10 Nisan 2020 09:34
İktisat tarihçisi Prof. Dr. Şevket Pamuk kurucusu da olduğu Bilim Akademisi'nin yayın platformu Sarkaç'ta yayımlanan 'Tarihsel Salgınlar ve İktisadi Sonuçları' başlıklı yazısında tarihte üç büyük salgının öne çıktığını, salgınların iktisadi sonuçları da olduğu, yeni tip Koronavirüs salgını sonrası da devlet müdahaleciliğinin sınırlarının yeniden tartışmaya açılacağını yazdı
Bilim Akademisi ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Şevket Pamuk'un makalesi şöyle:
"Yaşamakta olduğumuz küresel salgın dünya tarihindeki ilk küresel salgın değil. Dünya tarihinde pek çok bölgesel salgının yanı sıra, çok sayıda küresel ya da kıtalararası salgınlar da yaşandı. Bunlar içinde Doğu Akdeniz-Orta Doğu bölgesini de etkisine alan üç tanesi öne çıkıyor. Milattan Sonra 6. yüzyılda başlayan ve dalga dalga 8. yüzyıla kadar süren Jüstinyen Vebası, 14. yüzyılın ortalarında başlayan ve 19. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar sık sık geri gelen Kara Veba ve Birinci Dünya Savaşının son yılında başlayarak tüm dünyaya yayılan İspanyol Gribi. Bu üç küresel salgının her biri on milyonlarca kişinin ölümüne yol açtı.
Bugün olduğu gibi, geçmişteki küresel salgınların da can kaybının yanında önemli iktisadi sonuçları oldu. İspanyol Gribi kısa sürede sona erdiği için, orta ve uzun vadeli iktisadi sonuçları sınırlı kaldı. Buna karşılık, daha önceki dönemlerde yaşanan veba salgınları yüzyıllar boyunca sürdüğü için, orta ve uzun vadede de önemli iktisadi sonuçları oldu. Bu iki küresel veba salgınının, özellikle de 14. yüzyılda başlayan ikincisinin iktisadi sonuçları son yıllarda iktisat tarihçileri tarafından bir hayli incelendi ve incelenmeye devam ediyor. Bu yazıda iki küresel veba salgınının orta ve uzun vadeli iktisadi sonuçlarını tartışacağız.
Bizans İmparatoru Jüstinyen döneminde başladığı için onun adını alan Jüstinyen Vebası 541 yılında başladı. Kökenlerinin Doğu Asya’da olduğu tahmin edilen salgın, izleyen iki yüzyıl ve bazı kaynaklara göre üç yüzyıl boyunca sık sık yeniden sahneye çıkarak sadece Bizans Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgesinde değil, Batı Akdeniz bölgesinde de etkili oldu ve İngiltere’ye kadar uzandı. Jüstinyen Vebası önemli siyasal gelişmelere de yol açtı. Örneğin büyük nüfus kayıpları ve ekonominin darbe alması nedeniyle, Bizans Devleti zayıf düşünce, Arap yarımadasında vebadan daha az etkilenen İslam ordularının Suriye ve Mısır’a doğru hızla yayılabilmeleri daha kolay oldu.
14. yüzyılda başlayan Kara Veba hakkındaki bilgilerimiz daha ayrıntılı. Kara Veba Jüstinyen Vebası’na neden olan bakterinin farklı bir alt-türü tarafından yayıldı. Salgının Güney ve Güneydoğu Asya’dan başlayarak 1330’lu yıllarda Çin’de görüldüğü ve 1346 yılında Kırım’a ulaştığı biliniyor. Kırım’dan ticaret gemileri yoluyla Konstantinopolis’e, Mısır ve Suriye’ye ulaşan Kara Veba, daha sonra Sicilya’dan Afrika’nın kuzeyine ve Güney ve Batı Avrupa üzerinden birkaç yıl içinde İngiltere ve Rusya’ya kadar tüm Avrupa kıtasına yayıldı. Salgın nedeniyle kısa bir süre içinde önce Mısır’da ve daha sonra Avrupa’da toplam nüfusun yaklaşık üçte biri yaşamlarını kaybetti. Kara Veba Batı ve Güney Avrupa’da 17. yüzyıl sonu, 18. yüzyıl başlarına kadar, Doğu Akdeniz ve Osmanlı İmparatorluğu’nda ise 1840’lara kadar sık sık ortaya çıkarak büyük nüfus kayıplarına neden olmaya devam etti. Kara Veba’nın 75 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor. Avrupa kıtasının nüfusunun 1340’lardaki düzeylerine geri dönmesi iki yüzyıl sürdü. Doğu Akdeniz ve Osmanlı İmparatorluğu’nda ise Kara Veba nedeniyle toplam nüfus 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar çok az arttı.
Kara Veba’ya neden olan bakteri 1894 yılında bu kez Hong Kong Vebası adı verilen yeni bir salgın başlattı. Salgın yine tüm dünyaya yayıldı, ancak yarattığı tahribat daha sınırlı kaldı.
Osmanlı tarihçileri şimdiye kadar Kara Veba ile fazla ilgilenmediler. Oysa Kara Veba’yı dikkate alınca ve bu konudaki bilgilerimiz arttıkça, Osmanlı tarihine ilişkin pek çok konuda farklı yorumlar gündeme gelebilir.
Her biri yüzyıllar süren iki küresel salgının hem orta hem de uzun vadede önemli iktisadi sonuçları oldu. Sık sık tekrarlayan salgınların yol açtığı büyük nüfus kayıpları hem iktisadi faaliyetler üzerinde hem de gelirin bölüşümüne ilişkin büyük değişikliklere yol açtı. Çalışma yaşındaki nüfusun büyük bir bölümünün yaşamlarını kaybetmeleri nedeniyle, ekilen toprakların, büyük bir bölümü, özellikle de verimi daha düşük topraklar boş kalırken, azalan talep nedeniyle tahılların ve genel olarak tarımsal malların fiyatları düştü. Buna karşılık, emek darlıkları nedeniyle ücretler yaklaşık iki katına çıktı, mamul malların fiyatları yükseldi. Böylece tarımsal üreticilerinin ve özellikle toprak sahiplerinin gelirleri düşerken, emek gelirleri arttı. Yatırımların azalmasının da etkisiyle faizler de düştü. Ölenlerin malları sağ kalan yakınlarına geçtiği için, sağ kalan nüfus hem ücretlerinin yükselmesi hem de ölenlerin mallarını devralmaları sayesinde, gelirlerini ve yaşam standartlarını yükseltti. Artan gelirler kent ekonomisinde üretilen mamul mallara ve bir bölümü ithal edilen lüks tüketim ürünlerine olan talebi arttırdı.
İktisat tarihçileri on milyonlarca insanın ölümüne yol açan bu iki küresel veba salgınının uzun vadede de önemli sonuçları olduğunu düşünüyorlar. Örneğin Jüstinyen Vebası sonrasında, büyük nüfus kayıpları ve düşük kalan doğum oranlarının neden olduğu yüksek ücret ortamı, İslam tarihinin erken yüzyıllarında fiyatı daha yüksek mallara olan talebi arttırarak ve bu malların üretimini özendirerek iktisadi gelişmeyi destekledi. İslamın Altın Çağı olarak anılan bu dönemde yüksek ücretler, Mezopotamya ovalarında dünyanın başka bölgelerinden getirilen yeni bitkilerin ekilmesine ve tarımda verimlilik artışlarına yol açtı. Kent ekonomisinde de yüksek ücret ve yüksek gelirlerin yarattığı talep, mamul mallar üretiminde teknolojik gelişmelere, örneğin kağıt kullanımının yaygınlaşmasına ve çok sayıda kitabın yazılmasına, uzun mesafeli ticarette canlanmaya ve Çin’den ve Hindistan’dan yapılan lüks mallar ithalatının artmasına yol açtı.
Ancak uzun süreli salgınların uzun vadeli sonuçları her ülkede aynı olmadı. Örneğin 14. yüzyılda başlayan Kara Ölüm Batı Avrupa’da zaten uzun vadeli iktisadi gelişme yolunda olan ülkelerde kimi gelişmeleri hızlandırırken, diğer bölgelerdeki sonuçları sınırlı kaldı veya farklı oldu. Kara Veba pek çok yerde emeğin pazarlık gücünü artırırken toprak sahiplerinin gücünü azalttı. Böylece Batı Avrupa’da özellikle de İngiltere’de 14. yüzyıldan itibaren feodalizmin gerilemesinde ve çözülmesinde önemli rol oynadı. Kara Veba’nın neden olduğu emek darlıkları ve yüksek ücret ortamının daha sonraki dönemde İngiltere ve Hollanda’da sanayi kapitalizmine giden gelişmeleri de hızlandırdığı düşünülüyor. Buna karşılık, Kara Veba’nın İtalya, İspanya ve Mısır’da ve o dönemde artık bir hayli zayıflamış olan Bizans Devleti’nde aynı şekilde olumlu iktisadi sonuçları görülmedi.
Dünya nüfusunun önemli bir bölümünü etkileyen uzun süreli küresel salgınlar var olan yapılarla etkileşerek ortaya kalıcı ve önemli sonuçlar çıkarabiliyor. Bugünkü küresel salgının da kısa vadeli iktisadi tahribatının yanında uzun vadeli sonuçlarının da olması beklenmelidir. Bu uzun vadeli sonuçları tartışmak için henüz erken olabilir. Ancak Covid-19 salgını daha şimdiden devlet müdahaleciliğinin boyutları ve kapsamı konusunda kalıcı sonuçlara yol açacak gibi gözüküyor.
Daha önceki küresel salgın dönemlerinde devletin gücü ve ekonomi içindeki payı çok küçük kalıyordu. Bu nedenle veba salgınlarında ve İspanyol gribi salgınında devletin ekonomideki rolü gündeme gelmedi. 1930’lu yıllardaki derin iktisadi bunalım ve o koşullarda John Maynard Keynes’in geliştirdiği teori, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmiş ülkelerde devlet müdahaleciliğini yeni bir aşamaya taşımıştı. Ancak daha sonraki onyıllarda devlet müdahaleciliğinin kapsamının genişlemesine karşı bir muhalefet oluşmuştu.
Son haftalarda hem ABD’de hem de Avrupa ülkelerinde parlamentolar ve hükümetler salgının iktisadi etkilerine karşı mücadelede, bir savaş döneminde olduğu gibi, gereken her şeyi yapmak konusunda birleşmiş gözüküyorlar. Büyük hızla uygulamaya konulan ve uzun süreli savaş dönemleri dışında tarihte eşi görülmemiş büyüklükteki devlet desteği paketleri, yaşamakta olduğumuz küresel salgının uzun vadede önemli iktisadi sonuçları olacağını ve gelişmiş kapitalist ekonomilerde devlet müdahaleciliğinin yeri ve kapsamı konusunda yeni bir döneme girildiğini düşündürüyor."
Yaşamakta olduğumuz küresel salgın dünya tarihindeki ilk küresel salgın değil. Dünya tarihinde pek çok bölgesel salgının yanı sıra, çok sayıda küresel ya da kıtalararası salgınlar da yaşandı. Bunlar içinde Doğu Akdeniz-Orta Doğu bölgesini de etkisine alan üç tanesi öne çıkıyor. Milattan Sonra 6. yüzyılda başlayan ve dalga dalga 8. yüzyıla kadar süren Jüstinyen Vebası, 14. yüzyılın ortalarında başlayan ve 19. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar sık sık geri gelen Kara Veba ve Birinci Dünya Savaşının son yılında başlayarak tüm dünyaya yayılan İspanyol Gribi. Bu üç küresel salgının her biri on milyonlarca kişinin ölümüne yol açtı.
...
Daha önceki küresel salgın dönemlerinde devletin gücü ve ekonomi içindeki payı çok küçük kalıyordu. Bu nedenle veba salgınlarında ve İspanyol gribi salgınında devletin ekonomideki rolü gündeme gelmedi. 1930’lu yıllardaki derin iktisadi bunalım ve o koşullarda John Maynard Keynes’in geliştirdiği teori, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmiş ülkelerde devlet müdahaleciliğini yeni bir aşamaya taşımıştı. Ancak daha sonraki onyıllarda devlet müdahaleciliğinin kapsamının genişlemesine karşı bir muhalefet oluşmuştu.
...
Büyük hızla uygulamaya konulan ve uzun süreli savaş dönemleri dışında tarihte eşi görülmemiş büyüklükteki devlet desteği paketleri, yaşamakta olduğumuz küresel salgının uzun vadede önemli iktisadi sonuçları olacağını ve gelişmiş kapitalist ekonomilerde devlet müdahaleciliğinin yeri ve kapsamı konusunda yeni bir döneme girildiğini düşündürüyor.
© Tüm hakları saklıdır.