Özgür Gündem gazetesi, MİT TIR'larına ait görüntüleri haber yaptıkları için casusluk suçlamasıyla tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül için destek mesajı yayımladı. Özgür Gündem'in birinci sayfasında yer alan açıklamada, "Silivri Cezaevi'nin sadece Can Dündar, Erdem Gül ve Özgür Gündemcileri barındıracak kadar dar olduğunu sanmak, tarihsel bir yanılgıdır. Silivri, Saray'a itiraz eden, hatta etmeyi aklından geçiren bütün gazetecileri alabilecek kadar büyük bir cezaevidir" dendi.
Özgür Gündem'in açıklamasında "Özgür Basın emekçileri olarak biz, en iyi tanıdığımız mekana dün gönderilen Dündar ve Gül'ü sevgiyle selamlıyor, ailelerine, dostlarına ve Cumhuriyet ailesine dayanışma duygularımızı iletiyoruz. Bu karanlık günlerin sabahında, halkın kanına ekmek doğrayanların yargılanacağı o aydınlık günlerde buluşmak dileğiyle" ifadelerine yer verildi.
Özgür Gündem'den yapılan açıklama şöyle:
Saray'ın emirlerini yerine getiren 'kadılar' dün bir kez daha basına darbe vurup gazeteci arkadaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül'ü 'içeri' attılar. Saray'dan yönetilen kirli savaş makinasının çarklarına çomak sokan herkese karşı sürdürülen bu cadı avı bizim yabancımız değil; ama bu son halka, "parmakla göster-tutuklat" politikasının son yıllardaki en somut örneğidir.
Türkiye ve Ortadoğu, çoktandır kesin bir yol ayrımına gelip dayanmıştır; daha doğrusu yıllardır var olan o yol ayrımı, artık bir avuç savaş baronu dışındaki herkesin görebileceği kadar netleşmiştir. Artık yarım demokrasi, çeyrek özgürlük isteyemeyiz. Artık sade kendi mahallemizi görüp bu çetenin toplam zararını yok sayamayız. Dündar'ın fotoğraflarını yayınladığı bombaların yarısı Rojava'da patladıysa eğer, yarısı da Cizîr'in çocuklarının kalbinde patlamıştır ve hiç şüpheniz olmasın, onların üstünü örten elle Berkin'i vuran el aynıdır. Dolayısıyla, Nisêbîn'i, Farqîn'i görmeden, Cerablus'u, Kobanê'yi anlamadan, Taksim'i, Yüksel Caddesi'ni savunamayız ve elbette bunun tersini de yapamayız. Türkiye ve Kürdistan'ın üzerine kabus gibi çöken, coğrafyamızın bütün gözeneklerini tıkayarak kanımızı zehirleyen bu balçık çamur tabakasını kazıyıp atmak, artık parçalı bir yaklaşımla mümkün değildir.
Utanç mektupları yayınlayarak af dilemek, "Şunu programa çıkar şunu çıkarma" emirlerine selam çakıp bağlılık bildirmek, AKP valilerinin sözlerini kanun kabul edip yalanları ardı ardına sıralamak artık bir işe yaramıyor. Silivri Cezaevi'nin sadece Can Dündar, Erdem Gül ve Özgür Gündemcileri barındıracak kadar dar olduğunu sanmak, tarihsel bir yanılgıdır. Silivri, Saray'a itiraz eden, hatta etmeyi aklından geçiren bütün gazetecileri alabilecek kadar büyük bir cezaevidir. Dahası, eğer suskunsanız, sizin bizzat kendi eviniz de bir cezaevidir. Çünkü, eski bir Afrika sözünde denildiği gibi, "Kımıldamazsan zincirlerini hissetmezsin."
"Söz bitti" lafı, politik dilde bir anlam ifade eder ama aslında doğru değildir. Söz bitmemiştir, biz var oldukça da söyleyecek sözümüz asla bitmeyecektir. Bizim işimiz, bedeli her ne olursa olsun, yalana karşı gerçeği, ölüme karşı yaşamı, karanlığa karşı aydınlığı dile getirmek ve bunu hiç bıkıp usanmadan binlerce kez yapmaktır. Apê Musa'dan aldığımız öğüt budur; onun öğüdüne uymanın bedeli de her neyse, başımız gözümüz üstünedir.
Özgür Basın emekçileri olarak biz, en iyi tanıdığımız mekana dün gönderilen Dündar ve Gül'ü sevgiyle selamlıyor, ailelerine, dostlarına ve Cumhuriyet ailesine dayanışma duygularımızı iletiyoruz. Bu karanlık günlerin sabahında, halkın kanına ekmek doğrayanların yargılanacağı o aydınlık günlerde buluşmak dileğiyle...
Özgür Gündem