Gündem

"Öcalan’ın yeni avukatı Recep Tayyip Erdoğan" diyen CHP'li Özkoç: Ne zaman görüştünüz de, rahatsız olduğunu size iletti?

Erdoğan, "Öcalan’ın Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek" demişti

27 Ocak 2022 16:44

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirerek, “Öcalan ile ilgili diyor ki ‘Öcalan, Demirtaş’ın vermiş olduğu mesajlardan rahatsız.’ Öcalan’ın yeni avukatı Recep Tayyip Erdoğan. Bugünlerde bildiğim kadarıyla avukatlarıyla da görüştürülmüyor. Herhalde bunların aralarında bir kırmızı telefon ya da kırmızı bir kişi var. Bu kırmızı kişi ya da kırmızı telefon, Öcalan ile direk Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı telefonla görüştürüyor. Ne zaman görüştünüz de rahatsız olduğunu size iletti? Baş başa mı görüştünüz, kırmızı telefon ile mi görüştünüz? Aranızdaki samimiyetin derecesi nedir, hangi noktadadır?" dedi.

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Engin Özkoç’un konuşmasından satır başları şöyle:

"Bu, hazineyi dolandırmak değil mi?"

Dün Genel Başkanımız bir belge açıkladı. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ıslak imzalı belgeyle hazinemizden 6 milyarı beşli çeteye nasıl peşkeş çektiğini ortaya koydu. Soruyoruz: Bandırma Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu’na karşı mıyız? Hayır. Biz neye karşıyız? Kul hakkına karşıyız. Şimdi bunun gerekçesini bir kez de ben anlatıyorum. 3 Nisan 2018, ihaleye 15 firma katılıyor. Bir firma ihaleyi kazanıyor. Her şey şeffaf, normal. Katılanlardan bir tanesi kazanmış ancak kazanan firmaya ihale verilmiyor. Çünkü beşli çeteden biri değil. Hangi gerekçeyle iptal ediyor? Çünkü beşli çeteden değil, onun için iptal ediyor. Tekrar ihale açılıyor. Aynı iş bu kez bir başkasına veriliyor. Bu kişi kim? Erdoğan bu ihaleyi iptal etmiyor. Çünkü verdikleri beşli çeteden Kalyon İnşaat. 6 milyarlık fark var. Bu 6 milyarlık fark, hazineden çıkacak. Bu kul hakkı değil mi? Bu hazineyi dolandırmak değil mi? Türkiye’de bu ihalelerde eşit rekabet koşullarını ortadan kaldırarak, peşkeş çekmek değil mi?

"İran'daki gaz bahane edilerek neden üretim tesislerine ara verdirildi"

Kar kış kıyamet. Böyle zamanlarda ülkeler kendi tedbirlerini alırlar. Doğal gazla ilgili depolar var. Depolar dolu gösterildi. Bununla ilgili Bakan bir açıklama yaptı. ‘Depoların dörtte üçü doludur’ dedi. Bakan’a soruyoruz, doğal gaz sebebiyle üretim neden durduruldu. İlk defa üretim tesisleri durduruluyor, üretim tesisleri çalışamaz hale geliyor. Bunun müsebbibi bu beceriksiz iktidar. Türkiye Cumhuriyeti’ne giren doğal gaz rezervi 320 milyon metreküp. Kışın harcanan 280 milyon metreküp. Biz İran’dan 28 milyon metreküp alıyoruz. Neden bu İran’daki gaz bahane edilerek, üretim tesisleri üretime ara verdirilmiştir? Neden yapılmıştır?

"Erdoğan, milletin feryadı duyulmasın diye gündem değiştirmeye çalışıyor"

Erdoğan, ekonomide pembe tablolar çizmeye devam ediyor. Bakan Nebati ayrı, AKP Genel Başkanı Erdoğan ayrı açıklama yapıyor. Milletin sesi feryada dönüşüyor. Yoksulluk, elektrik faturaları, doğal gaz faturaları ile ilgili feryat var. Açlık var, kuyruklar var ama Erdoğan milletin feryadı duyulmasın diye gündem değiştirmeye çalışıyor. AKP MYK’sında ‘gündemi değiştirmeyi başardık, helal olsun.’ Bir yanda Sezen Aksu bir yanda Sedef Kabaş ile gündemi değiştirmeyi başarmışlar.

"Bunların yaptıklarının tam tersini yaparak başaracağız"

Ankara İstanbul ve birçok ilimizde şiddetli kar yağışları oldu. Erdoğan ‘derhal iki bakanımı gönderdim’ diyor. İstanbul için sanki başka devletten bahsediyor. Sanki başka devlete iki bakanını gönderdiğini söylüyor. Dünkü programda İBB ile ilgili İran’ı kıyasa oturtuyor. ‘CHP belediyeleri sanki başka ülkeymiş gibi’ diyor. Cumhurbaşkanı için de bizim söylediğimiz şey tam da bu. Cumhurbaşkanı neredeyse kentleri de ‘biz yönetmiyoruz’ anlayışı ile ayrıştırmaya çalışıyor. Nifakı ülkenin her yerine nüfus ettirmeye çalışıyor. İki bakan İstanbul’a gitti. Nasıl gitti. İstanbul Havalimanı kar yağışı ile ilgili kapalı. Sabiha Gökçen Havalimanı kapalı. Buraların açık tutulması onların işi değil! Onların aklı fikri İstanbul’da. ‘Bak bazı yollar kapandı’ diyorlar. Yunanistan’da özel otoban kapandı diye tazminat açılıyor. Türkiye’de otoyollar kapalı, Erdoğan hiç onlardan bahsetmiyor, aklı fikri İstanbul. Türkiye’nin her zaman olduğu gibi bugün de Atatürk’ten başka çaresi yok. O Atatürk Havalimanı’nı en büyük üçüncü havalimanı seçilmiş bir havalimanı. Devre dışı bırakılmamalıydı. Şimdi ne oluyor? Bakanlar güvenlikli iniş için iptal ettikleri Atatürk Havalimanı’nı kullanmak zorunda kalıyorlar. Atatürk Havalimanı’nı erken boşalttığımız için 389 milyon avro da tazminat ödemek zorunda kaldık. Milletimiz soruyor ya iyi yönetecek parayı nereden bulacaksınız? İşte har vurup harman savurmamak, peşkeş çekmemek, ihaleleri en düzgün yapan şirketlere vererek başlayacağız. Bunların yaptıklarının tam tersini yapacağız, öyle başaracağız.

"AKP Genel Başkanı yalan söylüyor"

Erdoğan dün diyor ya. Cumhurbaşkanı olarak ‘yalan söylüyor’ desek dava açar mı bilmiyorum ama AKP Genel Başkanı olarak yalan söylüyor. AKOM 2000 yılında kuruldu, Erdoğan belediye başkanlığından 1999 yılında ayrıldı. Ama ‘ben gider AKOM’da otururdum’ diyor. ‘Muhalefet belediyelerini engellemiyoruz’ diyor. Belediyeler 15 milyon lira para topladı, o paranın üstüne neden oturdu.

TIKLAYIN | Erdoğan: Öcalan, Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız

TIKLAYIN | Erdoğan'dan Demirtaş ve Öcalan açıklaması: Edirne'deki en büyük hesabı İmralı'dakine verecek; kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var

 

"Sen milletin tamamının Cumhurbaşkanı olamazsın"

Bu arada İstanbul’da çok önemli bir olay yaşandı. İngiltere Başbakanı, büyükelçisinden bilgi almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı, Ekrem İmamoğlu yemek yedi diye skandal kopardı. Herhalde İngiltere sormuştur ‘ne yaptınız da skandal oldu, ne yaptınız da MOBESE kameralarıyla bu yemeği ifşa etti’ diye sormuştur diye tahmin ediyorum. Belediye ekipleri harıl harıl çalışırken, kalkıp ‘İmamoğlu’nu iftira atacağım’ diye milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyeceğine, kendi yaptıklarından bahsetsene. Sen başkomutan sıfatıyla AKP kongresinde bütün insanların vicdanını sızlatan sen değil misin? Bir insan bir insana itibar suikastı yapmak için kendisini bu kadar mı zavallı duruma düşürür? Bir ülkenin cumhurbaşkanı sıfatından bu kadar mı ayrıştırır kendisini? Sen AKP Genel Başkanı’sın ama sen asla bu milletin tamamının cumhurbaşkanı olamazsın. Asla olamazsın. Çünkü bu milleti ayrıştıran, iftira atan, yalan söyleyen, insanları birbirine kırdırmaya çalışan, yerel yönetimlerin başında başka siyasi partilerin başkanı var diye bir düşman ülke ile ilgili sanki bir yorum yapıyormuş havasında konuşan kişi olarak asla Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamının cumhurbaşkanı olamazsın. O yüzden biz diyoruz ki partili cumhurbaşkanı olmaz, parlamenter sistem olmalı, bu ülkenin herkesi kucaklayan bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var diyoruz.

"Öcalan'ın yeni avukatı Recep Tayyip Erdoğan"

Öcalan ile ilgili diyor ki ‘Öcalan, Demirtaş’ın vermiş olduğu mesajlardan rahatsız.’ Öcalan’ın yeni avukatı Recep Tayyip Erdoğan. Bugünlerde bildiğim kadarıyla avukatlarıyla da görüştürülmüyor. Herhalde bunların aralarında bir kırmızı telefon ya da kırmızı bir kişi var. Bu kırmızı kişi ya da kırmızı telefon, Öcalan ile direk Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı telefonla görüştürüyor. Kim bu Öcalan? Terör örgütünün lideri. Diyor ki ‘Öcalan rahatsız’ diyor. Soruyorum. Ne zaman görüştünüz de rahatsız olduğunu size iletti? Baş başa mı görüştünüz, kırmızı telefon ile mi görüştünüz? Aranızdaki samimiyetin derecesi nedir, hangi noktadadır? Şöyle mi dedi, ‘Sayın Tayyip Erdoğan ne oldu ben çok rahatsızım bu Demirtaş’tan’ dedi de sen ona ‘ben bunu söyleyeyim mi televizyona çıkacağım şimdi’, deyince ‘söyle söyle sana yetki veriyorum’ dedi de sen TV'de şöyle bir cümle mi kurdun; ‘Öcalan Demirtaş’ın vermiş olduğu mesajlardan çok rahatsız'. Sadece bu söz bile yeri ve zamanı geldiğinde her yola başvurabileceğinin kanıtıdır.

"Sen bundan niye rahatsızsın; sana ne"

Sen İstanbul’da Ekrem İmamoğlu seçimleri kazanmasın diye Öcalan’ın kardeşini devletin televizyonunda konuşturursun. Sen bunu yaparsın. Sen burada kendi oy kaygıların nedeniyle Öcalan ile görüşüp, Öcalan’ın mesajını ulusal bir televizyon kanalından millete duyurursun. Önceden sen aracılar vasıtasıyla duyururdun. Türkçe mektubu başkası, Kürtçe mektubu başkası okurdu. Şimdi aracıyı aradan çıkarmışın. Öcalan ile direkt mesajlarını ileten bir kişi noktasına getirmişsin kendini. Öcalan HDP’den rahatsız ise sen bundan niye rahatsızsın? Sana ne! Öcalan HDP’den rahatsızsa ‘yahu bunların terör örgütüyle ilgisi var, iyi ya birbirlerinden kopuyor, ayrışıyorlar.’ Sen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak neden bundan rahatsız oluyorsun da kardeşini televizyona çıkaramıyorsun, direkt Öcalan’dan aldığı mesajı millete iletiyorsun. Açıklamak durumunda değil misin?.. Artık Öcalan ile kendisi bizzat onun söylemlerini halka ulaştıran kişi olarak ifade ettiğini biliyoruz. Biz meşru zemin üzerinden TBMM’nin her derde çare olması gerektiğini söylüyoruz. CHP lideri dün ne diyorsa bugün de onu diyor. Sorunları çözecek tek yer TBMM. Recep Tayyip Erdoğan’ın muhatabı sözcüsü olduğu Abdullah Öcalan’dır.

"Ayrışma zihniyetini buraya kadar nasıl getiriyorsun"

Bir ülkenin cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı’nı yanına alıp da Allah’ın kelamının söylenmesi gereken yerde, bizce kutsal bir yerde, bir kadının dilini koparmaktan bahsedebilir mi? Dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir şey olabilir mi? Sen gerçekten rahatsız oluyorsan, masum ve suçsuz yere katledilen kadınlarla ilgili konuşsana. Yaşayan kadınların yüzde 68’inin şiddet gördüğü konusunda konuşsana. Bir kadına ‘dilini koparırız’ sözünü nasıl söylüyorsun? Bir ayrıştırma zihniyetini buraya kadar nasıl getiriyorsun?

"Lince tutmak tam da Erdoğan'ın yapacağı bir şeydir"

Fazıl Say ile ilgili yapılan açıklamalar haksızlıktır. Her sanatçı ait olduğu ülkenin ya da tüm insanlıkla ilgili söylenmesi gereken söz varsa eleştirisini yapar. Eleştiri şeklini beğenmiyorsun diye bir kişiyi linçe tutmak ancak AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı bir şeydir. Akademisyenlerimiz, öğrencilerimiz, yurttaşlarımız, kadınlarımız ile ilgili yaptığınız her ayrımcılığın karşısında olacağız, mücadele edeceğiz.”

"İttifakı zedeleyecek durumu yoktur"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” ifadeleri sonrası İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’dan tepki gelmesine ilişkin soruya Özkoç, şu yanıtı verdi:

“İttifakla ilgili kişisel yaklaşımları, ittifakı zedeleyecek durumu yoktur. Kişisel yaklaşımlar sadece o kişileri bağlar. O kişiler de kendi genel başkanları kendi partileri içinde konuşulur. Kişilerin ne söylediğine değil, siyasi partilerin parlamenter sistem ile ilgili yaptıkları kararlı çalışmaları, ekonomiye ilişkin yaptıkları değerli çalışmaları; bizleri ilgilendiren budur. Bekleyenler olabilir. Nifak ile ilgili kaygıları olan yapmak isteyenler olabilir. Dışarıdan müdahaleler olabilir. Biz bunların hepsini demokrasi çerçevesinde söylenmiş sözler olarak görüyoruz. Millet İttifakı birbirine saygı ve özveriyle millet için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyor. Demokrasi söylemi. Her yerde bizim söylediğimiz, Kılıçdaroğlu Türkiye’yi demokrasiyle taçlandıracağız diyen liderimiz. Bu sözünden bağımsız değerlendirmemek gerekir diye düşünüyorum.”

İmamoğlu'nun restoranda görünmesi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun büyükelçi ile yemeğini neden iptal etmediği ve ne konuşulduğuna yönelik soruya Özkoç, “Yemekte ne konuştular bilmiyorum ama çok komik bir tartışma olduğunu biliyorum. İngiltere Başbakanı merak ediyordur, ne oldu da bu kadar çok konuşuldu diye tahmin ediyorum. Daha önceden kararlaştırılmış bir saatte akşam yemeğini yemiş ve kendi işine gücüne bakmışsa; bu gayet doğaldır diye düşünüyorum. Kaygı duyduğumuz konu şu; hizmetlerini engellemeye çalıştığınız İstanbul’un İstanbul ile ilgili iftira kampanyası yapacağınıza kendi mesul olduğunuz konularla ilgili çalışma yapın. İktidar çuvallarken belediyelerimizin nasıl insanlarımızın yanında olduğunu herkes görmüştür” dedi.