Bugün gazetesi köşe yazarı Nazlı Ilıcak, uzun süren sessizliğini bozarak 17 Eylül'de canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlayan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, “AK Parti’nin kuruluş yıl dönümüne davet edilmedim; rencide oldum. Cumhurbaşkanlığı süresinin, tek sefer ve 7 seneyle sınırlanmak istenmesi inciticiydi” şeklindeki sözlerini eleştirdi.
"Abdullah Gül’den bir de önemli ricam olacak, böyle sözler sakın sarf etmesin. Zira kurucusu olduğu AK Parti’nin zulmüne uğrayıp, mağdur olan o kadar çok kişi var ki!" diyen Nazlı Ilıcak, sözlerine şöyle devam etti:
"Gül’e naçizane tavsiyem: 'Kırıldım, incindim, rencide oldum' sakın demesin. Bunca acının içinde -bir de el şakakta hasat mevsimini beklerken- bu gibi konuşmalar duyarsız bir siyasetçi olduğu intibaını doğurabilir."
"Gül, incinmiş! Ya bizler?"
Nazlı Ilıcak'ın bugünkü (22 Eylül 2015) köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Abdullah Gül televizyona çıktı. 'Suskunluğunu bozması bile muhalif bir tavırdır' diyenler var. Bir şeyler söyler gibi yapıp, aslında söylememesi karşısında, 'Satır aralarını okuyun' tavsiyesinde bulunuyorlar.
Oysa Türkiye’de bir kişi gür sesle konuşacaksa, o da en büyük sorumluluğu taşıyan Abdullah Gül olmalıydı diye düşünüyorum. Bu memleket Gül’ü, bakan yaptı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı yaptı. Ve bugün işler iyi gitmiyor… Ona ihtiyaç olduğu görünüyor. Peki o ne diyor? 'Hevesli davranmam. Çağrılırsam gelirim.'
Bir başka ifadeyle 'Şartları hazırlayın, toprağı ekip sulayın. Hasat zamanı haber verin.'
İnsaf! Celal Bayar 1945’te hasat mevsimini bekleseydi, Milli Şef düzeni acaba 1950’de çok partili siyasi hayata dönüşebilir miydi?
Abdullah Gül’den bir de önemli ricam olacak: 'AK Parti’nin kuruluş yıl dönümüne davet edilmedim; rencide oldum. Cumhurbaşkanlığı süresinin, tek sefer ve 7 seneyle sınırlanmak istenmesi inciticiydi' gibi sözler sakın sarf etmesin. Zira kurucusu olduğu AK Parti’nin zulmüne uğrayıp, mağdur olan o kadar çok kişi var ki! Kimi cezaevinde eşine, çocuklarına hasret; kimi işini kaybetmiş durumda; AKTroller en çirkin iftira ya da küfürleri sıralıyor, gazete binalarını basıyorlar. Tayyip Erdoğan, muhalif ses çıkaranı ezip geçiyor; gazeteciler ve işadamları baskı altında. Daha geçenlerde Memduh Boydak, “örgütlü gasp”iddiasıyla gözaltına alındı. Boydak rencide olmadı mı? Hakkında dava açılan Hasan Cemal üzülmedi mi? Can Dündar’ı gazetecilik yaptığı için ölümle tehdit ediyorlar.
Hidayet Karaca senaryodan dolayı Silivri’de yatıyor; Mehmet Baransu aynı durumda. Fethullah Hoca her gün hakarete maruz kalıyor. Ya Akın İpek’e ve Aydın Doğan’a yönelik korkutma/sindirme operasyonları…
Hangi birini anlatsam…
Gül’e naçizane tavsiyem: 'Kırıldım, incindim, rencide oldum' sakın demesin. Bunca acının içinde -bir de el şakakta hasat mevsimini beklerken- bu gibi konuşmalar duyarsız bir siyasetçi olduğu intibaını doğurabilir."