Çevre

Rapor: Metan emisyonlarının iklim kriziyle mücadelede rolü ne, Türkiye ne yapabilir?

Metanın, Sanayi Devrimi’nden bu yana küresel sıcaklıklardaki artışın yüzde 20-30’undan sorumlu olduğu biliniyor

05 Haziran 2024 08:00

T24 Haber Merkezi

Karbondioksitten sonra atmosferde en bol bulunan metanın iklim krizindeki etkilerini inceleyen ve Türkiye için çözüm önerileri sunan “İklim Değişikliğiyle Mücadelede Metan Emisyonlarının Rolü ve Türkiye için Politika Önerileri” raporu, metan emisyonlarının azaltılmasıyla Türkiye'nin enerji güvenliğini artırabileceğini, hava kirliliğinin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarının ve ölümlerin azaltılabileceğini ortaya koydu. 2030’a kadar atmosferdeki miktarının yüzde 13'e kadar artması beklenirken, metan emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadele için kısa vadede atılabilecek en etkili adımlardan biri olarak öne çıktı. 

Daktilo 1984 ve Climate Union iş birliğinde hazırlanan rapor, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ev sahipliğinde yapılan bir basın toplantısıyla tanıtıldı.

Türkiye’nin metan emisyonları mevcut durumunu, metan emisyonlarının olası azaltım stratejileri ve bu azaltım politikalarının faydalarını ele alan rapora göre, metan emisyonlarının azaltımıyla tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde verimliliğin ve inovasyonun artması sağlanabilir; diplomatik ilişkilerin geliştirilmesine katkı sunulabilir; biyolojik olarak parçalanabilen atıkların zengin gübre ve biyogaza dönüştürülmesi mümkün olabilir ve pirinç ekiminde su tüketiminin azaltılmasına olanak sağlanabilir. 

Rapora göre, metan emisyonlarının Türkiye’deki toplam sera gazı emisyonları içindeki payı yüzde 11-12 civarında olurken; metan emisyonlarının temel kaynakları ise tarım, enerji, atık ve endüstri olarak dört başlıkta sıralanıyor. Tarım sektöründe açığa çıkan metanın çok büyük bir kısmı hayvancılık ve pirinç üretiminden kaynaklanırken, enerji sektöründe başta kömür, sonrasında petrol ve doğal gaz metan salımından sorumlu.

Türkiye için politika önerileri neler?  

Raporun ortaya koyduğu başlıca politika önerileri ise şöyle oldu: 

  • Türkiye, kilit sektörler olan enerji, tarım ve atık sektörlerinden kaynaklanan metan emisyonlarını azaltmak için ulusal bir strateji oluşturabilir. Metan emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve modellenmesi için veri toplama ve yönetimi iyileştirilmelidir.
  •  
  • Türkiye'de doğal gaz, kömür ve petrolün çıkarılması, işlenmesi, dağıtımı ve nakliyesi sırasında açığa çıkan metan sızıntılarının tespit edilip yakalanarak enerji kaynaklarının israf edilmesinin önüne geçilebilir ve enerji arzı artırılabilir.
  •  
  • Tarımda çiftçilerin ileri teknolojileri benimsemesi için sübvansiyonlar tasarlanabilir, yem alternatifleri geliştirmek için Ar-Ge faaliyetleri ve yem verimliliğini artırmaya yönelik politikalar geliştirilebilir.
  •  
  • Geviş getiren hayvanların yem verimliliğinin artırılması ve hayvan sağlığı uygulamalarının hayata geçirilmesi ile hayvancılık sektöründe verimlilik artırılabilir. 
  •  
  • Pirinç üretiminde, alternatif yetiştirme yöntemlerinin benimsenmesi için çiftçilere teknik destek sağlanması, pirinç tarlalarındaki su tüketimini azaltırken metan salımının azaltılmasına yardımcı olabilir.
  •  
  • Belediyelerdeki atık yönetim sistemlerinin geliştirilmesi, gıda ve diğer organik atık maddelerin zengin gübre ve biyogaza dönüştürülmesini kolaylaştırarak sentetik gübrelerin yerini alabilir, aynı zamanda hem enerji üretebilir hem metan emisyonları önemli ölçüde azaltılabilir

"Metanın rolü göz ardı edildi" 

Climate Union’un Kurucusu ve raporun yazarlarından Dr. Akın Çilekoğlu metan gazının gezegeni ısıtma gücüne dikkat çekerek, iklimle mücadelede metanın gözden kaçırılmamasının önemine değindi:  

“Metan, karbondioksite kıyasla 20 yılda 80-86 kat, 100 yılda ise 28 kat daha güçlü bir ısınma etkisine sahip ve alınacak önlemlerle nispeten daha kolay çözülecek bir problem aslında. Ancak iklim politikalarının tasarımında karbondioksite kıyasla çok daha geri planda kalmış durumdaydı ve son yıllara kadar metanın rolü göz ardı edildi. Bu raporla Türkiye’nin metan emisyonlarını azaltma konusunda atabileceği adımları ve bu politikalar sayesinde elde edeceği fırsatları ortaya koymayı hedefledik.” 

Çilekoğlu, fosil yakıtlı sektörlerde metan emisyonlarının azaltılmasının en etkili seçenek olduğunun altını çizerken şunları kaydetti:

“Mevcut teknolojilerle mümkün olduğu için metan konusunda en hızlı atılabilecek adım fosil yakıt sektöründe. Yalnızca metan sızıntısının tespiti ve onarımı zorunluluğu ile birlikte havalandırma ve alevlendirmeye kısıtlamalar getirilmesiyle bile büyük bir adım atılmış olur. Bu sayede fosil yakıtlı enerji ithalatının azaltılmasına, enflasyonun düşürülmesine etki edilebileceği gibi ticaret açığının da daralmasına katkı sağlanabilir.” 

"Türkiye'nin iradesi, küresel iklim politikalarında avantaj sağlayacak" 

Daktilo1984’ün iklim politikaları birimi Asterisk2050 proje koordinatörü Selim Yıldırım ise raporu şöyle değerlendirdi:  

“Bu raporla birlikte Türkiye’de önemli bir tartışma başlatmak istiyoruz. Zira, raporla ilgili çalışmalarımızı yürütürken metan emisyonlarıyla ilgili Türkiye’de oldukça kısıtlı veri ve literatürün olduğuna şahit olduk. Kamusal alanda bu denli az tartışılan bir konunun politik iradeye dönüşmesi de oldukça güç olur.

2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak istiyorsak metan emisyonlarında düşüşü sağlamamız gerekiyor. Türkiye’nin metan emisyonlarını düşürmede ortaya koyacağı politik irade ona küresel iklim politikalarında da avantaj sağlayacaktır. Ayrıca, bu konuda alınacak önlemler ekonomik getiriler sağlıyor, insan sağlığı ve iş verimliliği açılarından da pozitif değer üretiyor.” dedi.

Metan nasıl ortaya çıkıyor, küresel ısınmadaki rolü ne?

Gezegeni aşırı derecede ısıtan metan, troposferik (yer seviyesi) ozon oluşumu yoluyla insan sağlığını, mahsul verimini ve bitki örtüsünün sağlığını da etkiliyor. Küresel metan emisyonlarının yüzde 40'ı doğal kaynaklardan, yüzde 60'ı ise antropojenik kaynaklardan (insan kaynaklı faaliyetlerden) ortaya çıkıyor.

Tahminler, Küresel Metan Taahhüdü’ne bağlı kalmanın 2050 yılına kadar küresel ısınmayı en az 0,2°C azaltabileceğini, 26 milyon ton ürün kaybını önleyebileceğini, 255.000 erken ölümü engelleyebileceğini, astımla ilgili 775.000 hasta vakasını azaltabileceğini ve aşırı sıcak hava koşulları nedeniyle 73 milyar kayıp iş saatini ortadan kaldırabileceğini gösteriyor. 

Karbondioksite kıyasla 20 yılda 80-86 kat, 100 yılda ise 28 kat daha güçlü bir ısınma etkisine sahip olduğu bilinen metanın, Sanayi Devrimi’nden bu yana küresel sıcaklıklardaki artışın yüzde 20-30’undan sorumlu olduğu biliniyor. 2030’a kadar atmosferdeki metan miktarının yüzde 13’e kadar artması bekleniyor. Bu nedenle metan emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadele için kısa vadede atılabilecek en etkili adımlardan biri olarak kabul ediliyor.

 Raporun tamamı için tıklayın.