"Köşe başını tutan leylak kokusu, bırak yakamı da gideyim" dizelerinin usta şairi, yeni şiirin önde gelen isimlerinden Oktay Rifat doğumunun 100. yılında “Elleri Var Özgürlüğün - Oktay Rifat 100 Yaşında” adlı sergiyle anılıyor. Şairin
"Köpürerek koşuyordu atlarımız
Durgun denize doğru"
dizeleriyle başlayan ünlü şiirine atıfta bulunarak “Elleri Var Özgürlüğün" ismini taşıyan sergi, Oktay Rifat'ın şair yönünün gerisinde kalan ressamlığına da vurgu yapılıyor.
Taraf gazetesinde yer alan habere göre, “Elleri Var Özgürlüğün - Oktay Rifat 100 Yaşında” adlı sergi, 23 Mayıs’ta Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açılacak. YKY’nin düzenlediği sergi, Garip Hareketi’nin ve İkinci Yeni akımının öncülüğünü yapmakla kalmayıp, bütün şiir serüveninde yenilikler peşinde koşan, modern şiirimizin büyük kurucularından Oktay Rifat’ın kişisel yönüne de odaklanıyor.
Avukat, marangoz ve aşçı
“Elleri Var Özgürlüğün” sergisi, Oktay Rifat’ın edebî serüveni kadar ressamlığına da vurgu yapıyor. 18 Nisan 1988’de 74 yaşında aramızdan ayrılan Oktay Rifat’ın yaşamından kesitler veren, ailesi ve edebiyatçı dostlarıyla ilişkilerinin yansıtıldığı sergide; şairin avukatlık mesleğinden kalan eşyaları, resmî belgeleri, mektupları, daktilosu, küllüğü, pardösüsü, kasketi, saati gibi özel eşyaları da görülebilecek.
Elleri Var Özgürlüğün sergisi; Oktay Rifat’ı, şair, oyun yazarı, romancı, denemeci, ressam, avukat, balıkçı, marangoz, aşçı, sporcu, gerçek dost, dürüst insan, toplumcu bir halk adamı ve büyük bir aydın olarak yansıtmayı hedefliyor. Sergi, 22 Haziran’a kadar ziyaret edilebilir.
Oktay Rifat Horozcu kimdir?
10 Haziran 1914 tarihinde Trabzon'da doğdu. Şair ve dilci Samih Rıfat'ın oğludur. Ankara Erkek Lisesi'ni ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Devlet sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Paris'e gönderildi. II. Dünya Savaşı nedeniyle, orada yaptığı doktora çalışmasını tamamlayamadan Türkiye'ye döndü. Bir süre Maliye Bakanlığı'nda, daha sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çalıştı. Serbest avukatlık yaptı. İstanbul'a yerleşerek avukatlığını orada sürdürdü. Devllet Demir Yolları'na girdi ve emekli olana dek bu kurumda çalıştı. 18 Nisan 1988'de İstanbul'da öldü.
Cumhuriyet dönemi şiirimizin köşe taşlarındandır. Ankara Erkek Lisesi’ndeki öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başladı. İlk şiiri 1936'da Varlık dergisinde yayınlandı. Bu dönem şiirlerinde hece veznini kullandı, daha sonra serbest vezne geçti. Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Türk şiirine damgası vuran Garip akımının öncülerindendir. Garip dönemi şiirlerinde kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarına lirik ögeyi devre dışı bırakacak bir biçimde yaklaştı, gücünü şaşırtıcı buluşlardan, alay ve yergiden alan, yalın bir dille kısa şiirler yazdı. Aile, Yaprak, Yeditepe, Yeni Dergi gibi dergilerde yayınlanan şiirleriyle etkili oldu. Sonraları bir yandan Garip çizgisini sürdürürken bir yandan geleneksel biçimleri denedi. Yarım ve tam uyaklar kullandığı bu dönem şiirlerinde halk şiirinin söyleyiş özelliklerine uzanan, klasik beğeniyle dengelenmiş, lirik, ve toplumsal temaları işleyen, halk deyişlerinden yararlanarak alaya, yergiye dayalı şiirler yazdı. Perçemli Sokak adlı kitabıyla "İkinci Yeni" anlayışına, anlamla anlamsız arasında gel-gitlerin anlamsıza yakınlaştığı imgeci bir şiire yöneldi. Türkçe'nin ses zenginliğini, geniş bir sözcük dağarcığıyla ustalıkla kullanan, insan-doğa-söylen ekseninde yer yer gerçeküstücü görüntüleri de katıştırarak unutulmaz şiirler yazdı.