Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Cumhuriyet.com.tr'nin Yayın Yönetmeni Oğuz Güven'in, Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper'in trafik kazasında hayatını kaybetmesine ilişkin haberde kullandıkları "İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper'i kamyon biçti" başlığı nedeniyle gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
"Ben o siteyi yönetseydim böyle bir başlık atar mıydım, sanmıyorum" diyen Yılmaz, "Böyle bir başlık nedeniyle bir gazetecinin gözaltına alınmasına ne demeli? Bu Türkiye’nin 'hukuk devleti' olmaktan uzaklaşmakla yetinmediğini artık bir 'kanun devleti' bile sayılmaması gerektiğini gösteren bir uygulamadır" görüşünü dile getirdi.
Yılmaz'ın Hürriyet'te "Bir 'ceberut devlet' uygulaması" başlığıyla yayımlanan (13 Mayıs 2017) yazısından bazı bölümler şöyle:
Cumhuriyet internet sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, trafik kazasında hayatını kaybeden Denizli Başsavcısı ile ilgili habere atılan bir başlık yüzünden gözaltına alındı.
Gözaltına neden olan “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” başlığı daha sonra değiştirilmiş ama Oğuz Güven yine de sabahın köründe evi basılarak gözaltına alınmış.
Ben o siteyi yönetseydim böyle bir başlık atar mıydım, sanmıyorum.
Olay bu, bir kamyon, savcının aracını biçmiş ama sonu ölümle biten her olayda daha titiz davranmak gerektiğine inanırım.
Peki böyle bir başlık nedeniyle bir gazetecinin gözaltına alınmasına ne demeli?
Bu Türkiye’nin “hukuk devleti” olmaktan uzaklaşmakla yetinmediğini artık bir “kanun devleti” bile sayılmaması gerektiğini gösteren bir uygulamadır.
AİHM, AYM ve Yargıtay kararları bu konuda son derece açık.
Bunlara gerek kalmadan zaten kanunlarımızda da böyle bir “suç” yok.
Ama yine de bir savcı talimat verebiliyor ve gecenin bir vakti bir gazeteci gözaltına alınabiliyor.
Şimdi bu gözaltını haklı çıkarmak için nasıl bir gerekçe üreterek Oğuz Güven’i “terörist” ilan edeceklerini merakla bekliyorum.
Kuşkunuz olmasın ki şu anda sırf yazdıkları yazılar nedeniyle hapishanede olan, haklarında ağır cezalar istenen gazetecilere nasıl suç uydurdularsa, Güven’e de uydurabilirler.
Bu gidişle, hapiste değil, dışarıda bir gazeteci görürsek şaşırmamız gerekecek.
Birbirine tamamen zıt durumları ifade eden iki kelimenin bir arada kullanılmasına “oksimoron” deniliyor.
Bu da Yeni Türkiye’nin oksimoronu olmalı: Özgür gazeteci!