Darbe girişimine yönelik açılan soruşturmalarda delil olarak kabul edilen 'ByLock' mesajlaşma uygulamasıyla ilgili gelişmeler gündem olmaya devam ediyor. Son olarak uygulamanın patentini elinde bulundurduğunu iddia eden David Keynes'in ABD'de ortaya çıkışının ardından Hürriyet'ten İsmail Saymaz tanık olarak savcılığa ifade verdi. Öte yandan ABD'de bulunan Adalet Bakanı Bekiz Bozdağ, darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in iadesi için ABD'ye ByLock mesajlaşmalarını delil olarak sundu.
İşte on soruda Hürriyet'in david Keynes'in ifadelerinden ByLock derlemesi
1- ByLock programı nedir? Ne zaman kullanıma açılmıştır. Halen kullanılmakta mıdır?
ByLock görünüşte şifreli bir yazılıma sahip olan, herkese açık bir mesajlaşma programı. Ancak programın kullanılabilmesi için bir referans gerekiyor. 2014 yılından önce de sınırlı bir şekilde kullanıldığı yolunda bilgiler var. Ancak Apple Store ve Google Play üzerinden yaygın bir şekilde herkesin erişimine açılması 2014 yılı Mart ayında gerçekleşmiş.
MİT’in ByLock sisteminin farkına varıp üstüne gitmesi 2014 yılında. Bu da cemaatin başlattığı 17-25 Aralık 2013 soruşturmalarının ardından hükümetin cemaate karşı topyekün bir mücadeleye giriştiği döneme rastlıyor. David Keynes'in ifadeleri de bu durumu teyit ediyor.
ByLock, Eylül 2014’e kadar App Store’da, Mart 2015’e kadar Google Play’de kullanımda kalmış. Ancak uygulama, bu tarihin ardından bu kez bazı internet sitelerinden indirilmeye devam etmiş. David Keynes, programın Ocak 2016’dan itibaren devre dışı kaldığını anlatıyor. Nitekim Murat Yetkin de, 13 Eylül’de Hürriyet’te yayımlanan haberinde, -MİT kaynaklarına dayanarak- MİT’in ByLock’un şifrelerini Ocak 2016’da kırdığı, FETÖ’cülerin de bu tarihten sonra ByLock’u kullanmayı bırakarak Eagle sistemine geçtiği bilgisini vermişti.
2- ABD vatandaşı David Keynes’in ByLock yazılımı ile ilişkisi nedir?
David Keynes, Mart 2014’ten bu yana ByLock programının patentini elinde bulunduran kişi. İngiliz The Guardian gazetesi 3 Ağustos’ta yayımladığı bir haberinde, ByLock programının arkasında David Keynes isminin bulunduğunu ancak Keynes’in gerçek biri olup olmadığının anlaşılamadığını yazmıştı.
3- David Keynes’in Türkiye ile irtibatı nedir?
David Keynes’in aslında Türk asıllı bir ABD vatandaşı olduğunu, ABD’ye gittikten sonra ABD vatandaşlığına geçerek ismini değiştirdiği ortaya çıktı. Gerçek adının Alparslan Demir olduğu ileri sürülüyor. Pasaportundaki kayıtlara göre, Keynes, 2016 yılında ocak ayından itibaren üç kez Türkiye’ye giriş yapmış. En son 17 Haziran’daki girişinin ardından yaklaşık iki ay Türkiye’de kalmış ve darbe girişiminden sonra 7 Ağustos’ta (hakkında çıkan ‘ByLock’un patent sahibi olduğuna’ yönelik haberlerin de ardından) hiçbir zorlukla karşılaşmadan ülkeyi terk edebilmiş.
4- David Keynes ile Gülen cemaatinin ilişkisi nedir?
Kendi açıklamalarına göre, Keynes, çocukluğunun geçtiği Ankara’da lise yıllarında Gülen cemaatine bağlı FEM Dershanesi’ne gitmiş. Bu sırada cemaatin yetiştirdiği öğrenciler için kullandığı bir Işık Evi’nde kalmış. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuduktan sonra 2001’de yüksek lisans eğitimi için ABD’ye gitmiş. Burada da cemaatçilerle aynı evde kalmış. Dolayısıyla ByLock’un patent sahibi olan kişi, Gülen cemaatinin içinden gelen bir isim. Buna karşılık David Keynes, bugün cemaat üyesi olmadığını, ancak müşterileri arasında cemaatin içinden insanların bulunduğunu söylüyor, cemaatçilerle yakın ilişkilerini saklamıyor. Buna ByLock yazılımını tasarladığını söylediği “Tilki” kod adlı cemaatçi kişi de dahil.
5- Bu yazılımın arkasında Gülen cemaati mi var? FETÖ üyeleri bu yazılımı hangi yaygınlıkta kullandılar?
Keynes’in açıklamaları ByLock’un hem tasarımının hem de kullanımının Gülen cemaatine mensup kişiler arasında olduğuna işaret ediyor. David Keynes, ayrıca programın “cemaatin haberleşme aracına dönüştüğünü” de belirtiyor. Ayrıca, bir insanın telefonunda ByLock uygulaması bulundurmasının ‘cemaat üyeliğine bir delil oluşturduğu’ savına katıldığını da söylüyor.
6- ByLock programı 15 Temmuz darbe girişiminde kullanıldı mı?
Son günlerde hükümete yakın bazı gazetelerde farklı iddialar bulunmakla birlikte ByLock’un 15 Temmuz günü darbeciler arasında kullanıldığına ilişkin henüz net bir bilgi ya da sanık ifadesine rastlanmadı. Kesinlik içinde bilinen, MİT’in 2016 Ocak ayında ByLock’un Litvanya’daki serverına nüfuz edip buradaki bilgileri ele geçirmesinden sonra cemaat organizasyonunun durumdan şüphelenerek bu programı kullanmayı bırakıp Eagle programına geçiş yapmış olmaları. Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi, 9 Ağustos tarihinde kaleme aldığı yazısında, MİT’in elde ettiği ByLock kayıtlarının şifrelerini çözdükten sonra 2016 Mayıs ayında yaklaşık 40 bin kamu görevlisinin kimliğini tespit ettiğini yazdı. Selvi’ye göre, MİT, bu çerçevede 11 Temmuz’da ByLock kullanan 600 rütbeli subayın ismini Milli Savunma Bakanlığı’na iletti. Bu bildirimden 4 gün sonra da FETÖ tarafından darbe girişimi gerçekleştirildi.
7- ByLock - 'FETÖ' ilişkisi bakımından neyi ortaya çıkardı?
Mülakat, birinci ağızdan FETÖ-ByLock ilişkisine dair delil sunmuş oldu. Programın arkasında ismi bulunan David Keynes’in Gülen cemaatiyle ilişkisini ortaya çıkarmasının yanı sıra ByLock’un en azından Ocak 2016’ya kadar cemaatin kullandığı şifreli bir haberleşme aracı olduğu itiraf edildi. Böylece haber, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında 'FETÖ’nün bulunmasına yönelik en somut kanıtlarından birini oluşturdu.
8- FETÖ’cülerin bu habere tepkisi ne oldu? Gülencilerin bu haberin hükümetin ByLock hakkındaki tezlerini çürüttüğü yolunda başlattığı kampanya ne ölçüde inandırıcı?
ByLock’un darbeden aylarca önce kullanım dışı kaldığı bilgisinin hükümetin tezini çürüttüğü iddiası inandırıcı değil. Zaten söz konusu bilgi ilk kez İsmail Saymaz’ın mülakatıyla ortaya çıkmış değil. Murat Yetkin ve Abdulkadir Selvi gibi yazarlar, mülakattan bir ay önce ‘ByLock’un Ocak 2016’da devre dışı kaldığı’ bilgisini duyurmuşlardı.
Saymaz’ın mülakatı, bu bilgilerle çelişmekten öte bunları teyit eder nitelikte. Dolayısıyla Gülencilerin bu yöndeki iddiaları inandırıcılıktan uzak. Gülencilerin diğer bir iddiası, “Türk kullanıcıların yüzde 90’ı FETÖ’cü” diyen Keynes’in kalan yüzde 10’u akladığı, dolayısıyla her ByLock’çu'nun cemaatle ilişkilendirilemeyeceği yönündeki çıkarımı. Bu, Hürriyet’in ortaya attığı bir iddia değil, Keynes’in mülakatta sarf ettiği bir söz. Kaldı ki David Keynes bu mülakatta, “Kullanıcılarının yüzde 90’ı cemaatçi” dediği ByLock için ‘cemaatin haberleşme aracı’ itirafını da yapıyor.
9- İktidara yakın bazı medya kuruluşları bu mülakat nedeniyle Hürriyet’e karşı kampanya başlattılar. Bu kanattan gelen suçlamalar ne ölçüde gerçeklere dayanıyor?
Bu kanattan gelen en önemli suçlama, haberin “ByLock kullanan herkesin FETÖ’cü olmadığına yönelik bir aklama yaptığı ” iddiası. Hâlbuki mülakatta İsmail Saymaz’ın “ByLock’un FETÖ üyeliğine kanıt sayılmasına” ilişkin sorusuna” David Keynes, “Katılıyorum” diyor. Dolayısıyla haber,
ByLock’çuları aklamak bir yana ByLock kullanan kişilerin cemaat üyesi olacağına yönelik açık ve net iddiada bulunuyor. Üstelik hem Keynes’in hem de programın tasarımcı olduğunu iddia ettiği kişinin cemaatle ilişkisi, net olarak mülakatta itiraf ediliyor.
Hürriyet’i suçlayan bazı medya kuruluşlarının Gülenciler’le aynı argümanları kullanması da son derece ilginç. Söz konusu kuruluşlar, MİT’in şifresini kırdığı ByLock’un Ocak 2016’dan itibaren kullanım dışı kaldığına ilişkin bilginin ilk kez bu mülakatta yazıldığı havasını verdi. Oysa bu bilgi, farklı yazarlar ve gazeteler tarafından son bir aydır defalarca yazıldı.
Hürriyet, bu olayda sadece gazetecilik saikleriyle davrandı. İsmail Saymaz da dün ByLock soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda tanık sıfatıyla bilgi verdi. FETÖ ile ilgili soruşturmanın en kritik unsurlarından biri olan ByLock konusunda kilit bir ismin bulunup konuşulması önemli bir gazetecilik olayıdır.
10- ‘Tilki’ kim, neden açığa çıkmadı?
David Keynes, ısrarlı sorulara rağmen programın tasarımcısı olduğunu iddia ettiği ‘Tilki’nin kimliğini açıklamadı. Kendisiyle temasa geçilmesi durumunda savcıya Tilki’nin kimliğini vereceğini söyledi.