Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, okurlarını, “Hipoglisemiyi ciddiye alın” diye uyardı.
Müftüoğlu, “Eğer sık sık ve hiç ilgisiz zamanlarda “tatlı bir şeyler yemek” isteğiyle kıvranıyorsanız... Eğer öğün atladığınızda sinirlilik, alınganlık, kaygı ve benzeri ruhsal sorunlar yaşıyorsanız... Eğer yemek yiyince ortadan kalkan bir halsizlik hali başlıyor, enerji kaybınız zirve yapıyorsa... Eğer gün içerisinde sık sık yorgunluk atakları yaşıyor ve bu atakları bol şekerli bir kahve ya da çayla geçiştirme ihtiyacı duyuyorsanız lütfen bu yazıyı daha dikkatle inceleyiniz ve tavsiyeleri de bir kenara dikkatle not ediniz. Zira hipoglisemi yukarıda saydığım bu sorunlardan çok daha önemli bir meseledir” dedi.
“Hipoglisemi meselesinden kuşkulanıyorsanız lütfen en kısa zamanda gidip bir “hipoglisemi testi/incelemesi” yaptırın. Bunu özellikle ‘Yemeklerden sonra beynimi sis basıyor, kafam karışıyor, gece sık sık huzursuzluk duygusuyla uykularım bölünüyor’ gibi yakınmalarınız da varsa lütfen hiç ihmal etmeyin” diyen Müftüoğlu, “Zira anlattığım bu işaretlerin tamamı gözden kaçmış gizli ve sinsi bir hipogliseminin ilk işaretleri de olabilir. Durun, bitmedi! Hipoglisemi meselesinin saydıklarımdan çok daha derin, çok daha önemli sonuçları da var. Mesela mı? Beyniniz hipoglisemiden en çok hasar görebilecek organınızdır” ifadelerini kullandı.
“Hipoglisemi problemi yaşamanız için yalnızca şeker hastası olmanız, şeker haplarınızı yanlış kullanmanız, insülin ayarınızı bozmanız, kötü beslenmeniz gerekmez” diyen Müftüoğlu şunları kaydetti:
“Şeker hastalığına yakalanmadan yıllarca önce probleminiz henüz “İNSÜLİN DİRENCİ” düzeyindeyken de yemek sonrası hipoglisemiler yaşayabilirsiniz ki bu durumda da beyniniz ardı arkası kesilmeyen “GİZLİ HİPOGLİSEMİK DARBELER” yaşayabilir. Üstelik sık sık “insülin patlamaları”nın da yaşandığı bu “ERKEN DİYABET” döneminde gelişen “AŞIRI İNSÜLİN BİRİKİMİ” (hiperinsülinemi) beyni iltihaplandırarak da beyin hasarını daha da hızlandıracaktır.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.