Çevre

Ömer Madra: Suriye'deki savaşın sebebi kuraklık ve küresel ısınma!

"İnsanın soyunun tükeneceği konusunda artık tereddüt kalmadı"

28 Ağustos 2018 16:59

Açık Radyo Yayın Yönetmeni, akademisyen ve uzun yıllardır iklim değişikliğine dair yaptığı programlarla tanınan Ömer Madra, Gazete Duvar’dan Filiz Gazi’ye konuştu.

Madra, ‘insan soyunun iklim değişikliği sebebiyle tükenmekte olduğunu’ ve bunu engellemek için insanoğlunun yapabileceği hiçbir şey kalmadığını dile getirdi.

"Düşünün artık, bu kadar vahim bir noktaya gelmişiz..."

'İklim değişikliğinin savaşlara sebep olduğunu' da ifade eden Madra, Suriye’de yaşananların temelinde de 'kuraklık ve küresel ısınma' bulunduğunu söyledi.

Söyleşinin ilgili kısmı şöyle:

İnsan soyu tükenir mi?

Kesinlikle tükenmek üzere. İnsanın soyunun tükeneceği konusunda artık tereddüt kalmadı. Şimdi bu sohbeti yaparken masal gibi bir şey olsa ve bütün uçuşlar, bütün gemiler, tankerler, otomobiller, hafriyat kamyonları durdurulsa ya da güneş enerjisine tamamen geçilse dahi, bahsettiğim ppm sayısının yükselmesine on yıllarca engel olamayız. Belki de yüzyılın sonuna kadar küresel ısınma devam eder. Düşünün artık, bu kadar vahim bir noktaya gelmişiz.

“İklim değişikliği hayatın her alanını etkiler. Savaşı da barışı da, sporu da turizmi de” diyorsunuz. Biraz daha açıklar mısınız?

Gözümüzün önünde yedinci senesini bitirmekte olan Suriye savaşı var. İç savaş demeye dilim varmıyor. Çünkü başka ülkeler de işin içinde. Sebebi ne? Kuraklık ve küresel ısınma. Suriye savaşı uzayan kuraklıktan çıktı. Göç etmek zorunda kaldı oradaki insanlar. Büyük şehirlerde de ikinci sınıf vatandaş oluyorsunuz. Gıda fiyatları yükselince şikayet ettiler. Beşşar Esad da bastırdı, bindi insanların tepelerine. Savaş, küçücük bir kasabada Dera’da başladı. Bu hale geldi. Şu an nüfusunun yarısı yersiz yurtsuz durumda. 6,5 milyondan fazla insan yaşadığı ülkeden uzaklarda. Dünyanın en eski şehri Halep perişan halde. 600 bin kişi öldü. Bunun ana sebebi küresel iklim değişikliği.

Yani zincirleme etkiler diyorsunuz…

Evet. Örneğin hava kirliliği en çok yoksulları vuruyor. Öyle rakamlar var ki. Sadece Britanya’da 2 milyon insan kalp-damar hastası. Aslında sınıfsal bir mesele de var ortada. Yoksul ülkelerin yüzde 1’lik katkısı var dünyadaki kirlenmeye ama en fazla etkilenen onlar. Çünkü başka görünmeyen yönleri var. Bangladeş gibi yoksul bir ülkeyi ele alalım. Geniş bir nüfusu var. Ülkenin üçte biri yaklaşık olarak deniz seviyesinin altında yaşıyor. Deniz seviyeleri yükseliyor. Bu, insanların boğulacağı anlamına gelmiyor. Tarım yapamıyorsunuz. Çünkü tuzlu su basıyor ve çürütüyor her şeyi. Tuzlu suyla değil pirinç hiçbir şey yetiştiremezsiniz. Nereye gidecek bu insanlar? En yakın Hindistan’a gidebilirler ama milyonlarca insanın turist olarak ağırlanacak hali yok. 4 bin km’lik duvar dikiliyor. Gözetleme kuleleri ve silahlarıyla…


Söyleşinin tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.