İSTANBUL, (DHA) - NİZAMÜL-Mülk, doğumunun bininci yılı vesilesiyle, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) tarafından düzenlenen sempozyum ile anılıyor.
Büyük Selçuklu Devleti sultanları Alparslan ve Melikşah’a vezirlik yapan, Siyasetname’nin yazarı, Nizamiye medreselerinin kurucusu Nizamül-Mülk, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) tarafından düzenlenen sempozyum ile iki gün boyunca anılacak. Doğumunun bininci yılı vesilesiyle düzenlenen ‘Estetik, İktisat, Hikmet ve Siyaset: Nizamül-Mülk Bin Yaşında’ başlıklı sempozyum, bugün İZÜ Halkalı Kampüsü’nde başladı. Yarın da devam edecek olan sempozyumun ilk gününe İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut ile birlikte birçok akademisyen ve öğrenci katıldı.
“YENİ NESİLLE BULUŞTURMAK ÇOK ÖNEMLİ”
Nizamül-Mülk’ün önemi hakkında konuşan Rektör Prof. Dr. Bulut, “Bizim tarihimizde kendini, ufukları aşan beyinlerimiz var. Nizamül-Mülk de bunlardan bir tanesi. Dolayısıyla bizim kendi geleneğimizin bu büyük simalarını tanımamız lazım. Aristo’dan, Eflatun’dan, Sokrates’ten; 2000 yıl öncesinin Batı düşünürlerinden bahsediyoruz ama bizim kendi coğrafyamızın, medeniyetimizin bu büyük beyinlerini yeni nesille buluşturmak, onları anlamak, yeniden yorumlamak çok önemli diye düşünüyorum” dedi.
“ÜNİVERSİTE SİSTEMİNİN KURUCU BABALARINDAN BİR TANESİ”
“Nizamül-Mülk, bugün ülkemizde ve bütün İslam dünyasında hatta belki Batıda, var olan üniversite sisteminin en önemli kurucu babalarından bir tanesi” diyen Prof. Dr. Bulut, “Hepimizin bildiği meşhur Siyasetname’si var. Siyaset, devlet, ilim adamlarına, kadılara, maliyecilere; bir ülkenin yönetiminde rol oynayan bütün sınıflara tavsiyeleri var. Ayrıca tabi ki toplumla huzur ve barış içinde yaşayabilmek için bu yöneticilerle toplum arasındaki ilişkilere yönelik birçok tavsiyesi var. Dolayısıyla Nizamül-Mülk bizim bin yıllık Anadolu İslam medeniyetimizin en büyük kurucu öncülerinden bir tanesi” ifadelerini kullandı.
“BAŞKALARININ KAVRAMLARIYLA KENDİ DÜNYANIZI KURAMAZSINIZ”
Programın açılış konferansını yapan Dr. Yusuf Kaplan, şöyle konuştu:
“Bu dünyaya söyleyecek bir çift sözünüz yoksa bu dünyada yaşamanızın bir anlamı yoktur. Tarihi yapan şey epokhe’lerdir, ruhlardır, zeitgeist’lardır (çağın ruhu) yani çağlardır. Çağ ise bir çağrının çağırdığı yerdir. Çağrı varsa, çağ da mutlaka olacaktır. Zihnimiz çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüşmüş durumdadır. Çünkü biz içinde yaşadığımız çağı tanımıyoruz. Başkalarının kavramlarıyla kendi dünyanızı kuramazsınız. Yani bir çağ, bir dünya kuracaksanız bunu kendi kavramlarınızdan, dünyanızdan; kendi çağrınızdan kurmak zorundasınız. Bütün insanlık tarihinde yaşanan hikaye bu. Bunların Nizamül-Mülk’le, Melik Şah’la ne alakası var diye sorabilirsiniz. Aslında meselenin tam merkezindeyiz.”
