HÜLYA KARABAĞLI - Ankara
BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in Meclis’e verdiği “Türkiye’de Adı Değiştirilen Mezra, Köy, Bucak, İlçe, İl Ve Coğrafi Yerler İle Yerleşim Birimlerinin Eski Adlarının İadesi Hakkında Kanun Teklifi”ne göre, Rize’de 344 köy ve kasaba adından 300’ünün adı değiştirildiği belirlendi.
1913 yılında çıkarılan İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi ile Rumca ve Bulgarca olan yer adlarının Türkçeleştirilmesinin yolunu açtı. Böylece Trakya-Marmara ve Ege Bölgesi’nde yüze yakın yer adı değiştirildi. Aynı dönemde, Trabzon ile Rize’de Rumca olan yer adlarına ilişkin listeler hazırlandı. Bugün Rize’de kullanılan 344 köy ve kasaba adından 300 kadarı 1913 listesinde önerilen adlar seçildi.
Adların iadesine öngören yasa teklifinde, Anadolu’da yaşayan haklara bunlarla kazanılan kültürel zenginliğe dikkat çekildi. Teklifte “Bu durum sadece bu topraklarda yaşayan halklara ait bir kültürel miras değil, dünya mirasıdır” denilerek, “Bu topraklarda Türklerden başka Kürtler, Ermeniler, Çerkesler, Araplar, Lazlar, Rumlar, Süryaniler ve daha birçok halk yaşamakta olup; nice uygarlık, izlerini günümüze kadar gelen isimlerle devam ettirmiştir. Geçmişte bu dillerde olan yerleşim yerlerinin adlarının Türkçeleştirilmesinin toplumda kırılmaya ve halkların yaşadıkları coğrafyaya yabancılaşmasına neden olduğu kuşkusuzdur” yorumu yer aldı.
Abdülaziz ve 2. Abdülhamit döneminde başlatıldı
Gerekçede, yer adlarının siyasi kaygılarla değiştirilmesi eğiliminin, Osmanlı Devleti döneminde Abdülaziz ve 2. Abdülhamit zamanında başlatıldığına dikkat çekildi. Gerekçede “Aziziye ve Hamidiye alaylarının kalıcılığını sağlamak muradı ile yeni doğan sultan çocuklarının adlarının yaşatılması isteği yerleşim yerleri adlarının değişiminin de başlangıcı olmuştur” dendi.
Gerekçede şu değerlendirmeler yer aldı:
1913-1921-1940
Ancak daha sonraki isim değiştirme kaygıları hep milliyetçilik ve asimilasyon politikaları ile ilintili olmuştur. Balkan Savaşları neticesindeki mağlubiyet; 1913 yılında düzenlenen İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi ile Rumca ve Bulgarca olan yer adlarının Türkçeleştirilmesini doğurmuş ve o tarihten günümüze dek özgün yer adlarının Türkçeleştirilmesi neredeyse bir teamüle dönüşerek, halkların doğdukları yer için yaratmış oldukları adlar bir bir değişmiştir.
Trakya-Marmara- Ege’de 100’e yakın değişiklik
Bu çerçevede Trakya - Marmara ve Ege Bölgesi’nde yüze yakın yer adı değişmiştir. Yine aynı tarihte Trabzon Vilayeti merkez sancağı ile Rize sancağında Rumca olan yer adlarının değiştirilmesi için listeler hazırlanmış olup, bugün Rize’de hâlihazırda kullanılan 344 köy ve kasaba adından 300 kadarı 1913 listesinde önerilen yeni adlardır.
Artvin’deki köy adları değişti
1922 yılı sonunda Yunan işgalinden kurtulan bazı yerlerin Yunan kökenli olan adları değiştirilmiştir. 1921 yılında Türkiye’ye katılan Artvin’deki köy adları kısa sürede Türkçeleştirilmiştir. Bu eğilimin etkisiyle Dersim’in adı, Tunç Eli; Norşin ismi, Güroymak; Tillo ismi, Aydınlar olarak değiştirilmiştir. Yine İskenderun Sancağına Hatay adının verilmesi de bu etki sonucudur.
Değiştirirken ‘onu kırıcı’ adlar mı konuldu?
Değiştirilen yer adları eski adlarından farklı anlamlar içerdiği gibi bazıları da onur kırıcı ifadelere karşılık gelmektedir. Örneğin; “Yaka Hasenek” olan belde adı “Yakasinek”; Çerkesçe “Babugoy” olan köy adı “Sıçanhöyük”; Kürtçe “Hecixano-Hacıhano” olan ve “Hacı Evi” anlamına gelen köy adı “Ağılbaşı”; “Ezidiler’in “Kivax” adını verdikleri köy “Mağara”, Kürtçe olan “Harapşeref” adı “Dirsekli”, Ermenice “Çrig” olan köy adı “ Çürük”; Kürtçe “Hespist” olan köy adı “Yarbaşı” olarak değiştirilmiştir. Ayrıca Kürtçe “Hezex” adı da tarihsel bir bağı olmadığı halde “İdil” olarak değiştirilmiştir.
30 bin 280 yerleşim adı değiştirildi
Yukarda da izah etmiş olduğumuz üzere, 1921 yılından itibaren otuz bin iki yüz seksen (30.280) yerleşim biriminin adı Kürtçe, Ermenice, Rumca, Lazca, Çerkesçe, Arapça ve daha sayamadığımız farklı dillerde olduğu için değiştirilmiştir. Bu yerleşim yerlerinden on iki binden fazlası sadece köy isimleridir.
İsim değiştirme işlemlerinin resmileşmesi ise, İçişleri Bakanlığı’nın 1940 yılı sonlarında hazırladığı 8589 sayılı genelge ile gerçekleşmiştir. İşbu genelge ile “yabancı dil ve köklerden gelen ve kullanılmasında büyük karışıklığa yol açan yerleşme yerleri ile tabii yer adlarının Türkçe adlarla değiştirilmesi” uygulaması resmen hayata geçmiş oldu.
1980 darbesiyle Kürtçe mezra ve yaylaların adı otomatik olarak değişti
1980-1983 yılları arasında da Kürtçe mezra ve yayla adları sistematik olarak Türkçeleştirilmiştir. Ancak o yerleşim birimlerine yaşayan halklar kendi dillerinde kullanılagelen eski adları kullanmaya devam etmiştir. Zira bu durum, yaşanılan yerle kişinin manevi bağının bir gereğidir.