Politika

AKP Sözcüsü: "Aile Bakanı birilerinin önüne yattı" diyen Kılıçdaroğlu, ahlaki bir problem haline gelmiştir

"Suriye’nin kuzeyi ile ilgili hassasiyetlerimizin haklı çıktığını görüyoruz"

07 Nisan 2016 19:09

AKP Sözcüsü Ömer Çelik,  "Aile Bakanı birilerinin önüne yatmıştır" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili olarak "Son gelinen noktada ana muhalefet partisini giderek güçsüz kılan bu şahsın bir hanımefendiye, kadın bakana dönük olarak kullandığı üslup onu artık bir ahlaki problem haline getirmiştir" dedi. ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ın, PKK'ya yaptığı silah bırakma çağrısına da değinen Çelik, "Suriye’nin kuzeyiyle ilgili hassasiyetlerimize de değindi büyükelçi. Suriye’nin kuzeyi ile ilgili hassasiyetlerimizin haklı çıktığını görüyoruz. PYD denen örgütün, Suriye’de kendisi dışında bir hassasiyetinin olmadığı görüldü" diye konuştu.

 

Çelik ayrıca, yeni anayasa için çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Birkaç toplantı yaptık, ayrıca Sayın Başbakanımızla, akademik heyetle toplantı yaptık. Üzerinde durduğumuz temel konular, temel hak ve hürriyetlerin düzenlenmesi konusunda çeşitli bakış açılarının kanaatlerini alıyoruz. Kuvvetler ayrılığı konusunda farklı görüşleri dinliyoruz" dedi. 

Ömer Çelik'in konuşmasından satırbaşları şöyle: 

"Kuşkusuz ana muhalefet partisi demokrasilerde son derece istisnai bir yere sahiptir. Kullandığı üslup ve politikaları her zaman iddialı olmak zorundadır. İktidarla yarış halinde olması gereken en önemli parti. İktidarlar, iktidarları boyunca oyları düşer, ana muhalefet ise oyları düşer, desteği artar. Türkiye’de tersi oluyor.

Bunun pek çok sebebi var. Yazıldı, söylendi. Bu saatten sonra üzerinde durulmayı gerektirecek bir konu olarak görülmüyor. Gözüken o ki, Kılıçdaroğlu’nun son üslubu, bir sorumsuzluk ve özensizlik olarak değerlendirilebilir. Düzeltme fırsatı verildiği halde düzeltmedi, arkasında durmaya devam etti. Şu andan itibaren Kılıçdaroğlu, Türk siyaseti için problem olmanın ötesine geçmiş, ahlaki problem haline gelmiştir. Türkiye’de siyasetin en köklü kurumlarından olan CHP’nin başında olması büyük talihsizliktir. Statükoyu sürdürmesi, siyasette sadece özensiz, ahlaki açıdan son derece sıkıntılı, ahlaka aykırı, siyasi açıdan ise antidemokratik söylem ve üslupla gündeme gelmesi büyük bir talihsizliktir.

Bizim normalde memnuniyet duymamız gerekir, ana muhalefet partisini rakip olmaktan çıkarmaktadır genel başkanlık yapma biçimiyle. Son gelinen noktada ana muhalefet partisini giderek güçsüz kılan bu şahsın bir hanımefendiye, kadın bakana dönük olarak kullandığı üslup onu artık bir ahlaki problem haline getirmiştir.

 

"Kılıçdaroğlu'nu kınıyoruz"

 

Bir kere daha yaptığı bu açıklamadan dolayı Kılıçdaroğlu’nu kınıyoruz. CHP’de bir iki sağduyulu açıklama vardı, bunları genelleştirebilselerdi, CHP için bir çıkış noktası olacaktı. Bu açıklamanın arkasında durarak CHP de aynı seviyeye savrulmuş oldu. Türk siyasi hayatı içinde çeşitli polemikler hatırlıyoruz ama göründüğü kadarıyla en vahimlerinden biri budur.

Toplumun duyarlı kesimlerine, protesto eden kadınlarımıza çok teşekkür ediyoruz.

 

Azerbaycan – Ermenistan çatışması

 

Türkiye, Azerbaycan’ın haklı davasının yanındadır. İki devlet tek millet olduğumuzun altını vurguluyoruz. Sayın Aliyev’in terörle mücadelede dayanışma göstermesi, iki devlet tek millet olduğumuzu hatırlatmasını şükranla anacağız. Sizin şehitleriniz, bizim şehitlerimizdir. Bugünlerde “İşgale dur de” şeklindeki kampanyaya bütün teşkilatlarımızla, seçmenlerimizle güçlü destek veriyoruz, devam edeceğiz.

 

Yeni anayasa çalışmaları

 

Çalışmalarımız devam ediyor. Birkaç toplantı yaptık, ayrıca Sayın Başbakanımızla, akademik heyetle toplantı yaptık. Üzerinde durduğumuz temel konular, temel hak ve hürriyetlerin düzenlenmesi konusunda çeşitli bakış açılarının kanaatlerini alıyoruz. Kuvvetler ayrılığı konusunda farklı görüşleri dinliyoruz. Bir workshop gibi çalışıyoruz. Yargı bağımsızlığının nasıl düzenleneceği konusunda... Farklı görüşlerin bir araya geldiği, Türkiye’nin önünü açacak yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığının altını çizecek yolları arıyoruz.

 

"Meseleyi etiket olarak tartışmak isteyenler asıl meseleyi gözden kaçırıyor"

 

Sayın Başbakan’ın açıkladığı takvim ilerlemektedir. Prensiplerin ileriye çıkması konusunda geniş tabanlı bir çalışma yürütüyoruz. Burada maksat prensiplerin sağlam olarak ortaya çıkması, yazım süreci de birlikte gerçekleşecek. Güncellememiz gereken noktalar var mı diye üzerinden geçiyoruz. Ana muhalefet “Biz de alternatif teklifimizi yapabiliriz” diyor ama bunu uzlaşma masasını devirmeden de yapabilirdiniz. Toplumun da bu sürece katılması için vesileydi. Verimli bir tartışma yürüyecekti. Türk demokrasisinin çeşitli safhalarında olduğu gibi sabote edildi.

 

"Başkanlık da, parlamenter sistem de meşru sistemlerdir"

 

Başkanlık da parlamenter sistem de meşru sistemlerdir. Kimin önerisinde denge denetleme, kuvvetler ayrılığı düzenlenmiş, kamuoyu önünde tartışacağız. Meseleyi etiket olarak tartışmak isteyenler asıl meseleyi gözden kaçırıyor. Yeni anayasayı konuşmak istiyoruz, Türkiye’yi dengeye taşıyacak sistemi konuşmak istiyoruz ama onlar etiket tartışması yapıyor. Bizim kendi takvimimiz ilerlemektedir.

 

"Bugün gazeteci diye yargılananların basın kartı bile yok"

 

ABD Büyükelçisi’nin açıklaması vardı. “Hakarete tolerans gösteririz, cezalandırmayız” diye. Kuşkusuz basın ve ifade özgürlüğü konusunda demokrasinin olmazsa olmazı konusu olduğunda şüphe yok. Fakat farklı ülkelerde farklı uygulamalar var. “Hakarete toleransla bakarız” der ama bu toplumda hakaretin şemsiyesi altına her şey girmez. Eleştiri olabilir, ağır eleştiri olabilir, radikal eleştiri olabilir. Bu konunun ifade özgürlüğüyle çeliştiğini düşünmüyoruz. Türkiye terör saldırısıyla karşı karşıya kaldığı zaman aynı düzenlemelerin kendilerinde olduğunu görmezden geliyorlar. Biz bu konuda telkin almak durumunda olan bir kadro değiliz. Basın hürriyeti konularında geçmişte yaşanan sıkıntıların yaşanmaması için mücadele etmiş bir kadroyuz. Bu çerçeveden bakıldığında geri adım atmamız söz konusu değil. Basın ve ifade hürriyeti söz konusu edilerek Sayın Cumhurbaşkanı’na soruldu ABD’de. Bugün gazeteci diye yargılananların basın kartı bile yok. Terör suçundan Yargıtay tarafından cezaları onanmış isimler. Basın ve ifade hürriyeti hepimizin içinde nefes aldığı bir atmosferdir.

 

"Haklı çıktığımızı görüyoruz"

 

Suriye’nin kuzeyiyle ilgili hassasiyetlerimize de değindi büyükelçi. Suriye’nin kuzeyi ile ilgili hassasiyetlerimizin haklı çıktığını görüyoruz. PYD denen örgütün, Suriye’de kendisi dışında bir hassasiyetinin olmadığı görüldü. Bir terör örgütüyle mücadele etmek, diğer terör örgütünü, terör örgütü olmaktan çıkarmaz.

 

"PKK'ya da 'silah bırak' demeliler"

 

PYD’nin DAEŞ denen terör örgütünden bir farkı yoktur. DAEŞ’le mücadele ediyor diye bu örgüte silahlı yardımda bulunmak, DAEŞ’e yardımda bulunmaktan farksızdır.

Kuşkusuz müttefikimiz ABD’nin “PKK silah bıraksın” demesi noktasında olması önemlidir ama kendilerinin “PYD silah bıraksın, PKK silah bıraksın” noktasında olması da önemlidir. Bir husus da şudur; ABD gibi güçlü müttefiğimizin prensipler düzeyinde olduğu kadar pratikte de mücadele ediyor olmasını isteriz.