Kültür-Sanat

Ölümünün 60.yılında Sait Faik'i anlattılar

Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı bu sene Mahir Ünsal Eriş'e verildi. Abasıyanık, bu sene bir de ödülü alan hikayecilerin anlatımıyla anıldı

11 Mayıs 2014 20:40

Bugün Türk edebiyatının ‘Kelebek Avcısı' Sait Faik Abasıyanık'ın 60. ölüm yıldönümü. 50 yıldır her 11 Mayıs'ta onu Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı ile anılıyor. Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağanı’nın sahibi bu sene Mahir Ünal Eriş oldu. Abasıyanık bu sene bir de, Sait Faik öykü zincirine eklenen yazarların görüşleriyle hatırlandı. Ödülün sahipleri “Sait Faik'in, özelde sizin öykücülüğünüz, genelde Türk öykücülüğü üzerindeki etkisi nedir?” sorusuna verdikleri cevapla Sait Faik’i anlattı.

Jülide Güngör ile Eda Üçer’in Zaman gazetesinde yer alan habere göre, Mahir Ünsal Eriş, Ahmet Büke ve Behçet Çelik gibi hikayeciler Sait Faik’i şöyle anlattı:

Mahir Ünsal Eriş (2014 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) “Sait Faik Abasıyanık benim için bir yazma faaliyetine niyet ettiğim günden beri üzerine yazdığım kağıdın ta kendisi. Sadece satır aralarında kalmış boşlukları doldurmaya çalıştım bu zamana kadar, kendi tanıdığım kendi bildiğim insanlarla kendi tanıdığım coğrafyayla. Her şeyden önce Sait Faik’in okuru olmak çok değerli. Ödülün de adımın yanına bir unvan gibi hayatım boyunca beni takip edecek olmasından duyduğum onuru anlatamıyorum.”

Yalçın Tosun (2012 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Kendi adıma insanın derinlerindeki, o karanlık odalardaki arzularını anlatmasındaki yücelik en çok etkilemiştir beni. Arzunun görünümleri çeşit çeşittir Sait Faik'te. Bir şeyler hep duralatmaya çalışsa da yaşamın özü de sayılan arzunun yolculuğunu, yazıyla karşı çıkar buna. Öykülerinde bunu duyumsatışıysa can yakıcı güzelliktedir. Yaşamak kokar buram buram. O tramvaylardaki bütün güzel ve kirli çocuklar, denizlerdeki öpülerek geri bırakılmış tüm balıklar ile bir de biz -yazıyla kalbini kanatmışlar- gönül borcu duyarız ona. Daima."

Ahmet Büke (2011 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik, öykümüzün hep güzel kalan annesidir. Uyurken üstümüzü örter; iyi insan, iyi öykücü olmamıza yardım eder."

Behçet Çelik (2008 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Birbirlerinden pek çok açıdan farklı olan insanların, insan onurunu ve yaşama sevincini merkeze alan yeni bir ahlakta buluşabileceklerini ifade ettiği edebi metinlerini kaleme alırken de özgür ruhludur Sait Faik. Yerleşik edebi ölçütleri, alışkanlıkları, anlatım ve kurgu biçimlerini tersyüz etmekten çekinmemiş, yeni bir dilin, yeni bir edebiyatın ilk filizleri onun öykülerinde yeşermiştir. Sait Faik'in insanın yaratıcılığını kışkırtan, ifade etmeye çalıştığım bu öykü âlemi benim için de her zaman esaslı bir esin kaynağı olmuştur."

Ayşe Sarısayın (2005 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik, pek çoğumuz gibi beni de Türk hikâyeciliğiyle tanıştıran ilk isimlerden biri. Çocukluk yıllarımda onun ilk hikâyesi İpekli Mendil ile başlayan tanışıklığımız, edebiyatımızda bir dönüm noktası sayılan Alemdağ'da Var Bir Yılan'a dek uzandı zaman içinde. Tıkandığımı hissettiğimde, has Türkçeyi, yalın bir anlatımı özlediğimde başvurduğum yazarlardan biri oldu Türk edebiyatında bir ‘ada' olarak gördüğüm bu büyük usta. Son yıllarda adada yaşamamın da etkisiyle olsa gerek, çalışan ve üreten kalabalıklardan beslenen, sıradan yaşamların tanığı olmaktan sevinç duyan, güzelliklerin hakkını veren, çirkinliklerle karşılaştıkça ıssızlıklara, doğaya, denize, en çok da ‘ada'ya sığınan Sait Faik'i daha sık anıyorum."

Murat Gülsoy (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik, edebiyatımızın en Batılı kalemlerinden biridir, insanlarla, toplumla, toplumsal olanla sorunları olduğunu keşfeden bireyin arketipidir. Bu nedenle de hemen her yazar günü gelir Sait Faik'le hesaplaşmak gereği duyar. Benim kişisel olarak geç keşfettiğim yazarlardandır. Belki aldığımız eğitim nedeniyle Sait Faik'i yanlış tanımış, önceliği Sabahattin Ali'ye, Orhan Kemal'e, Kemal Tahir'e vermiştim Türk edebiyatı ile tanıştığım yıllarda. Ancak sonradan, yazmaya başladığım zaman nasıl da ciddi bir akrabalığım olduğunu anlayacaktım. Nâzım'ın dediği o “zıpırlıkla hassasiyetin karmaşası”nın bugünden baktığımda Türkiye'de bireysel özgürlük fikrinin gelişiminde çok önemli olduğunu düşünüyorum."

Necati Tosuner (1999 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik'in daha lise öğrencisiyken yazdığı ‘İpekli Mendil' öyküsünü, bir yetenek tanımı olarak düşünmek hiç de yanlış olmaz. O öykünün bitişindeki “su gibi fışkıran” şiirsellik, onun yazarlığında –sonra da hep göreceğimiz gibi- anlatıma temel oluşturan, bir duygusal renk katar. Yazarlıktan başka bir iş yapmayacaktır ve yazarken, kendisini ‘Lüzumsuz Adam' diye adlandıracak kadar da içtenlikli olacaktır. Erken yaşta yitip gitse de, insan sıcağını aktaran yenilikçiliği onu hep ayakta tutacaktır. Ama Sait Faik için işler daha kolaydır. Çünkü Sait Faik için kendisinden önce gelmiş bir ‘Sait Faik' yoktur."