T24 Ankara
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Osman Kavala hakkında bu kez de 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında "siyasal veya askeri casusluk" suçlamasıyla tutuklama kararı verildi.
Gezi davasında beraat etmesinin hemen ardından 2,5 yıldır açık tutulan 15 Temmuz soruşturması gerekçe gösterilerek yeniden gözaltına alınarak tutuklanan iş insanı Osman Kavala hakkında, ikinci tutuklama kararı da verildi. 15 Temmuz soruşturmasında ABD'li Henri Jak Barkey ile irtibatı, "darbe girişimine destek" olarak nitelenen Kavala, bu kez de yine Barkey ile irtibatı nedeniyle "Devletin gizli kalması gereken belgelerini siyasal ve askeri casusluk nedeniyle temin etme" ile suçlandı. İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği, HTS kayıtlarında Barkey ile görüşmesine rastlanmayan Kavala'yı buna rağmen tutukladı.
Kararda, Kavala'nın telefonunun 2014, 2015, 2016'da periyodik ve süreklilik arz eder biçimde Barkey ile aynı baz istasyonundan sinyal aldığının tespit edildiği belirtildi, Kavala'nın bir lokantada Barkey ile birlikte görünmelerinin de kuvvetli şüpheye yol açtığı kaydedildi. Kararda, telefon görüşmesi yapmadığı tespit edildiğini savunmasında vurgulayan Kavala'nın da Barkey ile Ortadoğu sorunlarının konuşulduğu konferansta görüştüğünü kabul ettiği vurgulandı. Barkey'in, gerek FETÖ, gerek PKK ile irtibatlı kişiler ile görüşen, terör örgütleri ve yabancı devletler adına istihbari görevler alarak faaliyetler yürüten bir isim olduğu belirtildi.
TIKLAYIN - Osman Kavala'nın avukatı Koyuncu'dan tutuklama kararına tepki
Kavala hakkında yeniden tutuklanma kararı verilmesine gerekçe olarak eski ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı ve Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör Henri Barkey ile 15 Temmuz öncesi iletişim kurduğu ve cep telefonlarının aynı zaman diliminde aynı baz istasyonundan gelen sinyalleri yayınlaması gösterildi. Barkey ile aynı restoranda yemek yediği ve aynı konferansa katıldığı da belirtilen Kavala'nın casusluk suçunu işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, tutuklamanın ölçülü olduğunun değerlendirildiği kararda yer aldı.
"HTS kayıtlarında görüşme yapmadığım ortaya çıktı"
Kavala, SEGBİS aracılığıyla duruşmada verdiği ifadede, HTS kayıtlarına göre Barkey ile telefon görüşmesi yapmadığını belirtirken, "Eğer benim bilmediğim bulunmuş bir telefon görüşmesi var ise bunun sorguda bana sorulması icap ederdi. Birbirinden farklı ve ağır suçlamalar isnat edildiği halde bugüne kadar herhangi bir savcı tarafından sorgulanmamış olmam da adli sürecin doğal akışına aykırıdır" dedi.
Kavala, ifadesinde şunları söyledi:
"Üzerime atılı suçlamayı anladım, HTS kayıtlarında benim Henri Jak Barkey ile herhangi bir telefon görüşmesi yapmamış olduğum ortaya çıktı, yeni delil benim lehime olması gerekir, Henri Jak Barkey ile temasta olduğum iddiasını çürütmektedir, eğer benim bilmediğim bulunmuş bir telefon görüşmesi var ise bunun sorguda bana sorulması icap ederdi, benim çalışma ofisim Elmadağ Cumhuriyet Caddesi No: 40'ta bulunmaktadır, otellerin olduğu çevrenin ortasında bulunmaktadır, aynı baz istasyonunun kullanılması oldukça doğaldır.
"Benim bir takım sır niteliğindeki bilgileri almış olmam mümkün değildir"
"Yeni uydurulmuş bir suçlama, benim casusluk faaliyetini yapabilmek için gerekli olan herhangi bir bilgiye sahip olmam, bilgiye erişmem mümkün değildir. Ben sivil toplumda çalışıyorum, benim temasta olduğum insanlarda sivil toplum örgütüdür, benim devletle ilgili insanlarla temasım söz konusu değildir, casusluk suçlamasının yapılabilmesi için en azından kritik bilgiye sahip bir kamu görevlisi ile ilişkimin gösterilmesi gerekir, böyle bir durum söz konusu değildir, yani benim bir takım sır niteliğindeki bilgileri almış olmam mümkün değildir. Konumum itibariyle böyle bir durum söz konusu değildir, adli suçlamayı kabul etmiyorum, serbest bırakılmamı talep ederim.
"İyi niyetli bir suç isnadı olmadığını düşünüyorum"
"Henri Jak Barkey Açık Toplum Vakfı ile temaslarıyla ilgili bir bulgu ortaya çıkarılmış, bu mümkündür ancak ben Açık Toplum Vakfı'nda sadece bir yönetim kurulu üyesiyim, yönetim kurulu toplantılarına katılıyorum, bunun dışında benim Açık Toplum Vakfı'nda hiçbir zaman özel bir işlevim ya da görevim olmamıştır, böyle bir suçlamanın tutuklanmamdan neredeyse 2,5 yıl sonra çıkarılmasının iyi niyetli bir suç isnadı olmadığını düşünüyorum.
"Henri Jak Barkey ile kendisiyle konferansta tanıştık, bunun dışında bir tanışıklığımız yoktur, kız kardeşi ile ortak bir sergi yapmışlığımız vardır, konferansların konusu Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun siyasi durumu ilgili konferanstır, kendisi bir araştırma kurumunun müdürüdür, yöneticisidir, Türkiye ve Ortadoğu üzerine araştırmalar yapan bir kurumdur. Daha önce akademide çalışmışlığı olabilir, konferansa ben de dinleyici olarak katılmıştım.
"Basit bir Google araştırması yapılırsa..."
"Burada Henri Jak Barkey'nin 15 Temmuz darbe girişimi ile ilişkilendirilmesinin sebebi Kültür Üniversitesinde düzenlenen ortak bir akademik toplamıdır, buraya ben de davet edilmedim, bu sebeple de katılmadım. Basit bir Google araştırması yapılırsa kendisinin İstanbul'da katıldığı konferansların listesi çıkar, bunun savcılık tarafından yapılması gerekirdi. Bunların hiç birisi gizli değildir. Bazı devlet görevlilerinin katıldığı konferanslardır, takriben en son 4 yıl önce birlikte bir konferansa İstanbul'da düzenlenen bir forma katılmıştık. Katılış sayısı da 200-250 kişi civarıydı.
"Darbe suçlamasının casusuluk suçlamasına evrilmesi adli sürece aykırı"
"Darbe girişimine destek olmak suçlamasının iki sene sonra casusluk suçlamasına evrilmesi adli sürecin doğal akışına tamamen aykırıdır, bu iki suçlama arasında herhangi bir kavramsal ilişki yoktur, daha önce de söylediğim gibi benim ne darbe girişimine bir katkım ne de bir devlet sırrına erişmem söz konusudur, bu kadar birinden farklı ve ağır suçlamalar isnad edildiği halde bugüne kadar herhangi bir savcı tarafından sorgulanmamış olmamda adli sürecin doğal akışına aykırıdır. Aleyhime olan hususlar, kabul etmiyorum."
AİHM'in Türkiye'ye verdiği ek süre yarın doluyor
HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Osman Kavala ile ilgili ek savunma için hükümete verdiği sürenin yarın sona ereceğini hatırlatırken, bugün itibarıyla hükümetten AİHM'e verilmiş herhangi bir ek savunma olmadığını belirtti.
Şık, Kavala'nın 25 Şubat 2020'de serbest bırakılması gerektiğini vurgularken, Twitter hesabından konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Kavala'ya yönelik suçlamalar yeni bir soruşturma ile ilgili değil. 13 günlük gözaltının ardından TCK 309 uyarınca "darbecilik" suçlaması yöneltilerek, 1 Kasım 2017'de tutuklanıp 11 Ekim 2019'da re'sen tahliye edildiği dosyada yeni delil bulunduğu gerekçesiyle yeniden tutuklandı.
"Savcı Hasan Yılmaz'ın tutuklama müzekleresine yazdığı "yeni delil": "Barkey hakkında yapılan ek araştırmada yabancı devletler adına istihbari görevler alarak faaliyette bulunduğuna yönelik bulgulara erişildiği..."
"Aynı dosyadan tutuklandı, re'sen tahliye edildi, yeniden tutuklandı ve yine tutuklandı"
"24 Ekim 2019'da yürürlüğe giren yargı düzenlemesinde "Soruşturma evresinde tutukluluk süresinin en çok bir yıl altı ay olabileceği, bu sürenin gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabileceği" hükme bağlanmıştı. Yani Kavala'nın 25 Şubat 2020'de serbest bırakılması gerekiyordu.
"Kavala'nın tutukluluğunun hak ihlali olduğuna yönelik ve yarın mesai bitiminde kesinleşecek olan İHAM kararı, 3. kez tutuklanmasının dayanağı haline getirilen "darbecilik" suçlaması yöneltilen dosyayı da kapsıyordu.
"Hülasa; Osman Kavala aynı dosyadan tutuklandı, re'sen tahliye edildi, yeniden tutuklandı ve yine tutuklandı."