Politika

Özgür Özel'den Kabine eleştirisi: Erdoğan 17 erkek, tek kadın görevlendiriyor, ona da diyor ki "Sen aile bakanısın, ekonomiden, eğitimden anlamazsın, aileden anlarsın"

"Bir ülkenin gerçek sorunu, o ülkenin gençlerinin dünyanın diğer ülkelerinde hayal kurmasıdır"

18 Nisan 2024 18:15

T24 Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bilkent Üniversitesi Sosyal Demokrasi Topluluğu'nca düzenlenen Gençlik Buluşması'nda konuştu. Gençlerle bir araya gelen Özel, yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ni eleştirdi, "MYK üyelerimiz gölge kabine olarak görev yapıyorlar. 17 bakana 1 cumhurbaşkanı yardımcısına karşılık 18 ismin yarısı kadın yarısı erkek. Tayyip Erdoğan burada 17 erkek görevlendiriyor. Tek kadın görevlendiriyor, ona da diyor ki, 'Sen aile bakanısın. Sen dışişlerinden, ekonomiden, eğitimden, kültürden anlamazsın; sen aileden anlarsın, sen aile bakanısın'" ifadelerini kullandı.

Özel, Bilkent Üniversitesi Sosyal Demokrasi Topluluğu'nun etkinliğinde üniversite öğrencileriyle bir araya geldi. Özel'in konuşmasından satır başları şöyle:

"14 ve 28 Mayıs sürecinde büyük hayal kırıklığı yaşattık"

"Biz Cumhuriyet Halk Partisi'nde 14 ve 28 Mayıs sürecinde siz gençlere daha önceden verdiğimiz sözü tutamamanın, cumhuriyetin kurucu partisi olup cumhuriyetin yüzüncü yılında yapılacak seçimlerde cumhuriyetin yüzüncü yılında Türkiye'yi yönetecek kadroların, cumhuriyetin kurucu kadrolarına, liderlerine, liderine husumet değil minnet duyanlar olması gerektiği gerçeğiyle bir mücadele verip, çok umutlanıp, çok umutlandırıp, aslında çok çalışıp sonra da büyük bir hayal kırıklığı yaşadık ve yaşattık.

"Seçmenin mesajını alırsan doğruyu yaparsın, almazsan tükenme sürecin başlar"

Sonrasında CHP'de bir kurultay süreci, bizim deyimimizle bir değişim süreci yaşandı. Ben her seçim sonucunun siyasilere yazılan birer mektup olduğunu, sandıktaki kolektif, birleşmiş aklın hatta sandığa gitmeyip konuşmayan aklın o toplam bileşik aklın bir mesaj verdiğini, o mesajı doğru okuyanların siyasette iyiye gittiğini, okuyamayanların da kötüye gittiğini adımın Özgür olduğu kadar inanarak savunan biriyim. Ömrüm boyunca bunu savundum. 26 yaşlarından bugüne kadar hep bunu gördüm; seçmenin mesajını alırsan doğruyu yaparsın, almazsan tükenme sürecin başlar.

"Adaylık için gereken 60 imzayı dahi toplayamayacağımız söylediler"

İlk aday olduğum süreçte asla kongreyi kazanamayacağımızı, adaylık için gerekli olan 60 imzayı dahi toplayamayacağımız söylenirken bize inanan genç, dinamik kadrolarla biz CHP değişmezse seçmenin duygusal kopuş yaşadığını, sandığa gitmeyeceğini, katılım oranlarının düşmesinin iktidar partisine yarayacağını ve küskün muhalif seçmenin bize çok ağır bir bedel ödeteceğini savunduk ve yola çıktık. 

"Bizim delegeler değişti"

'İkna edemezsiniz' diyen delegeleri, değişime inanan kadrolarımızın samimiyetini gözlerinden gören sokaktaki insanlar ikna etmeye başladı. Delegeler çok katıdır dediler. Katıydılar ama tıraş olurken berber delegenin kulağına partinizde değişim olmazsa işiniz zor demeye başladı. Bizim delege asansöre binerken değişim karşıtıydı. Son anda içeriye bir üniversite öğrencisi girdi. Dedi ki üçüncü katta oturan delegeye, 'Hafta sonu oy kullanmaya gidiyorsunuz, değişim olmazsa ben oy kullanmayacağım, Türkiye'yi terk edeceğim.' Bizim delege asansörde değişti.

"Erdoğan, 'Sen aileden anlarsın, sen aile bakanısın' diyor kadınlara"

Yaş ortalaması 43 olan bir parti meclisimiz, yaş ortalaması 46 olan bir merkez yönetim kurulu üyelerimiz var. MYK üyelerimiz gölge kabine olarak görev yapıyorlar. 17 bakana 1 cumhurbaşkanı yardımcısına karşılık 18 ismin yarısı kadın yarısı erkek. Tayyip Erdoğan burada 17 erkek görevlendiriyor. Tek kadın görevlendiriyor ona da diyor ki sen aile bakanısın. Sen dışişlerinden, ekonomiden, eğitimden, kültürden anlamazsın; sen aileden anlarsın, sen aile bakanısın diyor kadınlara.

Önce önümüzde açamadığımız devasa bir kapı vardı kale gibi. Başımızın üstünde yüzde 25'lik bir tavan vardı. Kıramıyorduk, kıramayacağız diye artık zıplamıyorduk da. O devasa siyaset kalesinin 3 anahtarı vardı. Tarihten mirastı, emanetti. O 3 anahtarı 3 deliğe soktuk. Teker teker çevirdik. Siyasetin başarı kapısı açıldı.

"Anahtar, cumhuriyetin kuruluş kodları"

Avcılar, Tuzla, Çeşme, Narlıdere, Bodrum ve Çankaya'da 32 yaş altında, Türkiye'nin en kalabalık, rantın en yüksek olabileceği, bütün çıkar çevrelerinin en önemsediği belediyelerde bu örgütün gençlik kollarından gelen 30'lu yaşlarının başlarında iyi eğitimli, liyakatli, yabancı dil bilen, dünyayı bilen, Türkiye'yi görev vizyoner arkadaşlarımız var. Yani bu seçimi CHP nasıl kazandı diye bakanlar anahtarın cumhuriyetin kuruluş kodları olduğunu, bir Osmanlı İmparatorluğu'ndan genç cumhuriyete geçişte kimlerle yüründü ve nasıl davranıldıysa onun bize rehber olduğunu bilmelerini isterim.

"Memlekette beka sorunu olunca kimin nasıl davrandığı belli"

Bu seçimde unutulanlar, yok sayılanlar, ötekileştirilenler kazandı. Emeklisi emekçisiyle, beyaz, gri, mavi yakalı emekçisiyle, esnafı ve çiftçisiyle... Ama bu seçimde en çok seslendiğim ve bir yerden sonra sesimi duyduklarını gördüğüm gençler kazandı ve kazandırdı.

Bu ülkede beka sorunundan bahsediyorlar. Devlet Bey, Tayyip Bey bahseder. Bir ülkenin beka sorunu, o ülkenin geleceğini tehdit eden bir büyük sorun; çoğunlukla da işgal... Birileri Yıldız Sarayı'nın arka bahçesinden bindiler gemiye, İngiliz zırhlısıyla ayrıldılar. Bizimki Bandırma Vapuru'na bindi. Memlekette beka sorunu olunca kimin nasıl davrandığı belli. Beka sorunu dünyanın başka ülkelerinin Türkiye üzerinde hesap yapması, hayal kurması değildir. Bir ülkenin gerçek sorunu, o ülkenin gençlerinin dünyanın diğer ülkelerinde hayal kurmasıdır."