Politika

Rıza Türmen: Abdülhamit dönemindeki anayasalarda bile bir başbakan vardı

"Yeni sistemde bakanların Meclis'e karşı sorumlu olmayacak. Bunlara bakan denmez, sekreter denmesi daha doğru olurdu”

06 Haziran 2018 00:37

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Rıza Türmen, 24 Haziran seçimleri öncesinde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile parti sözcülerinin anayasa referandumunda kabul edilen sistemle Meclis’in gücünün arttığına ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. 

“Bütün gücün, iktidarın tek bir elde toplanmasını öngören sistemde, hiçbir denge, fren ve denetleme mekanizması olmadığını” belirten Türmen, “Meclis’in birçok yetkisinin Cumhurbaşkanlığına verilerek işlevsiz hale getirildiğini” söyledi. Türmen, “Türkiye’de bu hiç olmadı. Abdülhamit zamanında bile bir Bakanlar Kurulu vardı, bakanlar vardı. Abdülhamit dönemindeki Anayasalarda bile bir bakanlar kurulu vardı bir başbakan vardı” dedi.

Parlamenter sisteme geri dönüş konusunda,  İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla başlattığı görüşmelere destek veren Türmen, “uyum yasaları çıkarılmadığı için ne kadar çabuk parlamenter sisteme geçilirse o kadar iyi olacağı” değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı tarafından atanacak Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların Meclis’e karşı sorumlu olmayacaklarını ifade eden Türmen, “Bunlara bakan denmez, sekreter denmesi daha doğru olurdu” dedi.

Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen’in, T24’e değerlendirmeleri şöyle:   

“Meclis yeni sistemde işlevsiz hale getiriliyor”

“Parlamenter sisteme şundan dönmek lazım burada getirilen sistem Başkanlık sistemi dahi değildir. Türk işi bir başkanlık getirilmek istenmektedir. Bu getirilen sistem bütün gücün, bütün iktidarın tek bir elde toplanmasını öngörmektedir. Buna karşılık hiçbir denge, fren mekanizması bulunmamaktadır. Bütün güç tek bir elde toplanacaktır, hiçbir denge, fren, denetleme mekanizması bulunmayacaktır. Milletin denetimi ortadan kaldıracaktır ve bu kişi aynı zamanda bir siyasi parti genel başkanı olacaktır.  Bunun mantıki sonucu nedir. O kişi elindeki bütün bu yetkileri kendi siyasi partisi çıkarları için kullanacaktır, böyle bir sistem getirildi.  O cumhurbaşkanı kim olursa olsun çok otoriter bir sisteme yol açar. Bunu Cumhurbaşkanı olacak kişinin kendi kişiliğinden, eğilimden, kendi dünya görüşünden bağımsız olarak bu kadar yetkiyi verirseniz ve hiçbir denetim olmazsa çok otoriter, çok diktatörlüğe  yol açar. Meclis niye işlevsiz bir hale getirilmekte. Birkaç nedenle işlevsiz hale getiriliyor. Eş zamanlı bir seçim yapılıyor. Başkanlık sisteminin temeli olan yasama ve yürütme organlarının birbirinden karşılıklı olarak bağımsız olması, yasama ve yürütme hiçbir şekilde birbirlerine karışmaması ilkesi ortadan kaldırılıyor ve eş zamanlı bir seçim getiriliyor. Başka garabet nedir, cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi parti başkanı.”

“Nasıl Türk milletinin birliğini temsil edecek, çünkü kendisi bir siyasi parti genel başkanı”

“Cumhurbaşkanı yemin ediyor ama ondan sonra tarafsız olmayacak bir siyasi parti başkanı olacak.  Anayasa, devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin birliğini temsil eder diyor. Nasıl Türk milletinin birliğini temsil edecek, çünkü kendisi bir siyasi parti genel başkanı. Anayasa devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder diyor bunun için tarafsız bir hakem rolü olması lazım ki bu devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışması temin edilsin.  Ayrıca Meclis’i fesh yetkisi, seçimleri yineleme yetkisi var. Bu da başkanlık sistemine uygun olmayan bir yetkidir.  Amerika’da başkanın Meclis’e fesih yetkisi yoktur.”

“Gensoru yok,  genel görüşme, yazılı soru gibi etkisiz şeyler var”

“Cumhurbaşkanı buna tek taraflı karar verecek ama Meclis ancak beşte üç çoğunlukla seçimleri yenilenmesi kararı verebilecek bu da başka bir garabet. Anayasa’nın TBMM’nin yetkilerinin düzenleyen 87.maddesi var. Orada, TBMM’nin Bakanlar Kurulu ve Bakanları denetlemek görevi var. Yeni anayasada bu Bakanlar Kurulu ve Bakanları denetleme yetkisi ibaresi çıkarılıyor. Şimdi sistemde, hükümetin KHK çıkarma yetkisi ancak TBMM’den yetki alındıktan sonra mümkün oluyordu, yeni sistemde bu çıkarılmış. Meclis’in elinde denetleme mekanizması yok. Gensoru yok. Genel görüşme, Meclis soruşturması,  yazılı soru gibi etkisiz şeyler var. “

“Bakanların Meclis’e karşı sorumluluğu  yok; bunlara sekreter demek daha doğru olur”

“Sözlü soru niye çıkarılmış hiç belli değil. Sözlü soru etkili bir şeydi; bakana doğrudan doğruya soru sorabilirsiniz. Yazılı soruya zaten cevap verilmiyor. Zaten bakanların Meclis’e karşı sorumluluğu yok.  Tamamen cumhurbaşkanı tarafından atanıyor bakanlar, cumhurbaşkanı yardımcıları da aynı şekildi.  Ve bunların hiçbir biçimde Meclis’e karşı sorumluluğu yok, bunlara bakan denmez, sekreter denmesi daha doğru olurdu. Buradaki problem, milletvekilleri kendi seçmenlerinin haklarını nasıl koruyacaklar sorumlu olmayan bir bakana karşı.

Cumhurbaşkanının KHK çıkarma yetkisi var, yürütme yetkisine ilişkin konularda diyor, son derece geniş. Temel haklar konusunda çıkaramaz diyor zaten temel haklar ancak kanunla sınırlanabilir Anayasa gereğince, kararname ile sınırlanamaz. Bütçeyi tamamen Cumhurbaşkanı yapacak. Komisyonlar kaldırılmış durumda. Meclis’in şu yetkisi var, aynı konuda kanun çıkarırsa Cumhurbaşkanı kararnamesi hükümsüz kalacak. Ama orada da şu problem var. Cumhurbaşkanını veto yetkisi var,  veto edilen kanunun tekrar Cumhurbaşkanlığına geri gönderilmesi için Meclis’in salt çoğunluğu  gerekiyor. 301 milletvekilinin o kanunu tekrar kabul etmesi gerekiyor, eğer bu rakam bulunamazsa  o zaman bu kanun kadük olacak. O zaman cumhurbaşkanını kararnamesi hüküm kazanacak.”

“Abdülhamit dönemindeki anayasalarda bile bir bakanlar kurulu ve başbakan vardı”

“Cumhurbaşkanı kendi partisinin başkanı olduğu için hele Meclis’e çoğunluğuna sahipse o zaman tabii bunlar tamamen göstermelik iktidar olarak kalacak. Meclisin denetimi güçlendirildi deniyor, nerede güçlendirildi, ortadan kaldırıldı.  Daha güçlü Meclis deniyor, daha güçlü Meclis nerede. Meclis işlevsiz hale getirildi. Birçok yetkileri alınıp Cumhurbaşkanına veriliyor. Cumhurbaşkanının OHAL ilan etme yetkisi var. Meclis’e getiriliyor ama OHAL ilan ettikten sonra istediği kararnameyi çıkarabilecek. Bütün bunlar, karşısında güçsüz bir işlevsiz bir Meclis yaratılıyor. Türkiye’de bu hiç olmadı Abdülhamit zamanında bile bir Bakanlar Kurulu vardı, bakanlar vardı. Abdülhamit dönemindeki Anayasalarda bile bir bakanlar kurulu vardı bir başbakana vardı her zaman.  

Türkiye’deki anayasa geleneği de böyle. Meclis’e karşı sorumlu bir hükümet var. Şimdi bütün bunlar ortadan kaldırılıyor. Meclis’in hiçbir denetim yetkisi olmayacak bu tabi korkunç bir güç konstrasyona,  güç yoğunluğuna yol açacak. Bütün bunlar varken yeniden parlamenter sisteme geri dönmek lazım  anca bu öyle  kolay değil tabii.

Meclis’in üçte biri çoğunluğunun anayasanın değiştirilmesini teklif etmesi lazım, ondan sonra da beşte üç çoğunluk gerekecek. Anayasa’nın değiştirilmesi için Meclis çoğunluğu değil sadece beşte üç çoğunluğu elde etmesi gerekiyor ki değiştirebilirsin. Bu uyum yasaları henüz çıkarılmadı, seçimlerden sonra çıkarılacak. Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) çıkarılacak anlaşılan o da garip. Anayasa açısından bir problem oluşturuyor. Uyum yasaları çıkarılmadığı için ne kadar çabuk parlamenter sisteme geçilirse o kadar iyi olur. Başkanlık sisteminin getirdiği o kurumlar kurulmadı, o kurumlar kurulmadan geriye dönüş olursa daha iyi olur. Bu dünyada görülmeyen bir Başkanlık sistemi bu  kurumları yerleştikten sonra geri dönüş daha zor olacak.”