılarımızın cami çıkışında limon, metro çıkışında mendil sattığı, karı-koca çalışmanın dahi bir haneye yetmediği, çocuk büyütmenin-okutmanın başlı başına dert haline geldiği; zorlu bir yarış parkuru haline geldi İstanbul.
Bugün İstanbul’da doğru düzgün gıdaya erişmek bile lüks oldu.
Hayat pahalılığını tarif etmek için türlü türlü enflasyon rakamları telaffuz ediliyor. Şehirdeki keşmekeşin, trafik çilesinin her gün insanların ömründen çaldığı, adeta bir gayya kuyusuna benzedi koca İstanbul. Mahalle kültürümüz, aile mefhumumuz, çocuklarımız tehlike altında! Sapkınlıklar hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. “İstanbul’u geri alma” emelleri taşıyan yabancı odaklar artık topla tüfekle değil, toplumun temel değerlerini dinamitleyerek saldırıyorlar. Büyük bir ahlaki yıkımla karşı karşıyayız.
Adeta savunmasız ve sahipsiz bir kent haline geldi İstanbul. Değerli kardeşlerim; bu şehirde yaşamak artık çok pahalı ama diğer taraftan insan hayatı da bir o kadar ucuz. İstanbul’da deprem riski en temel meselemiz. Ama bunca yıldır hangi tedbir alındı diye bakınca; ne tedbir var ortada, ne de gerçek bir dönüşüm… Bu şehirde artık nezaket yok hükmünde; ama mafyalık, zorbalık geçer akçe.
Adalet, ya sosyal medyadan aranıyor ya da dolarla bulunuyor! Üstteki küçük azınlığın sefa sürdüğü, altta kalan büyük kitlelerin ise canının çıktığı, adaletsiz bir mega kent İstanbul. “Siz iyi insanı secdelerden değil, doğru sözünden ve emanete ihanet etmemesinden tanırsınız.” Bu söz, Hz. Ali’nin sözüdür! Siz de bir belediye başkanını kurduğu süslü cümlelerden değil, ihaleyi nasıl dağıttığından tanırsınız! Belediyelerde işe alım yaparken gençlere haksızlık yapıp yapmadığından tanırsınız!
Bütçeyi nasıl kullandığından tanırsınız!
"Peki bunca olumsuzluk, dert, tasa şehrin dört bir yanını sarmışken; ülkeyi yöneten iktidar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bugünkü yönetimi ne durumda? İktidar, TOKİ’den yetişme adayıyla meydana çıkarak, kentsel dönüşüm kisvesi altında yine en iyi bildiği işin, yani rant oluşturmanın peşinde olduğunu açıkça gösterdi. Biz bu hikâyeyi ve sonunu, çılgın projelerin bu şehre ne getirdiğini, bu şehirden ne götürdüğünü çok iyi biliyoruz. Değerli arkadaşlar; kitleleri yıllarca Cumhuriyet Halk Partisi ile korkutarak gemisini yürütenlerin, bugün geldiği nokta ibretliktir. Halk Partisi gelmedi ama, İsrail’e her gün giden 8 gemiyi sorunca “silah gitmiyor, sadece parçası gidiyor” savunması geliyor.
Galata Köprüsünün üstünde mikrofonu elinde tutanlar kimler, Mersin Limanından İsrail’e gidip gelen gemilerin sahipleri kimler? Bir yandan ortağıyla birlikte milliyetçilik bayrağını dalgalandırdığını iddia edip, diğer yandan İsveç gibi açıktan PKK’ya silah tedarik eden, Kur’an düşmanı bir ülke için milletvekilleri seferber ediliyor. NATO’nun adeta emir eri gibi davranan bir iktidar var artık.
Allah aşkına bu iktidar mı İstanbul’u kurtaracak? AK Parti’nin adayı Sayın Kurum çıkmış diyor ki… “Sadece İstanbul” daha en baştan gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikliyorsunuz. İstanbul, sadece İstanbul değildir. İstanbul, Türkiye’dir!
Ayrıca hiçbir şartta bu sözü söylemeye yüzünüz olmamalı. Hem İstanbullu vatandaşlarımızı üç kuruşa muhtaç bırakacaksın, hem de “Sadece İstanbul” diyeceksin… Hadi oradan, hadi! Siz değil misiniz, insanımızı fakirliğe mahkum eden? Siz değil misiniz, bu kadim şehrin sokaklarını kirleten mafyalara geçit veren? Siz değil misiniz, deprem gerçeğini göz ardı ederek bu şehre gökdelen adı altında beton tabutlar diken? Sizsiniz! Ve göreceksiniz, İstanbul sizi bir daha iş başına getirmeyecek!
Bir seslenişim de diğer adaya…"
"Kendisi, nice fedakarlıklarla 2019’da altın tepside sunulan fırsatı, hoyratça heba etmekte ne derece mahir olduğunu maalesef gösterdi. CHP Adayı Sayın İmamoğlu’na sesleniyorum; 5 yıl önce göreve gelirken, trafik yükünü ve toplu ulaşımda yoğunluğu azaltacağınızı iddia etmiş, insanımıza bu yönde vaat vermiştiniz. Ancak bu 5 senede trafik problemi çözülmedi! Bu şehirde 5 yıl önce de çeşmelerden su içilmiyordu; şimdi sandığa gidiyoruz, çeşmelerden yine su içilmiyor. Sahipsiz, başıboş köpeklere dair somut tek bir adım atılmadı! Deprem riski için tüm binaların kontrol edileceğini söylemiştiniz, ancak daha yüzbinlerce binaya belediyeden kimse uğramadı. Şimdi, 16 milyonun sizlere verdiği hizmet süresinin artık sonuna geldik. Ve şunu çok net ifade ediyorum, İstanbul’un sizlerle kaybedeceği bir 5 yıl daha yoktur. Bilinmelidir ki; eğer bu seçim iki kutbun seçimiyse; o iki kutup AK Parti ve CHP değil, Milli Görüş ve diğerleridir. Saadet Partisi bir cephedeyse, AK Parti ve CHP diğer cephededir. Ve İstanbul, 31 Mart’ta Saadet diyecek!"
Tüm bu ağır şartlar altında, kadim şehrimiz İstanbul’un şifa bulacağı, ihya olacağı, ayağa kalkacağı yegâne yol Milli Görüş Belediyeciliğinden geçmektedir. İşte bizim bu yola çıkmamızın en büyük gerekçesi de budur. İstanbul, Milli Görüş’e hasret kalmıştır. İstanbul doğruluğa, dürüstlüğe, haramdan uzak durmaya hasret kalmıştır! Ahlaka, ilkelere, değerlere, maneviyata duyulan saygıya, üretim ve kalkınmaya susamış olan vatandaşlarımıza sesleniyorum: Başka bir İstanbul mümkün, inanın!
Başka bir yönetim mümkün, inanın! Başka bir belediyecilik mümkün, inanın! Ve en önemlisi de kıymetli dostlar, tüm bu kirlenmişliği geride bırakacak, tertemiz bir İstanbul mümkün inanın!
Bizler biliriz ki; Bir yerde Millî Görüş varsa, orada insan onuru namına kazanılmış nice kaleler vardır!
Bir yerde Saadet varsa, orada mutlaka ahlak ve maneviyat, helal kazanç, üretim ve kalkınma, dünyaya huzur ve barışı getirecek kardeşlik ruhu vardır! Çalmayan, çırpmayan, yolsuzluktan, usulsüzlükten medet ummayan, çürük elmaları içinde tutmayan, hak yemeyen, adam kayırmayan bir yönetimin yolu Saadet’ten geçiyor."
Değerli kardeşlerim; bugün İstanbul'a dayatılmaya çalışılan seçeneklere mecbur değiliz.
Bu şehre ihanet ettik diyenlere de, bu şehrin kendisine verdiği görev süresi boyunca problemleri çözemeyenlere de mecbur değiliz! Bizim asıl ve başlıca davamız İstanbul'dur. İşte bu yüzden “Başka bir İstanbul mümkün” diyerek yola çıkıyoruz. Ve inanıyoruz; dört yanını saran bu kirlilikten, musibetlerden ve kötülüklerden İstanbul'umuzu mutlaka ama mutlaka kurtaracağız. Biz tertemiz Bir İstanbul Vadediyoruz! Sayın Genel Başkan’ım, müsaadenizle, salona bir soru sormak istiyorum.
Kıymetli kardeşlerim; bu seçimin en önemli aktörü kimdir?
31 Mart akşamının en kilit belirleyicisi kimlerdir? Esas belirleyiciler; Bağcılar-Kazım Karabekir Mahalle yönetimimizdir, Pendik-Fevzi Çakmak Mahalle yönetimimizdir, Fatih-Balat Mahalle yönetimimizdir. Çocuğunu annesine, ablasına bırakarak teşkilat toplantılarına katılan hanım kardeşlerimiz, hanım ablalarımızdır. Davasını kendine iş edinmiş genç kardeşlerimizdir. Okuluyla birlikte, teşkilat çalışmalarını da aksatmadan sürdüren AGD Üniversite Komisyonundan Mustafa kardeşimizdir. Yarım asırdır bu davaya hizmet etmiş Ahmet amcamızdır, Fatma teyzemizdir. Çünkü biz Milli Görüşçüler, bir şeye inanmış ve benimsemişsek; yolun çok önemli bir kısmını zaten en baştan kat ettik demektir."
"Biz Milli Görüşçüler, Erbakan Hocamızla birlikte baş parmaklarımızı kaldırarak bir söz verdik.
Ve verdiğimiz o sözü hiçbir zaman yere düşürmedik. O söze sadık kaldık, vefa gösterdik. Neydi o söz?
“Milletimizin saadet ve selameti için, Saadet Partimizin en büyük zaferi için, yaşanabilir bir Türkiye” için, “Yeniden büyük Türkiye” için, “Yeni bir Dünya”nın kurulması için, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da canla başla çalışacağımıza söz veriyoruz, söz veriyoruz, söz veriyoruz! İşte verdiğimiz bu sözün gereği olarak, İstanbul ile Milli Görüş’ü buluşturmak için bugün bir kez daha “Haydi Bismillah” diyoruz. Muhterem Genel Başkanım, değerli hanımefendiler, beyefendiler; İstanbul bizi çok iyi tanıyor, teşkilatlarımız da İstanbul’umuzu çok iyi biliyor. Sadece Bağdat Caddesi değil, Kuştepe de bizi bilir.
Sadece İstiklal Caddesi değil, Dolapdere de bizi tanır. Bu şehrin surları bizi bilir, durakları bizi bilir, kahvehaneleri bilir. Biz bu şehrin gidilmedik hiçbir noktasını bırakmamış bir siyasi partiyiz. Kıymetli Saadet Partililer; bir daha gideceğiz! Bu şehrin sokaklarını bugünden itibaren bir kez daha adımlayacağız. “Başka bir İstanbul mümkün” diyeceğiz. İnsanımıza; “hak ettiğin yaşam bu değil” kardeşim diyeceğiz. 16 milyona, hakkı olanı bir kez daha teklif edeceğiz. Şuna veya buna değil; adil olana, doğruya, iyiye, güzele, vicdana davet edeceğiz. Çünkü doğru tercihte bulunmak, bir mesuliyettir.
Bu mesuliyeti, insanımıza sözün en güzeliyle anlatacağız. Kişilere değil İstanbul’umuza odaklanacağız. Vaktimizi yersiz tartışmalara değil, İstanbul’umuzun problemlerinin çözümüne harcayacağız. Bizim ötekimiz o veya şu siyasi parti değildir. Bizim ötekimiz; israf, rüşvet ve yolsuzluk düzenidir. Biz o şahısla, beriki siyasi partiyle değil; yolsuzlukla mücadele edeceğiz. Yoksullukla mücadele edeceğiz.
Biz Milli Görüşçüler için İstanbul’a hizmet etmek, ibadet aşkıyla yapacağımız bir iştir. İstanbul’umuzu gözümüz gibi koruyacağız. Değerli kardeşlerim, kıymetli teşkilat mensuplarımız; emin olun, bugün İstanbul’daki tüm gözler bu salona bakıyor. Bugün itibariyle bakışlar artık sizlerin üzerine çevrilmiş, tüm kulaklar pür dikkat size kesilmiştir. Bu salondaki tertemiz yüreklerin çarpıntısı, İstanbul’umuzun dört bir tarafından duyulmuştur. Bu salondaki coşku ve heyecan, bugünden itibaren denklemi değiştirmiş; birileri kağıdı kalemi yeniden eline alıp hesap yapmaya başlamıştır.
Bugün bu salon, şartları eşitlemiştir! Sizin zafere olan inanmışlığınız ve adanmışlığınız, devlet gücü, belediye imkanları veya milyarlarca liralık bütçeyle seçime girenlerle bizi eşitlemiştir. Bugünden itibaren “Haydi Bismillah” diyerek sahaya çıkacak ve farkı her geçen gün daha da açacağız. Kapı-kapı, sokak-sokak, mahalle-mahalle, semt-semt dolaşarak, insanlarımızla buluşacağız. Haydi Bismillah!
Bugünden itibaren bizim için durmak, dinlenmek yok. Her şey tertemiz bir İstanbul için… Son olarak, şunu açık ve net olarak ifade ediyorum ki, Küreselcilerin İstanbul planlarını sadece biz bozarız ve biz bozacağız inşallah. Tekrar altını çizerek ifade ediyorum, küreselcilerin oyununu bozacağız!
Yolumuz açık olsun."
Birol Aydın kimdir?Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı, milletvekili adaylığı, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Birol Aydın, 1969 yılında Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde doğdu. |
© Tüm hakları saklıdır.