T24 Podcast
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 2010 yılında hayat hikayesini anlattığı gazeteci ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici, bu kaydı T24 için yeniden düzenledi.
Faruk Bildirici’nin Selahattin Demirtaş ile konuştuğu 2010 yılının Mart ayında Demirtaş, henüz üç haftadır Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) genel başkanıydı. Selahattin Demirtaş’ın yaşam öyküsüyle ilgili yapılan bu ilk söyleşi, Hürriyet Pazar’da 21 Mart 2010 tarihinde yayınlandı. 13 yıldır Faruk Bildirici’nin arşivinde duran ses kaydı, Demirtaş’ın 2016’dan bu yana cezaevinde olmasına rağmen dizginlenemeyen siyasi gücünün kaynağını anlatıyor.
Selahattin Demirtaş’ın Diyarbakır sokaklarından Ankara Hukuk Fakültesi’ne ve oradan siyasete uzanan yaşam öyküsünü kendi sesinden dinliyoruz.
Selahattin Demirtaş’ın hayat öyküsünden öne çıkan bazı bölümler şöyle:
“Çocukluğumun Diyarbakır’ı şen şakrak oyunlar oynanan, cıvıl cıvıl pazar yerleri demekti. Diyarbakır sınırlarına girdiğim andan itibaren daha rahat nefes aldığımı hissederim. Kürtlükten önce Diyarbakırlılık kimliği öne çıkıyordu.”
“Annem ve babam kendileri gibi sıkıntı yaşamamamız için bizimle Türkçe konuşuyorlardı. Kürt diye bir etnik kimlik olduğunu lisede öğrendim. Annem babamdan gizli Kürtçe müzik dinliyordum.”
“Hep öğretmenlerin sevgisini kaybetmemek için çaba harcadım. Motivasyon kaynağım o sevgi çemberiydi. Hâlâ o kaygıyı taşırım. Küstüğüm, kavga ettiğim insan çok azdır. Birini kırmışsam takıntı haline gelir ve düzeltmeye çalışırım.”
“Üniversite yıllarında amatör bir müzik grubumuz vardı. Grubumuza Kürtçe ‘Komabelangaz’ (Grup Perişan) diyorduk. Hakikaten perişandık. Müzik aletlerimiz derme çatmaydı. Kürtçe türküler, marşlar, özellikle Grup Yorum’un türküleri, devrimci marşlar çalıyorduk.”
Selahattin Demirtaş - Faruk Bildirici
“Halkın Emek Partisi (HEP) İl Başkanı Vedat Aydın’ın cenaze töreninin olduğu gün hayatımın rotası değişti. Kafamda ilk siyasal şimşeklerin çaktığı gün o gündür. Benim jenerasyondaki gençliğin politize olmasında en büyük etkendir o olay.”
“Abim tutuklandığında uzun süre avukat bulamadık. Bu kadar mı sahipsiz oluruz duygusuna kapıldım. Beni tekrar hukuka iten bu oldu. O hırsla yine sınava girip Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazandım.”
“Üniversitede siyasi faaliyetlere katılmadım. Entelektüel alana yöneldim. Herkesi anlamaya, sol ve liberal çevreleri takip etmeye çalıştım. Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin meclisten götürülüşleri bütün Kürt gençleri gibi bende de travmatik izler bıraktı.”
“Babam işçi olarak girdiği Köy Hizmetleri’nde tesisatçılığı öğrenmiş, sonra dükkan açmıştı. Ben de Hukuk’ta okurken, dükkanda da çalıştım.”
“Başak ile ben Hukuk'a girdikten sonra çıkmaya başladık. 2002’de evlendik. İki kızım var. Biri Delal, biri Dılda. Delal, değerli Dılda da gönül veren anlamına geliyor. Çocuklarımızın benliklerini unutmamaları adına Kürtçe isim verdik.”
“Demokratik Toplum Partisi (DTP) kapatılırsa hep birlikte istifa edecektik. Ama sadece Kürtler değil, bütün demokrasi güçlerinden basınç hissettik. Türkiye’yi krize götürmek istemedik, Meclise döndük. Ondan sonra Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı seçildim.”
“Keşke koşullar tarihi sorumluluk yüklememiş olsa da Diyarbakır’a dönebilsem. Çocuklarımı parka götürebilsem, kızımı okuldan alabilsem. Milletvekili olarak yaşlanmayı hayal etmiyorum.”