20. yüzyılın en büyük şairlerinden Nâzım Hikmet’in senaryolarını yazdığı Hanene Huzur Dolsun ve Sevdalı Bulut filmleri Canlandıranlar Festivali’nde ilk kez izleyiciyle buluşuyor.
Nâzım Hikmet’in hayatının son yıllarında, SSCB’de yaşarken senaryosunu yazdığı ve üretim sürecine dahil olduğu bu kısa canlandırma filmler, şairin 111. doğum yıldönümü ve 50. ölüm yıldönümü olan 2013 yılında M. Melih Güneş’in araştırması sonucu 50 yılın ardından gün yüzüne çıktı.
Rus canlandırma sanatçıları Victor Nikitin ve Igor Nikolayev’in yönettikleri 1962 yapımı Hanene Huzur Dolsun Mir Domu Tvoemu ve Anatoly Karanovich ve Roman Kachanov’un yönettiği 1959 yapımı Sevdalı Bulut Vlyublennoe Oblako filmleri 24 – 28 Nisan’da İstanbul’da İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde, 16 – 19 Mayıs’ta ise Ankara’da Kore Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek Canlandıranlar Festivali'nde, Nazım Hikmet’ten Canlandırma Filmler başlığında ilk kez seyirci karşısına çıkacak.
24 Nisan’da Garajistanbul’daki açılış partisi ve Canlandıranlar Yetenek Kampı filmlerinin galası ile başlayacak Canlandıranlar Festivali, 28 Nisan’a dek İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde gerçekleşecek gösterimler, söyleşiler ve panellerle devam edecek. 16-19 Mayıs tarihleri arasında ise Ankara'ya konuk olacak.
Sevdalı Bulut
Nâzım Hikmet'in aynı adlı masalından uyarladığı Sevdalı Bulut filmi, onun büyük aşkı, son eşi Vera Tulyakova ile tanışmasına da vesile olmuştu. Nâzım o sıralar Moskova'da yaşamakta, Vera ise çizgi film stüdyosu Soyuzmultfilm’de redaktör olarak çalışmaktadır. Vera bir Arnavut masalından çocuklara yönelik bir film yapmakla görevlendirilir ve bunun için Nâzım'ın danışmanlığını rica eder. Nâzım Vera'ya danışmanlık yapmak yerine yepyeni bir senaryo teklifinde bulunur ve ertesi gün elinde Sevdalı Bulut çizgi filminin senaryosuyla stüdyoya gelir. Vera ile Nâzım’ın büyük aşkı işte böyle başlar.
Hanene Huzur Dolsun
Hem çocuklara hem büyüklere yönelik bir canlandırma film olan Hanene Huzur Dolsun, M. Melih Güneş’in ifadesiyle "Nazım Hikmet’in barış mücadelesinde yaptığı en önemli işlerden biri"dir. Bir yüzyıl boyunca insanın var ettiği her şeyi yok eden savaşa, yine insanların elbirliği ile dur denebileceğini anlatır.
Her iki filmi gün yüzüne çıkaran M. Melih Güneş, çizgi filmci ve karikatürist Tan Oral ile İstanbul’da, Anadolu Üniversitesi Çizgi Film Bölüm Başkanı Fethi Kaba ve İletişim Yayınları editörü, yazar ve senarist Levent Cantek ile Ankara’da, gösterimlerin ardından gerçekleşecek sunumlara konuk olacak. Sunumların moderatörlüğünü Berna Gençalp üstlenecek.
Türkiye’den Canlandırmalar
Canlandırma sinemasının en güzel örneklerini Nisan’da İstanbul’a Mayıs’ta ise Ankara’ya taşıyacak Canlandıranlar Festivali’nde A.B.D., Hırvatistan, Tunus, Portekiz, Mısır, Çin, Brezilya, Rusya, Yunanistan, Bulgaristan, Polonya, Güney Kore ve İngiltere’nin yanı sıra Türkiye’den filmler de perdeye yansıyacak.
Festival’in Türkiye’den canlandırmalara odaklandığı bölümde farklı dönemlerden farklı teknikler kullanılarak üretilmiş on beş film bulunuyor. Tan Oral’ın 1970 yapımı sansürlü filmi Sansür ve Meral ve Cemal Erez’in iktidar ve iktidardakilerin öyküsünü anlattığı Satranç’ın yanı sıra, 2000’li yılların genç ve başarılı canlandırmacıları Ayçe Kartal, Akile Nazlı Kaya, Denizcan Yüzgül, Gökhan Okur, Turgut Akaçık, Gökhan Okur ve Ahmet Şerif Yıldırım’ın filmleri Türkiye’de canlandırma sinemasına toplu bir bakış atmak isteyenleri bekliyor olacak. Bu bölümdeki filmlerden Turgut Akaçık’ın yöenttiği Osman, ilk kez Canlandıranlar Festivali’nde izleyici karşısına çıkacak.
Canlandıranlar Derneği tarafından, Puruli Kültür Sanat’ın işbirliğiyle gerçekleştirilen Canlandıranlar Festivali’ni 24 – 28 Nisan’da İstanbul’da İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde, 16 – 19 Mayıs’ta ise Ankara’da Kore Kültür Merkezi’nde ücretsiz takip edebilirsiniz.